San- Çok güzelsin
San, kelimelerin ağzından çıkmasını engelleyemedi. Haklıydı da, tanrı bir insanı nasıl bu kadar güzel yaratabilirdi ki aklı almıyordu. Her şeyiyle kusursuz. Gözleri, kaşları, ipeksi cildi ve en önemlisi dolgun dudakları. Onları öpmemek için kendini zor tutmuştu.
"L-lütfen bırakır mısınız'öyle bi dalmıştı ki çocuğun o güzel yüzüne, söylediğini geç algılayıp derin bir yutkunmanın ardından cevap verdi;
San- bu çok zor
Çocuk şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. San, çocuğun kollarındaki ellerini bel hizasına indirdi ve durdu.
Çocuğun elleri istemsizce San'ın göğsüne gitti ve sert bir şekilde itti. Hem de öyle bir itti ki, bu yaptığı belki de en büyük hatasıydı ama farkında değildi.
San, ilk başta çocuğun bu davranışını şaşkınlıkla izledi. Ama sonra yüzü düştü ve öfkeyle bakmaya başladı."Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz, bana bu şekilde dokunmaya hakkınız yok"diye bağırdı karşısındaki adama.
San'ın yüzü katı kesildi. İlk defa birisi ona bu şekil tavır koyuyordu. Hatta sesini bile yükseltmişti. Ve bunun bedelini ona ağır ödeteceği belliydi.
San, birkaç adım ileri atıp karşısında durdu. Elleri cebini bulurken yüzünde ki gülümsemeyi korudu.
San- bu kadar cesur olmaktan korkmuyor musun?
Çocuğa doğru eğilip konuştu;
"Yalnış bişi yapmadım, neden korkayım ki?"
San'ın kahkahası odayı doldurdu. Belki duydukları ona komik gelmişti ama öfkesinin sebebi olduğunu biliyordu.
San- demek öyle?
San- O yalnışı ben yapabilir miyim o zaman?
"N-nasıl yani?"
Sorusuna yanıt olarak San, hızlıca elini kaldırdı ve çocuğu ensesinden yakaladı. Hızla yüzünü kendi yüz hizasına çekti. Çocuğun nefesi korkuyla hızlanırken San, bundan oldukça memnun görünüyordu. Yüzü çocuğun yüzünü es geçerek kulağına doğru gitti ve sadece ikisi duyabileceği sesle konuştu;
San- zıplamayı sever misin?
Çocuğun, gözleri büyüdü. Az önce duyduğu şey doğru muydu? Tanımadığı biri tarafından ahlaksız bir teklif almıştı nerdeyse.
Bundan rahatsız olduğunu belirten bakışlarla karşısında ki adamı izledi.San- ne o yapamaz mısın?
Diye, sordu ama hiçbir şey düşündüğü gibi ilerlemedi. Yüzünde hissetiği acı herşeyin yanıtıydı. Çocuk hiç düşünmeden karşısında ki adama sert bir tokat savurdu. Ağlıyordu, neden insanlar hep böyle?düşünmeden edemedi. Zaten hayatı bu saçmalıklar yüzünden alt üst olmuştu.
Öfkesini her türlü çıkmaya hakkı vardı ve yapmalıydı da.San, elini yanağından çekip hızla çocuğun boynuna doladı ve hiç düşünmeden sıktı. Çocuk kollarında kıvranırken San'ın gözlerinden ateş fışkırıyordu adeta;
San- buna nasıl cüret edersin? Sana neler yapabileceğimin farkında bile olmadan.
Kısık sesle konuştu. Ama sesinde ki öfkeyi anlamak o kadar da zor değildi. Sadece bu şekilde kendine engel olabilirdi;
"B-bırak"
Nerdeyse çocuk boğulmak üzereydi. Kelimeler bile ağzından zar zor çıkıyordu. San, bunu fark ettiğinde baskıyı azalttı. Evet onu cezalandırmalıydı ama bu şekilde değil;
San- sana dersini vereceğim, yaramaz çocuk.
