ON YEDİ: SEVGİNİN DE FAZLASI ZEHİR

41 7 93
                                    

17. SEVGİNİN DE FAZLASI ZEHİR

(şarkılar)
Metamorphosis, Emi
Hearing Damage, Thom Yorke

🗝₊˚⊹
"Sevmekle iş bitseydi, her şey fazlasıyla basit olurdu."

Albert Camus

🗝₊˚⊹
Laden

Leningrad,
Seneler önce

Beni çok seviyor, beni çok seviyor, beni çok seviyor.

Annemi düşündüğümde aklımda canlanan kelimeler bunlar.

Merak ediyorum bunun bir zehir olduğunun farkında mı, yoksa bilmeden mi enjekte ediyor bunu senelerdir bana? Sevginin azı insanı öldüren bir hastalıksa, fazlası da zehir. Her şeyin fazlası zehir aslında, bunu anladıklarını da sanmıyorum. Öfkenin fazlası insanı öldürür, fazla zeka delirtir seni ve fazla sevgi verdiğin insanı yavaş yavaş o sevgiye kaybedersin.

Sevgiye kaybetmek.

Sevgiye yenilmek anlamında değil bu, birini kaybetmek gibi. Annem beni öyle çok seviyor ki, kendi sevgisine kaybediyor beni ve yavaşça her şeyden soyutluyor kendisini. Hangisi daha kötü bilmiyorum, giderken sadece benden onunla gelmemi istedi çünkü beni sırtımda kocaman bir yükle dünya getirdi.

Merak ediyorum, sevgisi zehir olan insanlar bunun farkında mı? Bilerek mi öldürüyorsun beni, anne?

Bizden birini sevmek idam cezası gibi, dersin hep. Öyleyse seni severken ölmemi istemişsin.

Beni çok seviyor, öldürüyor beni.

Başka bir evrende sevme beni, bırak yaşayayım mama.

"Sen anlamıyorsun ki," Yaz mevsimine yaklaşıyorduk. Anya ve Anatoli'nin doğum günü geride kalmıştı ve şehir, yaz yaklaşmasına rağmen soğuktu. Bir çardakta dördümüz de yan yana dizilmiştik. Ben on dört bile yoktum. Kuzenlerim ve kız kardeşim benden bile küçüktü. Hiçbir şey konuşmadan oturuyorduk öylece. Saatler önce annem bir valiz dolusu giysi ile evi terk etmişti. Gece olduğunda ve uyumadan önce odama beni kontrol etmek için melek gibi bir kadın girmediğinde fark edecektim henüz onun yokluğunun vücudumda bıraktığı yıkımı. Şu an hiç etkilenmemiş gibi yapabiliyordum. Büyümeye başladığımdan beri hislerimi öyle iyi gizlemeye başlayabilmiştim ki, bazen anneme canım yanıyormuş gibi yaparak duyduğu endişeleri bile aza indirebiliyordum.

"Neyi anlamıyorum, Vera?" Üstümüze yağmur damlaları düşerken, kız kardeşime baktım. Öfkeyle bir yere kilitlenmişti gözleri.

"Annemin gitmesinin benim için iyi olduğunu," dedi Vera yavaşça. Büyümeye başlıyordu. Boyu uzamıştı ve büyüdükçe annemi değil de, babamı anımsattığını fark ediyordum. Hayata da sinirlenmeye başladığı dönemlerdi. Bir şeyleri anlıyor ve yaşamımızdan nefret ediyordu. Ya da annemden, evet, annemden nefret ediyordu. Haklı sebepleri de vardı çünkü bizi aynı kadın büyütse de, aynı anne büyütmemişti.

"Saçmalıyorsun," Vera güldü. "Ben saçmalıyorum Rodeon, hep ben saçmalıyorum."

"Annemin gitmesi nasıl iyi olabilir, kafayı mı yedin?" Sigaraya yeni başlamıştım. Bazen külü fark etmeyip bedenime düşürüyor ve yakıyordum kendimi. Vera ya da kuzenlerim uyarana kadar da anlayamıyordum fiziksel zararı. Büyüdükçe, acı daha tanıdıklaşsa da, orada olduğunu bildiğim o şeyi yine de tam anlamıyla hissedemiyordum.

KOSTYEV SARMALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin