2013- İstanbul
İlk gençlikteki hayaller çoğu zaman insanların hayatlarını şekillendiriyordu. O yıllarda verilen kararlar hayatı boyunca ya cenneti yaşatıyordu insana ya da cehennemi.
Bunu rehberlik öğretmeni öğrencilerine derste söylemişti. O andan itibaren hepsi çizmek istedikleri yolu biraz da olsa belirlemişti.
"Kızlar ben asker olacağım, bak göreceksiniz. Yüzbaşı Umay Aydın. Çok şekil oldu, he?" Umay gülümseyerek en yakın arkadaşları Elif ve Nisan'ın koluna girdi. Elif onun dediğine kıkırdarken Nisan iç çekti. "Ya bir şey olursa kızım sana." Umay asker selamı verirken gülmeyi sürdürdü.
"Olursa da vatan sağolsun be yavrum." dedi. Nisan onun omzuna bir tokat attığında gülümseyerek kolunu ovuşturdu. Birlikte yürümeye devam ederken Elif başka bir konu açtı. "Sınavlar geliyor kızlar ne yapacağız?" Kızların dikkatini hemen çekmişti. Okulun bahçesindeki banklardan birine oturup bu konu hakkında konuşurken etraftan geçenleri izliyorlardı.
Önlerinden hafif tombul bir oğlan geçtiğinde Umay oğlana baktı. Onu daha önce farketmişti ama ilk defa bu kadar yakından görüyordu. "Şu çocuğu tanıyanınız var mı?" diye sordu kızlara. Nisan ve Elif ona baktılar, sonra da çaktırmadan gösterdiği oğlana. "11-G'deymiş. Adını bilmiyorum." diye cevapladı onu.
"11-G'de Damla vardı sorarım ben ona. Merak ettim valla" dedi Umay hâlen giden oğlana bakarak. Nisan ve Elif birbirlerine baktıktan sonra Umay'a baktılar. "Umay, hayır kızım. Hayır, hayır ve hayır" dedi Nisan. Elif onu destekler gibi delicesine başını salladı. "Zaten Ömer belasından yeni kurtulduk bir süre aşktan uzak dur be kızım."
"Ya fol yok yumurta yok saçmalamayın. Sadece dikkatimi çekti o kadar." dedi Umay masum olduğunu düşündüğü bir gülümseme ile. Tabii ki yalandı. Çocuğu her gördüğünde mal gibi çocuğa bakıyor, gözlerini çekmiyordu. Elbette ki Nisan ve Elif ona inanmamıştı.
~•~
Birkaç hafta sonra Umay matematik sınavına giremediği için telafi sınavına girmek için hızlıca kütüphaneye yürüyordu. Üç katı hızlı hızlı çıktıktan sonra nefes nefese kaldı. Duvara yaslanıp kendini toplamaya çalıştı. "Biraz kilo versem iyi olacak, yoksa bayılıp kalacağım" diye mırıldandı kendi kendine. Sonunda kendini toparladığında kütüphaneye girdi, boş bir sandalyeye oturdu.
Bir süre sonra kütüphane dolmaya başladığında kapıdan içeriye Umay'ın kalbini durduracak biri girdi. İsmini bilmediği o kıvırcık saçlı oğlan.
Etrafta mavi gözlerini gezdirdi, bunu yaparken Umay'ın minik kalbini titrettiğinin farkında değildi. Sonunda oturacak bir yer bulmuştu. Kaderin böylesi ki o yer de Umay'ın çaprazıydı. Umay derin bir nefes verdi. Matematik zümresi kütüphaneye girdiklerinde gözlerini etrafta gezdirdiler. Umay'ın sınıfının matematik öğretmeni Türkan hoca önce oğlana ve yanındaki kıza baktı."Çınar, sen kalk Ezgi'nin yanından. Çapraza geç." Doğrudan Umay'ın yanını gösterdi. Umay hem oğlanın adını öğrendiği için hem de yanına oturacağı için oldukça heyecanlıydı. Oğlan yani daha doğrusu Çınar yerinden kalkıp Umay'ın yanına oturdu. "Selam" dedi gülümseyerek. Umay oldukça büyük bir gülümseme ile oğlana baktı. Dışarıdan tıpkı bir enayi gibi göründüğünün farkındaydı ama elinde değildi.
"Selam" diye mırıldandı. Ardından önüne konan kağıda baktı. Bu sorularda neden sayı yoktu? Bir süre sorularla bakıştı. Matematik dersinde sıraya resim çizmek veya gizlice bir şeyler okumak yerinde ders dinlemeye çalışmış olmayı diledi.
Tek seçeneği vardı. Birkaç soruyu çözmeye çalıştı. En azından kağıdının dolu görünmesini istiyordu. Yanındaki Çınar'a göz ucuyla baktığında onun sorularının daha kolay olduğunu gördü. Derin bir iç çekti. Üç dört soruya verdiği cevaptan emindi. Diğerlerinden de işlem için puan alsa bir şekilde yırtıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/355291637-288-k768415.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asker Hanım | Yarı Texting
Genç Kurgu"Sevgilinizin sizi aldattığından şüpheleniyor musunuz?" Bu bir erkeğin sesiydi, sesini gülmemek için kontrol etmeye çalışıyordu. Arkaplandan gülme sesleri geliyordu. "Sevgilim yok, kullanmıyorum." Dümdüz bir ses tonuyla cevap verdim. Ardından aklıma...