San, köşede duran büyük kanapeyi gözüne kestirmişti bile. Çocuğu kolundan tutarak sürükledi ve hızla kanepeye fırlattı.
Seonghwa, neye uğradığını şaşırmış şekilde karşısında dikilen adama baktı. Nihayetinde anlaması uzun sürmedi;
Korkuyordu ama kaçışı olmadığınında farkındaydı. Kendisini daha da köşeye sıkıştırdı ve odanın kapısını kilitleyip ona doğru yaklaşan adamdan kaçmaya çalıştı. Ama boştu sırtı sertliği bulunca vazgeçmişti;San- ne o yaptığın saygısızlıktan sonra elimden kurtulacağını mı sandın?
"L-lütfen ü-üzgünüm"
San, güldü.
San- bunun için çok geç değil mi sence?
Dedi, elini uzatıp parmaklarıyla yüzünü okşadı ve hiç düşünmeden;
San- soyun.
Çocuk şaskınca başını iki yana salladı.
"Hayır....hayır bunu yapmayacağım"
San- bana karşı çıkmanın bedelini ödeyeceksin.
"Ben birşey yapmadım"
San- sana soyun dedim yoksa ben yapacağım ve hiç nazik olmayacağım
Diye bağırdı.
Çocuğun onun söylediklerini kayra almadığını gördüğünde elini uzatıp gömleğinin düğmelerini kavrarken çocuk çırpınarak buna engel olmaya çalıştı. Ama nafile, San ile başa çıkmak hiç te mümkün değildi;
"Bıra-"
Konuşmasını bölen şey alıp verdiği düzensiz nefes olmuştu. Kendinden gidiyormuşcasına kıpranması San' nın durmasına sebep oldu.
"L-lütfen"
San'ın haraketsiz halini görüp onu hızlıca itti. Ve bacaklarını kendine çekerek bağırmaya başladı.
Nefesi bir an olsun düzene girmiyor, hatta da kötüleşiyor ve soğuk terler döküyordu.San, şaşkınca baktı. Ne yapmalıydı? Çocuğun anksiyetesi'nin oldugunu yeni fark etti. Ve hemen ayağa kalktı. Masanın üzerinden bulduğu bardağı su ile doldurdu ve hemen gidip çocuğa içirtti. Başlanğıçta itiraz etse de daha sonra içmeye başladı. Artık rahatlamaya başladığını görebiliyordu;
San, kendisini berbat hissediyordu. Bunu nasıl yapabilirdi?diye geçirdi aklından. Ama biraz düşününce kendisine de hak verdi.
San- iyimisin?
Yüzünü avuçladı;
"İ-iyiyim"
Derin bir nefes aldıktan sonra konuştu.
Sonunda kendine gelmişti. San, içten bir oh çektikten sonra ayaklandı.
San- iyiysen kalk git o zaman.
Çocuk bu tavıra karşı sadece izledi. Onu bu hale sokan kişi şimdi de hiçbir şey olmadan gitmesini istiyordu. Sebebini anlamıyordu. Tek bildiği şey o adam dan uzak durmasıydı ama buna yapabilecek miydi?
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.San- hakkında bilgi topladın mı?
Han- Evet
San- söyle
Han- Park Seonghwa, 24 yaşında.
Annesiyle birklite yalnız yaşıyor. Galiba babası ikisini de terk etmiş, ta çocukken..... Bunun sebebi babasının ona karşı sık sık taciz de bulunmasıydı.San- demek güzelliğine karşı çıkamayan sadece ben değilmişim
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Kitap'la ilgili düşünceleriniz önemli😭
Aslında düzenlemeye çok vaktim olmadı umarım beğenirsiniz
![](https://img.wattpad.com/cover/370917820-288-k341931.jpg)