12. Bölüm - Özlem Denizi

13 4 3
                                    

Bölüm şarkısı : Murat Ceylan - Neydi Söyle

Uyanmamı sağlayan şey ne oldu bilmiyorum ama uyandım işte. Güneş ışığıyla harmanlanan odam hiç de huzur verici değildi. Hani sabahları uyandıktan sonra yatağın içinde kendi kendimize konuştuğumuz anlar olur ya, işte şuan içinde bulunduğum bu ana lanet olsun. Ne hissetmem ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum.

Küçükken saçlarımı büyük bir hevesle tarayan, dişçiyle ilk tanışmamda bana ağlamamam için kocaman peluş bir tavşan alan, canımın her Elmalı kurabiye çekişinde tepsilerce kurabiye yapan kadının aslında annem olmaması. Gerçekten onları benden kopararak bana ilk kazığını atan hayatım, şimdi hiç de hoş olmayan bu eşek şakasıyla beni sınıyordu. En azından böyle olmasını umuyordum.

Yattığım yerden yavaşça doğruldum. Bir anda dün gece geldi aklıma. Cidden Yankı'nın kollarında uyumuş olamazdım değil mi? Kimi kandırıyordum ki sanki. Şu durumdayken dahi Yankı'yı düşünüyor olmam ne kadar normaldi.

Neredeyse öğlen olmak üzereydi ve ne teyzem ne de Bora odama gelmemişlerdi. Yoksa Yankı, dün gece öğrendiğim bu gerçeği onlara anlatmış mıydı? Henüz hazır değildim. Eğer annem gerçek annem değilse Hülya teyzem de gerçek teyzem değildi ve Bora, o en sevdiğim kuzenimin aslında kuzenim olmadığı gerçeği. Bu yüzden mi gelmemişlerdi yanıma. Bana acıdıkları için mi gelmemişlerdi? Ne diyeceklerini bilmiyorlardır şimdi tabii.

Ayaklarımı yatağımdan sarkıttım ve eş zamanlı olarak telefonumu elime aldım. Bir mesaj vardı.

Gönderen:Yankı
Sırrın kalbimin en saklı köşesinde ve sen hazır olana kadar orada kalmaya devam edecek.

Okuduğum kelimelerden sonra ister istemez kalbimde bir yük kalkması oldu ve içimde anlamlandıramadığım duygular oluştu. Küçücük bir tebessüm belirdi suratımda. Daha nasıl hissedeceğimi bilemediğim şu durumun içerisinde beni güldürmeyi başarabilmesi biraz mantık dışı geliyordu.

Hiçbir şeyi kafaya takmayan ve çok umursamaz bir kişiliğim vardı. Her ne yaşamış olursam olayım bunu gün içerisinde kimselere belli ettirmeme konusunda artık ustaydım. Peki ya başımı yastığa koymak istemediğim o geceler. İşte o gecelerde aslında tek dayanağım bana hiçbir şekilde ihanet etmeyen gözyaşlarım olurdu. Ağlamak, bana huzuru getiren bir aktiviteydi. Ben öyle tanımlıyordum ve asla ağlayan insanları güçsüz bulmadım ben;çünkü ağlamıyor gibi görünen insanların içlerine akıttıkları gözyaşlarını görebiliyorum. Bu da ağlayan insanların cesaretini ve ağladıklarını reddeden insanların acizliklerini gösterir.

Duygularımın,düşüncelerimle evrenin en büyük ringinde kapışmaya başladığı şu anlarda ılık bir duş almaya karar verdim. Tek isteğim altına gireceğim suyun,içimdeki acıları kucaklayıpda götürmesiydi.

Her zaman olduğu gibi duş yine çok iyi gelmişti. Dolabımdan rastgele aldığım kıyafetleri giymeye başladım. Kolsuz beyaz gömleğimi kot şortumun içine sokabilmeyi nihayet başardığımda saçlarımı tepeden topladım ve telefonumu arka cebime atıp çekmeceden de motorumun anahtarını alınca aşağıya indim.Tam kapıdan dışarıya çıkıyordum ki teyzem büyük bir neşeyle mutfaktan çıktı ve yanaklarıma sulu bir çift öpücük kondurdu.

"Tatlım,teyzene bir hoşçakal demeden mi çıkıyorsun?"dediğinde kalbimin derinliklerinde bir yerlerde bir fırtınanın koptuğunu hissettim. Her zamanki gibi yine gülümsedim ve kocaman sarıldım teyzeme. "Hoşçakal teyze."

Ne zamandır Cadı Kazanı'na uğramıyordum. Önce Yankı'nın sorunları şimdi de kendi sorunlarım derken iyice boşlamıştım kafeye gitmeyi. Motoru durdurup yavaşça inerken bir yandan da Kafenin içinde Yankı'yı arıyordu gözlerim. Dün için ona bir teşekkür borcum vardı.

SU KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin