Aylar kecdi...
Sabah güneşi doğarken, küçük Lyra, yumuşak bulutlardan yapılan yatağında uyandığında, etrafında kimsenin olmadığını fark etti. Yalnızlık duygusu, içini kapladı ve aniden ağlamaya başladı. İlk başta hafif hafif başlayan ağlaması, zamanla yüksek sesle yankılanan bir hıçkırığa dönüştü. Kralice Isolde ve Kral Zephyr, Lyra'nın odasındaki huzursuzluğu duyup içeri girdiklerinde, prensesin gözyaşları ve çığlıklarıyla karşılaştılar. Ne Isolde ne de Zephyr, onu sakinleştirmeyi başaramadı.
Ağlaması saatlerce sürdü. Kralice, "Tatlım, neden ağlıyorsun?" diye sorarken, Lyra'nın gözyaşları dinmek bilmedi. Kral, Isolde'ye endişeyle bakarak, "Bir şey yapmalıyız," dedi. Bu sırada Belial ve Raziel, Lyra'nın yanına gelerek onu kucaklamaya çalıştılar. Ancak, küçük prenses onlara daha da fazla ağlayarak tepki verdi. Belial, "Sakin ol, tatlım. Biz buradayız," dedi, ama Lyra'nın korkusu dinmedi.
Zaman geçtikçe, durum daha da kötüleşti. Kral, bir hekim çağırmayı önerdi ama hekim geldiğinde, Lyra'nın ağlamasına bir çözüm bulamadı. Endişeli bir şekilde, "Onu sakinleştiremem," dedi ve çırpınarak geri döndü. Herkes, Lyra'nın üzüntüsünü dindirmek için çaresiz bir şekilde beklemek zorunda kaldı.
Tam o sırada, Orion odaya girdi. Küçük prensesin gözleri, onu görünce bir umut ışığıyla parladı. Hızla ellerini uzatarak, "Orion!" diye fısıldadı. Orion, onun çaresizliğini hissederek hızlı adımlarla yanına gitti. Lyra'yı kucaklayıp başını okşarken, "Buradayım, küçük prenses," dedi. Yüzünden öperek, "Her şey yoluna girecek," diye ekledi.
Lyra, Orion'un sıcaklığıyla yavaşça sakinleşmeye başladı. Gözlerini Orion'un tatlı bakışlarına dikerken, dudaklarını büzdü ve ona dikkatle baktı. O an, Kral Zephyr ve Kralice Isolde, aralarındaki bu bağı izlerken şaşırdılar.
Kral Zephyr, endişeyle sordu: "Bu neyin nesi? Neden bu kadar güçlü bir bağ var aralarında?" Raziel, düşünceli bir ifadeyle, "Orion ile Lyra arasındaki bağ, sadece koruyuculuğun ötesinde. İçsel bir güç ve sevgi barındırıyor. Bu, prensesin ruhuna derin bir etki yapıyor," dedi.
Huzurlu bir sessizlik ortamı, Lyra'nın Orion'un kollarında dinlenmesiyle ortaya çıktı. O an, her şeyin düzeleceğine dair bir umut belirmişti.
Küçük Lyra, daha altı aylık olmasına rağmen, Orion'un sıcak kollarında huzur bulmuştu. Odaya dolan sesler, endişeli bakışlar ve çaresiz bekleyişin ortasında, Lyra'nın dikkatini çeken bir şey oldu. Gözlerini Orion'un yüzünden ayırmadan, içinden gelen bir şeyle ilk kelimesini söylemeye karar verdi. Ve o an, sessizliğin ortasında, "Orion!" diye fısıldadı.
Herkes bir anda şaşkınlıkla duraksadı. Kral Zephyr, Kralice Isolde ve diğer koruyucular, bu beklenmedik kelimenin büyüsüne kapıldılar. Orion'un yüzü, mutlulukla aydınlandı. "Bunu duydun mu?" diye heyecanla bağırdı, gözleri parlayarak Lyra'yı havaya kaldırdı. "Küçük prensesim, senin ilk kelimen bu!"
Lyra, gülümseyerek başını yukarı kaldırdı. Orion, onu havaya kaldırırken, küçük prensesin saçlarını nazikçe okşadı ve yüzünden öperek, "Seninle birlikte olmayı çok seviyorum," dedi. Lyra, onun bu sevgisini hissederek daha da gülümsedi.
O an, orada bulunan herkesin kalbinde bir sevinç dalgası yayıldı. Kral Zephyr ve Kralice Isolde, gözlerindeki yaşları silerken, bu anı paylaşmanın mutluluğu içinde birbirlerine baktılar.
