5.BÖLÜM: HER GÜN İÇİN BİR ÖLÜM

17 2 0
                                    

5.BÖLÜM:
"HER GÜN İÇİN BİR ÖLÜM"

 
Sonunda yavaş yavaş geliyoruz hatta geldik o bölümlere. Okunması olmayan bir kitaba bölüm atmak kırıcı ama neyse ki yazma güzel şey.

Keyifli okumalar diliyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız lütfen.
 

Biliyor musun, her şeyden haberim var ama bazı şeyleri bilmek istemiyorum.

Tolstoy...


Hayat gecenin katranıdır. Olunmazlar, imkan dahilinde olmayanı imkânlı kılar. İste bu yüzden önemlidir zaman. Olmayanları olduran ve olanları imkânsız bir hayal ürünü yapan.

Ben Leyla Alev Alkan. Daha önce de demiştim dimi bunu? Ama bunu dediğim zaman psikiyatrist Leyla Alev Alkan'dım. Şimdi sadece rehabilitasyon Merkez’inde iyileşmek için çabalayan biriyim. Daha doğrusu yeni yeni çabalayan biriyim.

Son aylar içerisinde ne çok şey oldu dimi? Zaman olanaktır. Ölüm ve ebediyettir.

Yaşam olanaklar dahilinde güzeldir. Ne çok şey var dimi yaşamımızda. Olanaklarda dahil.

Ateş’in yaşaması gibi. Kalbim beni yarı yolda bırakmamış, benim umutlarıma su serpmiş ve yeşerip bana geri dönmesini sağlamıştı.

Bu benim en güzel ağacım olmuştu.

“Mutlusun Alev.” Karşımda bana sorular soran doktora gülümsedim.

“Belki gece katranı vurdu, ay beni aldı ve güzelliğiyle büyüleyip geri getirdi.” Gülümsedi ama nedense meraklı gibiydi.

“Ne gördün de bayıldın Alev?” Kaşlarımı çattım. Bunu bilmemeleri gerekiyordu ama ne diyecektim?

“Bilmiyorum, bir şey görmedim. Sadece su içecektim ve bardağı masaya koyarken sanırım başımın döndüğü zamandı, o yüzden masanın ucuna koymuşum. Sonrasında yatağa gelirken bayılmışım ve bardakta daha fazla durmayıp düşmüş. Sizde beni bulmuşsunuz anlattığımız gibi.”

Adam derin bir nefes alarak gülümsedi. “Buna sevindim. Yine hayal gördüğü sandım,” dediğinde benim gülüşüm soldu. Başımı yasladığım yatak başlığından, başımı eğip parmaklarıma baktım.

“Tek sorun hayal olsaydı efendim, kendimi bir katil ilan etmezdim. Saçlarımı kesmez, kendimi öldürmeye kalkmazdım.”

Başımı kaldırıp doktora baktım. Acının en efsunlu haliyle gülümsedim. Büyülü bir acı. “Ama onlar da olmasaydı belki şu an kendime gelemezdim. Belki tekrardan insanları görmek istemezdim. Evet, zorladı beni, yıprattı ama şu an ki Alev olmazdı.”

Adam sadece bana bakmakla yetindi daha sonrasında tekrar gülümsedi. “Bir gün bunu aşacağını biliyordum. Merak etme eminim seneye mesleğine geri dönebilecek bünyeye geleceksin. Hem de daha tecrübeli şekilde.”

Güldüm ama bu imkansız bir hayal  içindi. “Sanırım bu olmayacak. Ben bir daha birini iyileştirebilecek miyim bilmiyorum.”

Anlayışla kafasını sallayan doktor bana yaklaştı. “Belki Ali veya Arda ile konuşman seni aydınlatır, ne dersin?”

Mantıklıydı aslında. Ateş’e yardım edebilirlerdi ama o zaten bunu düşünmüş olmalıydı. Demek ki yardım istememesinin bir nedeni vardı.

“Şimdi değil. Belki haftaya,” dedim ama haftaya kadar o adamlar bir şey yapar mı diye düşünmeden edemiyorum.

Anlayışla başını salladı. “Pekâlâ, sen nasıl istersen. Çok büyük gelişme gösterdin. İnsanlarla konuşmak bile senin için imkânsızdı buraya gelirken. Şimdi sen biraz dinlen. Sabah bahçeye çıkarsın, tamam mı?”

SOLUK BOŞLUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin