Burnumdaki kaşıntı hissine karşılık olarak gözlerimi açtığımda görmeyi umduğum şey bir adet sallanan kuyruk değildi. Yataktan yavaşça doğrulup bu tatlı şeyi sevmeye başladım. Kitap,kahve,kedi üçlemelerinin en sevimli kedisi kucağımdaydı. Yeşil gözlerine hayranlıkla bakarak grinin en güzel tonlarına sahip olan tüylerini okşamaya başladığım sırada odanın kapısı açıldı. Yazgı, mahçup bir şekilde kediciğe ve bana baktı. "Bir tüy yumağı tarafından uyandırılmanı istemezdim,üzgünüm."
Kedicikten Yazgı'nın sözlerine cevap niteliğinde bir "Miyavv"sesi çıktığında onu da kucağıma alarak kapıya doğru yürüdüm. "Aaa lütfen Yazgı,tüy yumağı da ne demek. En iyisi tanıştır sen bizi."dedim ve göz kırparak tebessüm ettim. Yazgı gözlerini devirerek merdivenlere doğru yürümeye başladı ve ben de onu takip ettim. "Lera Akın olur kendileri."sesindeki imâya bakılacak olursa Yazgı kedilerden hoşlanmıyordu. Yani Lera, Yankı'nın kedisi miydi?
Aşağıya inip bahçeye çıktık. Yankı,bahçedeki büyük masaya oturmuş kahvaltı yapıyordu. Bakışları beni bulduğunda sıcacık bir tebessüm belirdi suratında. "Benim kızım uyanmış mı?"deyince donakaldım. Bana mı demişti onu,Benim kızım.
Beynimde hissettiğim uyuşukluk,beraberinde ayaklarımın faaliyetini durdurduğu için olduğum yerde kalmıştım. Yankı,ayaklandı ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Önümde durup hâlâ kucağımda tuttuğum Lera'yı aldı. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Kırmızının bilmem hangi tonunu alırken yanaklarım,Yankı Lera'yı okşamakla meşguldü. Bakışları tekrar bana dönü. "Sana da günaydın."dediğinde transtan çıkıp ben de karşılık verdim. "Günaydın."
Sessizlikten yapılma çatalımı salatalıklardan birine batırdım ve ağzıma attım. Yazgı,yan sandalyede tabağındakilerle ilgilenirken,Yankı'da karşımda oturmuş telefonuyla uğraşıyordu. Gözleri telefona odaklıydı ve kirpikleri tam anlamıyla çarşaf görevi görerek onları örtüyordu.
Aklıma dün gece yaşadıklarım gelince kalbimde bir sızı hissettim. Yankı,hâlimden anlamış ve beni eve bırakmak yerine kendi evlerine getirmişti. Üstüne bir de Bora'yı ve Teyzem'i beni merak etmemeleri konusunda bilgilendirmişti. Bu sefer ki pembe yalanımız benim Yazgı'yla film seyrederken uyuyakaldığımdı. Artık kendimi Yankı'ya karşı fazlasıyla mahçup hissediyordum,tabii bir de muhtaç. Bu kendime yaptığım büyük bir itiraftı. Öyle ki hayatında kendini sadece babasının yanında tam anlamıyla güvende ve huzur içerisinde hisseden ben,şimdi Yankı'nın varoluş düşüncesiyle dâhi güvende hissediyordum.
Babamı kaybettikten sonra,kalp kapımı ilk defa bir erkeğe açmıştım. Gerçi babam ölmeden önce de açmamıştım ya neyse. Hayır,ona âşık değilim. Bunun adına sevmek de denilemez. Hoşlantı desen hiç değil. Yankı, farkında bile olmadan bana bambaşka bir güven veriyor. Aramızdaki bu garip etkileşimi bir başlık altına sığdırmak istemiyorum. Garip etkileşim diyorum ama muhtemelen o beni sıradan bir kız olarak görüyor.
Düşüncelerimin esaretinden kurtulur kurtulmaz eve gitmem gerektiğini söyleyerek masadan kalktım. Yankı'da benimle birlikte ayaklandı. "Ben bırakırım seni."
Yankı'ya yine mahçup bir şekilde gülümsedim ve kafamı olumlu anlamda salladım. Aslında yalnız kalmak istiyordum ama Yankı'nın biraz daha yanımda olacağı düşüncesi bana iyi geliyordu.
Arabada Yankı'nın yanındaki yerimi aldım. Yankı ani bir hareketle gaza yüklenince irkildim. İkimizde suskunduk. Üzerimde gereksiz bir gerginlik vardı. Bu bitmek bilmeyen sessizliği bozan Yankı oldu. "Evde pek bir şey yemedin. İstersen yeniden bir kahvaltı yapalım." Lafını bitirince bakışlarımı yavaşça ona çevirdim. Üstünde beyaz sıradan bir tişört vardı. Altına da açık renk bir Jean giymişti. Bileğine mavi bir bandana bağlamıştı. Saçları her zamanki gibi yapılı değildi. Dağınıktı ama hoştu. Belli belirsiz sakallar çıkmıştı yüzünde ve o gözleri... Yola bakıyordu,taa içlerini göremiyordum gözlerinin. Tam bir huzursuzluk dalgası kaplamıştı ki içimi;bakışlarını bana çevirdi. Afalladım. Bu beni aynı zamanda utandırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU KUŞU
Teen Fiction... İlkokuldayken öğretmen "Bir hayvana dönüşme şansınız olsaydı hangi hayvan olmak isterdiniz?"diye sormuştu,bende balık olurdum demiştim. O zamanlar balık olmayı istiyor oluşumun nedeni sürekli yüzüyor olmalarıydı. Tebessüm ettim ister istemez. Ay...