3. BÖLÜM

8K 404 124
                                    

İyi okumalar! <3

Bana ulaşmak için;;
ig: sevgileal / x: leyalchase
----------------------

Zar zor kendimi toparladım ve İlhan Komutanın konuşmasını dinlemek için kendimi odakladım. Gideceğimiz görev belliydi. Birkaç kansız piç, küçük bir köy karakolunu basmış, iki kardeşimi, askerimi şehit etmiş, bir tanesini ise esir almışlardı.

Aklıma şehit olan askerlerin aileleri geldi. Yaşlı anne ve babaları, belki sevdikleri, hatta belki çocukları onlarsız kalmıştı. Evlerine al bayrak gidecek, pencereden ya da asılacaktı. Haberlerde kaybettiğimiz askerlerimizin adı verilecek, nasıl kahraman oldukları söylenecekti.

Ve tek bir şey söylenecekti.

Vatan sağolsun.

İki kelimeden oluşmasına rağmen dünyadaki en acı ve en gurur verici cümlelerden biri. Vatan böyle cesur evlatları var olduğu ve unutulmadığı sürece hep sağolacaktı.

"Merak etmeyin komutanım, biz ilgileniriz." İlhan Komutandan izin çıktığında selam verip odadan çıktık. Çıkar çıkmaz elbette ki aklıma bir fikir geldi. Bakışlarım Çağrı'yı buldu. Yüzüme bilmiş bir ifade yayıldı.

"Çağrı?" dedim adeta keyifli bir tonda. Çağrı kahverengi gözlerini bana çevirdi. Suçlu küçük bir çocuk edasıyla başını eğdi. "Yine ne halt ettim Umay komutanım?" Ona yaklaştım ve elimi omzuna koydum. "Bu görevde sana büyük pay düşüyor Çağrı'cığım."

Kaşlarını çattı, elini kıvırcık saçlarından geçirdi. "Nasıl yani Umay komutanım?" Yüzüme yayılan sırıtma ile ona baktım. "Göreceksin Çağrı, göreceksin"

°

"Komutanım bu ne ama ya?" Çağrı sitemkar bir sesle kendi giydiklerine baktığında tüm timin gülmemek için kendilerini zor tuttuklarını görebiliyordum. Çağrı, üzerindeki çoban kıyafeti ile çok komik görünüyordu, bunu kabul edebilirdim.

"Devrem valla çok yakıştı ya." Miraç gözünden akan yaşı silerken Tahir'e yaslandı. Tahir gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. "Kes lan" dedi Çağrı ona ters ters bakarak. Engin Çavuş bize doğru bir sürü koyun ve kuzuyla yaklaşınca Çağrı'nın yüzü daha da düştü, somurtmaya başladı.

Arda ona bir değnek uzattığında hızlıca elinden aldı. Birlikte Hacı Ali Dağı'na çıkmaya başladığımızda yol çok uzamadan adi kansızların bulunduğu yere geldik. Aslan gibi bir eri kan içinde bırakmışlardı ama o hâlâ ayaktaydı. Kayaların arkasına gizlenip Çağrı'yı koyunlarla birlikte onların bulunduğu yere saldık.

"Hooov! Melek! Bihter! Hadi kızlar! Yas yas gley!"

Yüksek sesi hepsinin dikkatini çekmişti. Başlarında bulunan şerefsiz gülerek ona baktı. "Ne arıyorsun burada çoban?" dedi. Aksanından Türk olmadığı oldukça belliydi. Zaten belliydi bu. Çağrı onları farketmiş gibi yapıp gülümsedi. "Heval! Vay heval! Siz ne ediyorsunuz burada?" Ardından sanki kırk yıllık dostuymuş gibi sarıldı ona. Rolünü oldukça güzel oynuyordu. 

Sarıldıktan sonra aslanımızı buldu kahverengi gözleri. Sanki ona düşmanlık besliyormuş gibi kaşlarını çattı. Gerçekten oldukça iyi rol yapıyordu, bu işi ona vermekle iyi yapmıştım. "Katil!" dedi bağırarak. Ardından onun yakalarından tuttu. Birkaç it onu itmeye çalışsa da başları olan şerefsiz onları durdurdu.

Çağrı ona bir yumruk attı. Ardından yumruklayarak it sürüsünden uzaklaştırdı. Kulaklığı sayesinde ona ne fısıldadığını duyabiliyorduk.

Asker Hanım | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin