1. Bölüm

1.7K 50 44
                                    

~Yıl 2020..

İçimdeki memnuniyetsizlik ve huysuzlukla kafamı telefona çevirmiştim. Annem ve Kerem'in annesi yanımda sohbet ederken bir yandan babamlar, bir yandan kardeşimle Reyyan'ın sesleri derken iyice kafam şişmişti.

Sabah sabah beni sıcak yatağımdan kaldırıp dünürlerle pikniğe gidiyoruz demişlerdi! Zaten Kerem'le sevgili olmamız bile başlı başlına saçmalıktan ibaretken ailelerin bu şekilde gelin güvey olması zorluk çıkarmaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Ya mangal böyle pişmez ki dünür, biraz daha odun lazım"

Babamla, Ömer amcanın konuşmalarını duyduğumda babam etrafına bakınmaya başlamıştı. Gözlerini etrafta gezdirirken beni görmesiyle aklına bir şey gelmiş gibi gülmüştü.

"Kerem oğlum hadi kalkın da Nisa'yla siz bi odun falan arayın olur mu?"

Hayır baba hayır!

Ben Kerem'i belki seviyordum evet..ama ailelerin isteğiyle görücü usulü bir sevgililikti bizimkisi. Kerem'i eğer bir şeye zorlarsan onu asla kabullenmiyordu, aynı beni de kabullenmediği gibi.

Kerem'le ayağa kalktığımızda ormanda dal, odun tarzı parçalar aramaya çıkmıştık. Amaçları bizi daha yakın yapmaktı bunu on kilometre öteden bile anlayabilirdiniz fakat Kerem benim gibi değildi işte, bana karşı normaldi..sevgili gibi değildik ki biz.

"Nereden bulacağız ki dal parçasını?"

Kendi kendime söylenirken bir nehir kenarının önüne gelmiştik, Kerem ileriye doğru bakarken bende kafamı ona doğru çevirmiştim.

Elalarına yansıyan güneş ışığıyla gözleri daha al benili duruyordu, parlayan kumral saçları, kumral teniyle her kızın isteyeceği tarzdan bir erkekti.

Gözlerini bir anda bana çevirdiğinde gözlerimiz buluşmuştu, koyulaşan bakışlarıyla bana bakarken sert bir şekilde yutkunduğum da gözlerimi nehire çevirmiştim.

"Şu kayaların üstüne basıp karşıya geçmemiz lazım, ileride kesilip atılan dallar var. Gelebilir misin oraya?"

İleriye doğru baktığımda gerçekten de ağaç diplerinde kırık dal parçaları vardı, genelde piknik için orası tercih ediliyordu..biz niye nehirin bu tarafındaysak?

"Peki..gidelim"

Kerem önümden ilerlediğinde nehirdeki taşa basmıştı, ardından diğerine doğru ilerlerken bende yavaş yavaş peşinden geliyordum. Taşların etrafı yosun bağlamıştı, oldukça kayganlardı ve ayakkabım da kaymaya oldukça elverişliydi.

"Kerem! Çok kayıyor!"

Panikle konuştuğumda Kerem arkasını dönüp bana bakmıştı, kafamı kaldırmamla gözlerimiz tekrar buluşurken bana uzattığı eli ile şaşkınca ona bakıyordum.

"Elimi tut"

Öylece boş ifadelerle bana bakarken ilk defa ondan böyle bir hareket gördüğüm için şaşkınlığımı gizleyemiyordum, kalbim yerinden çıkacakmışcasına atarken ürkek bakışlarımı gönderiyordum ona.

"Tutacak mısın yoksa devam mı edeyim?"

Bir kere de odunluk yapmasan şaşarım zaten!

Tesadüfümsün Aktürkoğlu | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin