6. ÖLÜ İSİMLER VE YAŞAYAN MİRASLARI.
"Senin bana yaptıkların korkunçtu ama benim kendime yaptıklarım daha da korkunçtu."
Oscar Wilde, ve büyük bir ihtimalle bir noktada Rodeon Kostyev.
🗝₊˚⊹
(şarkılar)
broken trust, SAY3AM
power, isak danielson
Gecenin bir yarısı, Leningrad.
En acı gerçeklerden biri de, elimizde geçmişi düzeltecek bir anahtar olmaması. Geçmişe elimizle bile dokunamazken, etkilediği senaryoların gözlerimizin üzerinde mahvolmasını izlemek en acısı.
Artem Kostyev'in en büyük pişmanlığı oğlu ve bunu kendisine bile itiraf edemeyecek kadar aciz. Doğduğunda oğlunun hayatında sahip olduğu en iyi şey olduğunu düşünmüştü. Hem de zaten bir oğlu olmasına rağmen. Rodeon büyüdükçe de ona asla aksini düşündürtmedi.
On dört yaşında sebep olduğu bir ölüme dek.
O an emindi, oğlu sadece örgütün içerisinde iyi bir yere sahip olmayacaktı. Örgütün içerisine adını kanlı harflerle yazdıracaktı ve onun için hiçbir zaman istediği bu olmamıştı. Annesinin, bir zamanlar aşık olduğu o kadının bu olanları duysa neler hissedeceğini düşünmek bile canını yakıyordu. Ölümünde bile bir zamanlar delicesine aşık olduğu o kadını memnun etme isteğiyle yanıp tutuşuyordu içi.
"Laden," dedi beyazlamaya başlamış saçlarını asılarak çeken adam. Sonunda, günler sonra oğlu takip bile edilemeyen o telefonunu açmıştı. İçerisine öyle bir sistem kurdurtmuştu ki Rodeon, ne karşıdaki takip edebiliyordu ne de sinyal gönderebiliyordu.
Artem günlerdir ne yatakta yatabiliyordu, ne de koltukta oturabiliyordu. Yerinde duramıyordu. Olanların tüm kalbini sıkıştırdığını ve onu nefessiz bıraktığını hiç kimseye itiraf edemiyordu. Oğluna ulaşmak istiyordu, son çare annesinin ona koyduğu ismi söylemeyi denemişti bunun için. O isimden nefret ediyordu gerçekte. Karşıda nefes alıp veren ancak hiçbir şey söylemeyen çocuğun kalın derisini sanki bu delebilecekti. "Laden," dedi yeniden. Koca bir örgütü yönetiyordu ve hayatta en değer verdiği şey olan oğlunu büyük bir felakete sebebiyet vermekten alıkoyamamıştı.
İtalyanlarla aralarında olan mesele artık her zamankinden daha büyüktü ve bu savaş demekti. Bu Bratva'nın her şeyi eline alması ve tüm küçük birlikleri dağıtması demekti. Bu Artem'in elindeki her şeyi, uğruna gençliğini ve aşkını yitirdiği bu örgütü kaybedebileceği anlamına geliyordu.
Bratva darbe yaptığı an, Panthea'nın merhametine kalacaktı tüm hayatı.
"Annemin mezarını mahvetmişler." Oğlunun savruk kelimelerinden ve derin nefes seslerinden anlayabiliyordu iyi bir halde olmadığını. "Ne uğruna? Yaşarken huzur bulamamış bir kadının mezarını ne uğruna bozarlar?" Soyadından ölümünde bile korktukları için, diye düşündü Artem. İşte bu yüzden senin kim olduğunu da asla bilmemeliler.
"Rodya," dedi nefes nefese önündeki kağıtları tek bir el hamlesiyle yere uçuşa gönderirken. Kağıtlar dağılarak mermerin üzerini kapladı, Artem telefonu hoparlöre alırken başını iki elinin arasına yasladı. "Kullanıyor musun?" diye sordu acı içinde gözlerini yumarken. Annesinin ölümünden sonra oğlunu intihar ve ardı arkası kesilmeyen kötü düşünceler ve kötü alışkanlıklar bataklığından çıkarması senelerini almıştı. Rodeon'un beynine sporu ve bir gün Prag'a gidebileceği ve oradan en ufak bir çizik almadan dönebilecek tek Rus olduğu düşüncesini aşılayarak yapmıştı bunu. Büyüdüğünde gerçekten de oğlu, o cehennemde dört ay geçirmiş ve sapasağlam evine geri dönmüştü. Panthea o günden beri ondan sadece hayranlıkla bahsediyordu. El Dorado onun olacaktı. Prag'daki efsanevi dövüş kulübü. "Bunu kendine yapma, Rodya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOSTYEV SARMALI
RomancePANTHEA VE PETROVICH MİRASI SERİSİ, İLK KİTAPTIR. {Etkileri küçük de olsa, Romeo ve Juliette retelling'dir.} 🗝₊˚⊹ Rusya'nın, Romanov ailesine soyu dayanan en asil ailelerinden Petrovich'lerin son oğlu bir suikasta kurban gider. Yakov Petrovich'te...