(15)

88 9 41
                                    


.
.
.
.
.
.

Seonghwa'yı arabadan çıkararak boş bir odaya soktu ve kapıyı kilitleyerek gitti. Bu durum Seonghwa'nın hissettiği korkuyu ve çaresizliyi daha da derinleştirmişti.

Kapıyı açmaya çalışırken yaşadığı hayal kırıklığı, onun içinde bulunduğu durumun ciddiyetini ve yalnızlığını hissettiriyordu. Bu anki mücadelesi, sanki gücünü ve kararlılığını test ediyordu.

Seonghwa- Ne yapacağım.....Telefonumu da aldı, lanet olsun.

Şuan da yapması gereken şeyin duygusallığı bir kenara bırakıp kurtulmak için nasıl bir strateji geliştirmesiydi. Ama ne yapması gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu, bu içinde bulunduğu durumun zorluğunu yansıtıyordu.
Seonghwa'nın ilk olarak sakinleşmesi ve durumu değerlendirmesi önemliliğinin farkındaydı. Belki de çevresini arayarak birşeyler bulabilir ya da ses çıkararak yardım istemeyi deneyebilirdi. Ancak bu riski göze alamazdı, bu yüzden hızla dolapları karıştırmaya başladı,

Ama hepsi boştu.

Seonghwa- Lanet olsun, hiçbir şey yok...

Kalbi sıkışmaya başlayınca derin bir iç çekip ellerini göğsünde kavuşturdu ve nefes almaya başladı.

Seonghwa- Şimdi değil....Şimdi değil.

Aniden kapı açıldı. Babası kapıya yaslanmış, yüzünde bir arsız bakışla içeriyi izliyordu.

Hyun Bin- Ne oldu, neden ayaktasın?

Seonghwa'dan yanıt gelmeyince yeniden konuştu.

Hyun Bin- Yatağa geçebiliriz...Oh, yani oturabilirsin.

Seonghwa- Beni neden buraya getirdin?

Han Bin- Hmm....Güzel soru.

Güldü.

İçeriye birkaç adım atıp kapıyı kapattıktan sonra konuştu.

Bu hareketi Seonghwa'yı korkutmuştu.

Hyun Bin- Aslında tüm bu yaşananların bir yalnış anlaşılma olduğunu düşünüyorsan, yanılıyorsun.

Seonghwa- N...Nasıl yani?

Hyun Bin- Şuan da burda olman gibi.

Seonghwa- Ben.....Anlamıyorum.

Hyun Bin- Şöyle.....

Seonghwa'nı kolundan tutarak çekti ve odadan çıkarıp merdivenlerden aşağı sürükledi.

Seonghwa, çaresizce kıpırdandı.

Aşağı indiklerinde hızla çocuğu iterek yere düşmesini sağladı.

Seonghwa, sarsıntıya dayanamazken ağzından buruk bir inleme çıkmıştı.

Seonghwa- Ahhh.....Sen

Başını yerden kaldırdığı da gördüğü yüz onu şaşırttı.

Seonghwa- T...Taehyun.

Hyun Bin- Evet

Bakışlarını Taehyun'dan kaldırıp babasına sabitledi.

Seonghwa- Ama nasıl?

Çocuğa doğru yaklaştı...

Hyun Bin- Hepsi bir oyundu Seonghwa.
İyi bir kalbe sahip olduğunu düşündüğün Taehyun, bile bir oyundu.

Seonghwa'nın  sorgulayan gözleri üzerinde dolaşırken konuşmasına devam etti;

Hyun Bin- Biliyor musun, o gece yemekte seni ilk kez orada gördüm, hem de bunca yıldan sonra...

Seonghwa, nihayetinde gözlerinden akan yaşlara engel olamadı.

Hyun Bin- Beni gördüğünde çaresizce ordan ayrılıp San, denilen herifle gitmiştin.

Seonghwa- Ama...Ama bunun Taehyun'la ne alakası var?

Hyun Bin- Taehyun mu?

Yüksek sesle güldü.

Hyun Bin- O gece arabayla sana çarpması bir yalnış anlaşılma olamaz dimi?

Seonghwa, şaşkınlıkla kafasını salladı.

Seonghwa- N...Ne

Duyduklarına inanamazken aldığı darbeler onun daha da zayıflatıyordu. Herşeyin farkına varmaya başlamıştı ama gerçek o kadar yürek parçalayıcıydı ki hiçbir şeyi kabul etmek istemiyordu.

Artık Taehyun'un yüzüne bile bakmaya tahammül edemezken öfkeye bağırdı.

Seonghwa- HALA BENDEN NE İSTİYORSUN, NEDEN GELDİN HA?

Hyun Bin, Seonghwa'ya yaklaştı ve saçından tutarak sertçe çekti.

Hyun Bin- Hepinize bir ders vermek için,
En önemlisi de benimle anlaşma yapıp tuzağa düşürmeye çalışan sözde sevgilin San'a.

Seonghwa- San mı?

Hyun Bin- Ne oldu, sevgiline zarar vermemden mi korkuyorsun?

Seonghwa'nın sesi titredi.

Seonghwa- O...Ona hiçbir şey yapamazsın, senin sorunun benimle

Hyun Bin- Öyle mi?

Kulağına doğru yaklaşarak konuşmaya devam etti

Hyun Bin- Seni benden çalan herkese kıyarım, hem de hiç düşünmeden.

Seonghwa- SENDEN NEFRET EDİYORUM...SADECE NEFRET O KADAR!

Hyun Bin- Biliyorum

Seonghwa'yı odaya geri götürmesi için Taehyun'a emir verdi.

.
.
.
.
.

Odaya vardıklarında Seonghwa, hızla Taehyun'u itti ve yüzüne sert bir tokat attı.

Seonghwa- Bunu neden yaptın ha...Söyle bana?

Yakasından tutarak onu sarsmaya çalıştı.

Seonghwa- SÖYLE, NEDEN KENDİ ÇIKARLARIN İÇİN HAYATIMI MAHV ETTİN SÖYLE

Taehyun, kollarından tutarak aşağı doğru çekti.

Taehyun- Bu benim işim Seonghwa, ve yapmam gerekeni yaptım.

Seonghwa, alaycı bir tebessümle konuştu

Seonghwa- Başkalarının hayatını mahv etmek mi işin?

Güldü.

Seonghwa- Güzel meslek

Taehyun, çocuğu bir süre sessizce izledikten sonra konuştu.

Taehyun- Her neyse, eğer başına kötü birşey gelmesini istemiyorsan rahat dur

Seonghwa- DAHA NE GELEBİLİR HA...DAHA NE?

Halsizce yere çöktü ve dizlerine göğsüne çekerek ağlamaya başladı

Seonghwa- Git burdan yüzünü görmek istemiyorum.

Gitmediğini farkedince öfkeyle bağırdı.

Seonghwa- GİT!

Hızla odadan çıktı ve kapıyı kapatırken kilitlemeyi de unutmadı.

Seonghwa- K...Korkuyorum San. Lütfen beni burdan kurtar.... Lütfen......

.....

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Arkadaşlar kitabı final yaptıktan sonra bir sonraki fici yazmaya başlayacağım ama biraz kafam karışık. İçimden bu gibi başka kaotik ve hareketli birşeyler de yazmak geçiyor.
Ama pek emin değilim bu yüzden fikirlerinizi bildirmenizi isterim🫡💜
Siz nasıl isterseniz öyle yapmaya çalışacağım 🍓

HORNY *SANHWA*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin