👋
(H)
Sorusuna cevap alamayınca ellerini yavaşça yüzünden indirdi. Tekrardan banyoya girmiş olacağını düşünürken arkadan beline dolanan kollar cevap niteliğini bulmuştu.
Seonghwa- N-ne yapıyorsunuz?
San, kafasını ona yaklaştırıp boyun hizasına getirdi ve kokusunu derince içine çekti.
San- odama gelen sensin, bunu sana soran kişinin ben olması gerekmez mi?
Boğuk sesle konuştu.
Seonghwa, beline dolanan kollardan zar zor kurtularak San'a doğru döndü ve bir adım geri çekildi.
Seonghwa- yalnış geldim ama.
San, güldü;
San- sonuç olarak burdasın.
Dedi, ve seonghwa'nı kolundan tutarak hızla kendisine doğru çekti. Çocuğun gözleri büyürken elleri istemsizce San'ın göğsünü buldu.
Seonghwa- b-bana bu şekilde dokunamazsınız.
İtmeye çalıştı ama işe yaramadı.
San, ıslak saçlarının ardından seonghwa'yı izledikten sonra derince yutkundu. O kadar güzeldi ki, böyle bir insanın var olma ihtimalini bile düşünemezdi. Her zerre'sine dokunmak istenilecek bir güzellikteydi.
Ve bunu yapacaktı. Seonghwa, bu aç bakışlara karşı kendini savunmasız hissetti ve çaresizce kıpırdandı.
San- evet, birkaç dakika öncesine kadar bunu yapamazdım ama artık bunda bir sakınca görmüyorum.
Seonghwa, bakışlarını San'in gözlerine kaldırdı.
O kadar istekli bakıyorlardı ki, hiçbir şey düşünemiyordu bile. Bir an herşeyi unutup ona istediğin vermeyi bile düşündü. Ama yapamazdı, ortada bir ilişki bile yoktu ki. Sadece istekli bakışlar ve ona karşı direnmeye çalışan bir beden. Bu onun için çok zor olacaktı.
San, devam etti;
San- bu saçma istekten kaçmak için çok uğraştım ama gördüğün gibi yapamadım.
Çünki sana aşık oldum, Seonghwa. Ta ilk gördüğüm andan itibaren. Ve şuanda sadece bana ait olmanı istiyorum. Bu çok mu imkansız, hmm?
Seonghwa, duyduklarına inanamadı. Bu nasıl olabilirdi ki, San'ın ondan nefret etmesi ihtimali o kadar fazlaydı ki aklı almıyordu.
Ama ilk kez San'ın gözlerinde ki ışıltıyı gördü ve bunu göz ardı edemezdi. Umutla sordu;
Seonghwa- gerçekten mi?
San, başını onaylarcasına salladı.
San- evet, Ve bunu sana kanıtlayacağım güzelim.
San, ellerini çocuğun belinden yavaşca indirdi ve uyukluklarına gelince durdu. Hızla sıktı ve yukarı doğru zıplattı. Seonghwa'nın ayakları yerden kesildi. Bu haraket karşısında şaşkına dönse de düşmemek için kollarını San'ın boynuna doladı.
Çıplak tenine dolanan bacaklar San'ı çılgına çevirdi. Dudaklarının arasından kısık sesle mırıldandı.
San- tanrım, çok yumuşak'sın.
Yavaş adımlarla yatağa doğru ilerledi. Seonghwa'nın sırtı yatağı bulurken San, üzerindeki yerini çoktan almıştı.
Yavaşca seonghwa'nın kulağına doğru eğilerek konuştu;
San- çok güzelsin
Ve derince iç çektikten sonra devam etti;
San- bu günü asla unutamayacaksın buna emin olabilirsin.
