28. BÖLÜM

336 32 30
                                    

Selammss yine ben geldimkine

Bunun sonuna gelmeye basladik ben cok uzuluyom napsam bitirmesem mi (saka)

Bu bolum de Çınar beycigimizin anlatimi ile olacak umarim yazarim duzgun

Baslamadan yildiza basabilir miyizz?

İyi okumalarrr <3

Bana ulaşmak için:
instagram: leyalchase
tiktok: leyalchasehikayeleri

Bir buçuk ay sonra

Umay'ın dibinde olmak mükemmel bir şeydi. Her gün onun yüzünü görmek, onunla konuşmak harikaydı. Hâlâ nasıl bu kadar geç anladığımı bilmiyordum ama bu kalp ona atıyordu artık.

"Koğuş kalk!" Duyduğum o güzel sesle uykumun açılması bir oldu. Umay'ın yatakhanedeki ranzaların demirlerine sertçe vurarak bizi uyandırması artık alıştığım bir şey olmuştu. Olsun, onun sesiyle uyanıyordum ya yeterdi o bana.

Hemen yerimde doğrulup selam verdim. Tam yanımdan geçerken bana yandan bir bakış attı, güzel kahverengi gözlerini süzdü adeta. Böyle yaparak kalbimi nasıl hızla attırdığını bilmiyordu sanki. "Günaydın komutanım" dedim o önümden geçip ilerlerken. Aslında ses çıkarmamam gerekirdi ama kendimi duramamıştım ne yapayım?

"Günaydın asker." Sesi soğuk olsa bile artık alınmıyordum, bazen biraz tırsıyordum tabii. Onu bir daha kaybetmeyi göze alacak kadar da aptal değildim. Yüzümdeki gülümseme ile onu izlemeye başladım, nasıl izlemezdim ki? Çok güzeldi. Dünyanın, benim dünyamın en güzel kadını olmuştu. Herkes kalktıktan sonra tıraş, duş seansının ardından içtimaya indik. İçtimada başımızda Umay ve Engin Çavuş vardı. Gözlerimi Umay'dan ayırmakta zorlanıyordum. Siyah bir tişört ve kamuflaj pantolonu vardı, boynunda da künyesi duruyordu.

"Sağ baştan say!"

Ben yirmi sekizinci sıradaydım, kendi sıramı söyledikten hazır ola geçtim yeniden. Umay gözlerini üzerimde gezdirdiğinde sırtımdan soğuk terlerin aktığını hissettim.

Gözleri, göz değil gözistandı, memleket türküsüydü adeta.

"Çınar!" Engin Çavuşun bana bakarak konuşması ile görev dağıtımının başladığını anlamam ve gözlerimi Umay'dan çekmem bir oldu. Bir şey söyleyecekti ki o sevdiğim ses kulaklarıma doldu yeniden. "O benim postam, Engin Çavuşum." Postası? Bunun anlamını daha önce duymuştum ve canıma minnetti. Hep onun yanında olacaktım, daha ne isterim ki.

Posta lafını duyan devrelerimden gelen, gülmemeye çalıştıklarını belli eden sesleri duysam bile ben halimden memnundum.

"Çınar, gel benimle. Bunlar sizde Çavuşum." Umay ve Engin Çavuş birbirlerine selam verdikten sonra Umay yürümeye başladı, ben de durur muyum? Peşinden yürüdüm. Bir adım arkasında yürürken yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum, biraz aptal göründüğüme hiç şüphe yoktu.

Kılıç Timinin oturma alanına geldiğimizde kendini deri koltuklardan birine atıp bana baktı. Odada bizim dışımızda Tahir, Yusuf, Esra Başçavuş ve Miraç vardı ve herkes kendi halindeydi.

Asker Hanım | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin