8. BUZLARIN DANS ETTİĞİ KÜLLER ŞEHRİ
'Korkuyu yenen ölümü alt eder.'
Büyük İskender.
🗝₊˚⊹
(Şarkılar)
Rabbit heart, Florence + The Machine
Army dreamer, Kate bush
Smells like teen spirit, malia j
🗝₊˚⊹
Leningrad, Petrovich Evi.
Günümüz
Veraslava Kostyeva, geleneklerine ve örgütüne bağlı bir kadındı. Abisine göre örgüte katkı sağlamak için henüz çok genç olsa da, Rodeon'un onu asıl işlerin içerisinde istememe sebebinin kız kardeşini korumak için yanıp tutuşması olduğunu biliyordu. Ancak abisinin unuttuğu bir şey vardı. Vera annesinin kızıydı ve kesinlikle bunca kurdun içerisinde, bir kuzu değildi.
O bir kaplandı, çocuklar ailelerinden barbie evleri ya da yavru kediler isterdi ancak o altı yaşına bastığında babasına kurtarılan kaplan yavrularından birini sahiplenmek için yalvarmıştı. Çocukluğundan beri büyük malikanelerinde yetiştirdiği o hayvandan bir çok şey öğrenmişti. Beyaz, tıpkı kendisi gibi buz gibi gözlere sahip kaplana ait kocaman bir alan yaptırmıştı malikanede ve onunla beraber büyümüştü.
Onu kadın olduğu için alçak gören ve kendilerinin karşısındaki tek değerinin soyismi olduğunu düşünen örgüt üyelerine karşı tek başınaydı. Çünkü kurtların yaşamak için bir sürüye ihtiyacı olsa da, kaplanlar tek başına o sürüyü dağıtabilirdi.
Korkuyu yenen ölümü alt eder, Petrovich ailesinin mottolarından biri de budur. Koschei'yi seneler içerisinde sadece onlara yardım edecek bir kuruluş olarak kurarken de tek düşündükleri ve umdukları etraflarını sarmış ölümü alt etmektir aslında. Onların ağına düşüp, ardından Bratva ve Panthea'nın koruması altına girmelerine sebep olan ise Kostyevlerdir.
"Seni artık anlamıyorum," dedi Vera ellerinin arasındaki soğuk sıvıyı yudum yudum bitirirken. Uzun platin sarısı saçları, üzerindeki kısa beyaz elbiseyle aynı renk gibi gözüküyordu. Bu soğukta ancak o böyle kısa bir elbise ile dışarı çıkabilirdi zaten.
Vera buraya gelmek için bir sürü plan kurmak ve babasının başına bir ton iş açmak zorunda kalmıştı. Aksi olsa, kimseye çaktırmadan o koca malikaneden bir markete bile gitmesi imkansızdı. Evin her tarafında askerler vardı. Ancak buraya da yalnız gelmemişti zaten. Örgütün askeri şeflerinden biri yanındaydı. Babasının en değerli askeri. Dimash ya da Dima. Babası şimdi ona fazla kızmaz ya da şüphelenmezdi çünkü Vera her zaman, Dima'nın peşine takılıyordu.
"Neden anlamıyorsun, Vera?" Rodeon karşısındaki kız kardeşini izlerken, Neva uyandığında ortalığın nasıl da karışacağını düşünüyordu. Dün yaşadıklarından olsa gerek, henüz uyanıp da aşağı inmemişti. Rodeon başta Vera'ya kapıyı açanın o olduğunu sansa da, planlarının hepsini kısa sürede çökertebilecek olan olayın gerçekleşmediğini gördüğünde rahatlamıştı.
Neva'nın öğrenme vakti henüz gelmemişti. Bir kafeste olduğunu henüz fark etmemeliydi.
"Bunu yaptığına inanamıyorum. Örgüte en çok sen saygı duyuyordun, kendi başına iş açıyorsun. Annem gittikten sonra bana yalnız olmadığımı hissettiren tek insan sendin ve öylece ortadan kayboldun. Bana haber bile vermeden." Dima kapının önünde ifadesiz bir şekilde dikilse de, ikisini dinlediğini çok iyi biliyordu Vera. Kapı kadar uzundu ve kaslı kollarını gövdesinde bağlamıştı. Vera senelerdir aşık olduğu adama bakarken gözlerinden bir damla yaş aktı ve Dima tıslayarak başını çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOSTYEV SARMALI
RomansPANTHEA VE PETROVICH MİRASI SERİSİ, İLK KİTAPTIR. {Etkileri küçük de olsa, Romeo ve Juliette retelling'dir.} 🗝₊˚⊹ Rusya'nın, Romanov ailesine soyu dayanan en asil ailelerinden Petrovich'lerin son oğlu bir suikasta kurban gider. Yakov Petrovich'te...