Kota: 20 oy, 10 yorum
_____
7 Temmuz 2024
"Ya nasıl kaybettiler? Benim aklım almıyor." Diyen Duruya döndüğümde derin bir nefes vererek olduğum yerden geriye doğru yaslamıştım.
Geldiğinden beri maç hakkında konuşuyorduk. Arda'nın ne kadar üzüldüğünü üst üste aynı cümlelerle dinlemiştim.
"Montella oyuncu değişikliğini çok geç yaptı. Semihi daha erken almalıydı."
"Ben o adam hakkında konuşmak dahi istemiyorum. Sinirlerim bozuluyor." Durunun sözlerine karşılık hafifçe güldüğümde kaşlarını çatmıştı. Fakat telefonun çalması ve arayan kişiye bakmasıyla yüzünde güller açmıştı.
Kesin Arda arıyordu.
Duru telefonu açtığında tam tahmin ettiğim gibi konuşan kişi Arda olmuştu. Bu kızı şuan anca Arda mutlu edebilirdi. Bir süre Arda ile konuştuktan sonra telefonu kapatmıştı. Ardından bana doğru dönüp gülümseyerek, "Asel." Demişti uzatarak ve ben bu seslenişten sonra başıma ne geleceğini çok iyi biliyordum.
"Arda yanına mı çağırdı?"
"Evet..."
Durunun mahçup sesini duyduğumda gülmemek için kendimi tutmuştum. Bugün normalde bizde sabahlamayı planlıyorduk fakat bu artık olmayacak gibiydi.
"Ya maçlar bitti ve o da İspanya'ya geri dönecek." Diyip açıklama yapmaya çalıştığında yaslandığım yerden doğrulmuştum. "Biliyorum, biliyorum. Bunun için açıklama yapmana bile gerek yok. Seni anlayabiliyorum." Dediğimde Duru gülerek yanağımdan öpmüştü. Ardındanda kapıda onu uğurlayarak göndermiştim.
Bazen Arda ile olan ilişkilerine imreniyordum. Çok güzellerdi.
Annemgil bugün sabah gitmişlerdi. Babam hâlâ maçın etkisinde olduğu için annem daha fazla bu şehirde kalmasını istememişti. Bu yüzden de hemen eve gitmişlerdi.
Babam resmen yaşamadığı travmayı yaşamıştı.
Koltukta bir süre yatarak dizi izlediğimde sıkılmaya başlamıştım. İç çekerek yanımdaki kumandadan televizyonu kapadığımda telefonumu elime alarak gelen bildirimlere göz gezdirmeye başlamıştım ve Kenan tarafından bir kaç kere arandığımı da fark etmiştim. Sıkıntıyla nefes vererek öylece ekrana bakarken ondan nasıl kurtulabileceğimi bilmiyordum.
Ben böyle kendi kendime düşünürken telefonum tekrardan çalmaya başlamıştı. Kurtuluşumun olmayacağını düşünerek telefonu açtığımda bir şey demeden Kenanın konuşmasını beklemiştim.
"Sonunda." Kenanın boğuk sesini duymamla beraber kalbimin atışında değişiklikler olmaya başlamıştı.
Onun etkisi gerçekten çok büyüktü.
"Ne istiyorsun?"
"Seni."
Duyduğum cevapla mideme ağrılar girerken Kenan konuşmaya devam etti.
"Kapının önündeyim."
"Kenan git."
"Asel gel." Sıkıntıdan başıma ağrılar girmeye başlamıştı bile, anlamıyordum nasıl böyle olabiliyordu?
"Yarın gidiyorum, biliyorsun. Son bir kez görüşelim. Sana yemin ederim bir daha seninle iletişime geçmeyeceğim." Söylediği şeyle bir kaç dakika duraksadı sonrasında, "Yani geçmemeye çalışacağım." Demişti.
Aramızda kısa bir süre sessizlik olduktan sonra pes edercesine nefesimi vermiştim. "Geliyorum baş belası." Söylediğim şeyi duyduğunda gülüşünü duymuştum ve bu bile beni heyecanlandırmaya yetiyordu.
Telefonu kapatarak evden çıktığımda Kenanın bahçenin dışında arabasına yaslı bir şekilde beni beklediğini görmüştüm. Yanına gitmeden önce derin bir nefes alarak kendimi rahatlatmaya çalışmıştım. En sonunda Kenanın yanına doğru gittiğimde ilk önce beni baştan aşağıya süzmüştü.
Bu yaptığı hareketle kaşlarımı çattığımda, "Neden süzüyorsun? Birde süslenip mi gelecektim?" Demiştim.
Pijamalarım gayet idealdi bu durum için.
Kenan hafifçe tebessüm ettiğinde ellerini cebinden çıkartarak bir adım bana yaklaşmıştı.
"Pijamalarınla bile mükemmel görünüyorsun."
"Yakalık yapma. Ne söyleyeceksen söyle ve biri bizi görmeden git."
Kenan iç çekerek bana doğru bir adım daha attığında kollarını belime sarmış ve beni kendine doğru çekmişti. Ardından başını omzuma doğru yerleştirerek kokumu içine çektiğinde kalbimin atışını duymamasını istedim.
Bir süre öylece beklediğinde onu itmedim, itemedim. Her ne kadar kendimi ondan uzaklaştırmaya çalışsam bile hâlâ kalbim onu istiyordu ve ben bunun farkındaydım. Sadece kabul etmek istemiyordum.
Kenandan ayrılarak geriye doğru çekilmeye çalıştığımda fazla geriye gitmeme izin vermemişti. Tek eliyle hâlâ belimi tutarken diğer eliyle de yüzümü okşuyordu.
Şuan bu durumda olmamız bile çok yanlıştı ama Kenan yüzüme öyle bir özlemle ve içtenlikle bakıyordu ki ondan ayrılmak istemiyordum.
"Kenan." Zorlukla konuştuğumda belimi tutan eli sıkılaştı ve hiç bir şey demeden dudaklarını dudaklarıma değdirdi.
Kenanın öpüşleri o kadar sert ve hızlıydı ki sanki yılların acısını çıkarmaya çalışıyordu. Ona her ne kadar ayak uydurmaya çalışsamda bunu pek becerememiştim.
Vücudum yanıyordu, midem bulanıyordu. Güzel bir duygu gibiydi ama bir yandan da değildi.
Bu öpücük öyle sıradan bir öpücük değildi, biliyordum ama buna rağmen beni öpmesine izin verdim.
•••
Kota dolacak gibi değildi 🥲
Eğer kota hızlıca dolarsa o bölümü hemen atacağım.
Diğer bölümde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın hoşçakalın. 💓