Evde olduğum zamanlarda bütünleştiğim salondaki mavi koltuğum, kucağımdaki devasa patlamış mısır kâsesi ve ben musmutlu film seyrediyorduk. Tam da filmin en heyecanlı yerinde zil çalınca,'teyzem açar' düşüncesiyle yerimden kalkmadım. Zil ikinci defa çalınınca mutfaktaki teyzemin gazabına uğramadan kapıyı açmam gerektiğine karar verdim.
'Kim o?' demeye gerek duymadan kapıyı açtığımda gördüğüm manzara karşısında dilim tutuldu. Elinde tuttuğu valizi yere bırakıp boynuma sarılan kişinin Bora olduğunu idrak ettiğim an bastım sevinç çığlığını. Çığlığımı duyunca telaşla salona gelen teyzem de ora'yı görünce en az benim kadar şaşırdı.
Özlem dolu günlerin sonunda neşe dolu dakikalar geçirmeye başlamak teyzeme de bana da çok iyi gelmişti. Yemekten sonra bahçedeki masanın etrafında toplanmış sohbet ediyorduk. 9 aydır görmediğim kuzenime baktıkça, şuan yanımda oturuyor oluşuna inanamıyordum. Bora,dil eğitimi için Fransa'ya gittiğinden beri her gün oğlunun hasretiyle yanıp tutuşan teyzemin mutluluğu gözlerinden okunuyodu. Portakal suyundan son yudumunu alan Bora, ona meraklı gözlerle baktığımı görünce 'sor' dercesine kafasını salladı.
"Lütfen, 'temelli döndüm de' en bi sevdiğim kuzenim." Yavru kedi bakışlarımdan göndermeyi de ihmal etmedim tabii. Bora önce acımış gibi bana baktı,sonra sırıtarak "Geriye dönmeyeceğim de, eğer benim bilmediğim bir kardeşim yoksa tek kuzenin benim Kuğu'cuğum." Cümlemin gereksiz kısımlarına takılsa da Bora haklıydı,tek kuzenimdi. Ve teyzemden sonra sahip olduğum tek akrabam.
***
Odamda Bora'yla beraber oturmuş film seyrediyorduk. Odanın kapısı açıldığında ağzı şaşkınlıktan bir karış olmuş bir adet Neva'yla karşılaştık. Bize olduğu gibi,Bora'nın dönüşü Neva'da da şok etkisi yaratmış olacak ki canım arkadaşımdan beş dakika ses soluk çıkmadı. Nihayetinde transtan çıkan Neva, yavaş adımlarla bize yaklaştı ve Bora'nın önünde durdu. Bora Neva'nın ona uzattığı elini nazik bir şekilde sıktığı sırada Neva "Hoşgeldin" diyebildi. Bora, Neva'nın çocukluk aşkıydı. Aslında bu kadar fazla şaşırması da bundandı.
Film sona erdiğinde yaklaşık iki saattir kucağımda tuttuğum laptopımı kapatıp yatağımın üzerine bıraktım. Bora ayaklandı ve teyzemin bizim için çalışma masama bıraktığı kuruyemişlerden attı ağzına. Sonra gözleri kitaplığımdaki kitaplarda gezindi. Birkaçını alıp inceledikten sonra bize doğru dönüp sırıttı. Bu sırıtış ne içindi diye meraklanmışken kitaplığın en üstünde duran fotoğraf albümünü kaptığı gibi Neva ve benim ortamıza oturdu.
"Bora, canım kuzenim yapma bunu bize." Bu yalvarışlarım albümün içindeki saçma salak fotoğraflardan dolayıydı ve fotoğrafların çoğunun teması benim, Neva'nın ve Bora'nın küçüklük anılarımızdı.
"Yaptım bile." Bora albümün kapağını kaldırdığında bizi ilk olarak üçümüzün beşinci sınıfın yaz tatilinde gittiğimiz hayvanat bahçesi fotoğrafımız karşıladı. Bora, gülüşüyle insanlıktan nasibini alıp başka canlılara doğru kaydığını ispatlamış oldu. Tabii gülerdi çünkü küçükken bile çok yakışıklıydı. Ne var ki Neva ve bende bir kesme şeker tatlılık bile yoktu. Sonraki fotoğrafların çoğunluğu benim bebeklikten çocukluğa geçiş evrelerim, Neva ve benim anaokulu dönemlerimiz ve Bora'ya tanıştıktan sonra yaşadığımız anılarla doluydu. Evet, kuzenimle on yaşındayken tanışabilmiştim. Bunun nedeni teyzemin ve annemin bir inat uğruna birbirlerine küsmeleri ve onca yılı hiç görüşmeden geçirmeleriydi. Nasıl oldu bilmiyorum ama annem ve teyzem barıştığında Bora'yla bende tanışmış olduk.
Bu fotoğraf albümü geçmişime dair tüm fotoğrafları kapsadığı için çok sayfadan oluşuyordu. Nihayet onlarca sayfanın sonlarına doğru yaklaştığımızda Bora düşünceli bakışlarını bana yöneltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU KUŞU
Teen Fiction... İlkokuldayken öğretmen "Bir hayvana dönüşme şansınız olsaydı hangi hayvan olmak isterdiniz?"diye sormuştu,bende balık olurdum demiştim. O zamanlar balık olmayı istiyor oluşumun nedeni sürekli yüzüyor olmalarıydı. Tebessüm ettim ister istemez. Ay...