Koştum. Koştum. Hızlı ve daha hızlı...
Gözlerimden adeta bir volkandan fışkıran lavmışçasına akan yaşlara engel olamadan koştum. Gözyaşlarım bir perde misali görüşüme çekilene kadar koştum, ayaklarımın ihanetine uğrayıp düşene kadar. Ne kadardır koşuyordum hiç bir fikrim yoktu ve nerede olduğumdan da. Gerçi pek de umurumda değildi ya!Kalktım yerden,üzerime bulaşan tozları temizlemeye gerek bile duymadan. İleride gözüme kestirdiğim boş banka oturdum. Kaldırımdan geçen insanların bana yönelttikleri bakışlarında acıma duygusu yoğunluktaydı. Belki de kimsesiz ve muhtaç bir genç kız görüyorlar karşılarında; dağınık saçlı,gözü yaşlı. Her şeye ve herkese rağmen yumdum gözlerimi,gözyaşlarım şefkatle okşadı tenimi.
Düşündüm,tekrar tekrar düşündüm...
Hayatımın bana yaptığı bir eşek şakası mıydı bu yaşadıklarım? Yoksa sadece bir rüya mıydı; uzun zamandır içinden çıkamadığım,uyanamadığım. Bugün günlerden ölüm. Her ne kadar benim için mecazi olsa da onlar için tam bir gerçek,annem ve babam. Bugün onların ölüm yıldönümü. Tam dört yıldır bugün hep aynı senaryo. Okuya okuya ezberledim gidişlerini ve artık beklemiyorum geri gelmelerini.Gözlerimi açtım. Sildim gözyaşlarımı. Kalktım. Artık eve gitme vakti. Bir taksi durdurdum,bindim ve evin adresini verdim. Yılın sadece bu günü ağlarım ben. Sadece onlar için dökerim gözyaşlarımı dışarı. Çoğu geceler gözyaşlarıma ve hıçkırıklarıma bir kendim şahit olurum,bir Allah bir de kafama kadar çektiğim yorganım.
Beni düşüncelerimden alıp koparan taksinin aniden durması oldu. Taksimetredeki ücreti ödeyip indim. Bahçeye açılan siyah kapıyı ittirdim. Ağır adımlarla yürürken aynı zamanda çantamdan evin anahtarını bulmaya çalışıyordum. Derken, kapı yavaşca açıldı.
"Hoşgeldin tatlım." Vee karşınızda Teyzem Hülya. Bu koca evi paylaştığım,ona sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissettiğim insan. Titreyen sesinden ve şişmiş gözlerinden ağladığı,üzgün olduğu belli oluyordu. İçeriye geçtim. Çantamı koltuğun üzerine bıraktıktan sonra teyzeme döndüm. Sesimin titrememesini umarak;
"Hoşbuldum. Nasılsın teyze? " dedim. Benimki de soruydu. İkimizin de ne kadar üzgün olduğu ortadaydı. Yavaş yavaş gözleri doldu teyzemin. Ağladığını görmek istemediğim için koştum sarıldım ona. Sımsıkı. Hiç bırakmayacakmışçasına.
Hiç açılmadan bizi bu kadar dağıtan konuyu kapatmak adına " Ben acıktım. " deyiverdim. Yavaşça kollarını çekti belimden,yüzünde zoraki bir tebessüm vardı.
Teyzem mutfağa atıştırmalık bir şeyler hazırlamak için gittiğinde bende merdivenlere yöneldim. Basamakları teker teker çıktım. Odamın kapısını açar açmaz içimde nedensin bir burukluk hissettim. Şuan bana gelebilecek en iyi şeyin ılık bir duş olduğunu biliyordum. Bu her zaman işe yarardı. Odamdaki küçük banyoya girdim. Uzunca bir süre,el ve ayak parmaklarım buruşana kadar banyoda kaldım. Düşüncelerimden iyice arındığımı düşününce çıktım. Saçlarımı kuruttum ardından taradım. En rahat kıyafetlerimi giydim ve aşağıya indim. Teyzemi masada beni bekliyor halde buldum. Aslında iştahım pek yoktu. Ama yine de gereğinden fazla şey indirdim mideme. Uyumak için teyzemden onay aldıktan sonra odama çıktım. Kendimi direk geniş yatağıma attım. Başucu kitabımı alıp okumaya başladım. Çoğu zaman olduğu gibi sadece kelimelerin üzerinde geziniyordu gözlerim,başka yerde düşüncelerim. Sanırım artık uyumalıyım. Fazlasıyla yoruldum ve yıprandım bugün. Gözlerimi kapattım; yarının musmutlu bir gün olması dileğiyle ya da öyle görünmesini umarak.
***
"Uyansana kızım Yaa.Kime diyorum ben acaba.Islatırım vallahi,şakam yok.Döküyorum bak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU KUŞU
Teen Fiction... İlkokuldayken öğretmen "Bir hayvana dönüşme şansınız olsaydı hangi hayvan olmak isterdiniz?"diye sormuştu,bende balık olurdum demiştim. O zamanlar balık olmayı istiyor oluşumun nedeni sürekli yüzüyor olmalarıydı. Tebessüm ettim ister istemez. Ay...