Lyra'nın ilk kelimesi, sadece bir sözcük değildi; aynı zamanda aralarındaki bağı güçlendiren, sevgi dolu bir hatıra olarak kalacaktı. Orion, onu kollarında tutarak, mutluluğunun tadını çıkardı ve bu anın kıymetini bilerek gülümsedi.
Kahvaltı masası, çeşitli lezzetlerin ve gizemli kokuların hâkim olduğu bir ortamda hazırlandı. Kral Zephyr ve Kralice Isolde, kahvaltı esnasında tüm liderleri ağırlarken, Orion, küçük Lyra'yı kucağına aldı. Masada, Lyra'nın huzursuzlanması dikkatleri üzerine çekti; Kralice Isolde onu kucaklayarak sakinleştirmeye çalıştığında, küçük prensesin gözleri parlayarak Orion'un boynuna daha sıkı sarıldı. Herkes bu sevimli duruma gülümseyerek baktı, fakat aralarındaki görünmez bağın derinliği, odadaki atmosferi biraz daha yoğun hale getirmişti.
Orion, Lyra'yı beslerken, masanın etrafında çığlıklar ve kıkırdamalar yankılandı. O sırada, Orion aniden "Maria" dedi; bu ismin havada yankılanması, tıpkı bir fısıldayış gibi etkileyici ve gizemliydi. Lyra, karşılık vererek gözlerine derin bir bakışla "Alex" diye yanıtladı. Bu iki isim, onların karanlık ve aydınlık yönlerinin birer yansımasıydı; Maria, Lyra'nın gizli derinliklerini simgelerken, Alex ise Orion'un cesaretini ve koruyuculuğunu temsil ediyordu.
Herkes bir anda şaşkınlıkla duraksadı; bu durum, onların ruhlarının birbirine bağlı olduğunu, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir güçle mühürlendiklerini gösteriyordu. Kral Zephyr, öfke ve hayret arasında gidip gelirken, masadan kalkarak derhal bir toplantı düzenlenmesini emretti. Tüm türlerin liderleri, bu gizemli durumu incelemek üzere acil bir toplantıya çağrıldı.
Toplantıda, saygıdeğer bir bilge, "Bu bağ, yalnızca bir dostluk değil, aynı zamanda iki ruhun evrensel bir uyum içinde birleştiğinin bir işareti," diyerek sesiyle odanın karanlığını aydınlattı. Kral Zephyr, bilgenin sözlerine karşı koyamazken, "Lyra daha çok küçük! Bu bağın getireceği sorumluluklar ona ağır gelir!" diye haykırdı. Bilge, onu sakinleştirerek, "Unutmayın, geçmişte benzer olaylar yaşandı; bu tür bağlar, karanlığa yol açmak yerine, ışığın doğmasına vesile oldu," dedi. "Bu, endişe edilecek bir durum değil; onların hayatlarının olumlu yanlarını destekleyecek."
Kral Zephyr, bu sözlerin yankıları içinde derin bir nefes aldı. O anda, zihninde beliren hayaletler ve endişeler arasında kaybolmuşken, Lyra ve Orion'un bu güçlü bağına dair hissettiği gizemli bir huzur belirmeye başladı. Diğer liderlerin desteğiyle, bu konunun daha derin bir incelemeye ve gerekli önlemlere ihtiyaç duyduğunu düşünmeye başladılar. Fakat ruhların ve isimlerin ardındaki sır, karanlık ve aydınlık arasındaki dengeyi daha da karmaşık hale getirmişti; bilinmezlik içinde kaybolan bir aşk hikâyesinin başlangıcını müjdeleyen bir işaret gibi görünüyordu.
Üç koruyucu, büyük bir ağaç altında bir araya geldi. Hava, ağaçların arasında süzülen hafif bir meltemle serinliyor, doğanın huzur dolu sesi etraflarını sarıyordu. Raziel, derin bir nefes alarak söze başladı.
Raziel: "Orion, Lyra ve senin arandaki bağ gerçekten benzersiz. Bu tür bir ilişki, yalnızca ruhların birleşmesi değil, aynı zamanda kaderin de bir araya gelmesi anlamına geliyor."
Orion: "Bu, benim için bir onur, Raziel. Ancak bu durumun getirdiği sorumluluğu da hissediyorum. Lyra'nın geleceği, artık benim elimde."
Belial: "Geleceği korumak, ona sadık kalmakla başlar. Ama unutma ki, bu bağın hem karanlık hem de aydınlık yönleri var. İkiniz için de zor bir yolculuk olacak."
Raziel: "Belial'ın dediği gibi, bu ilişki güçlü ama aynı zamanda dikkatli olmanız gereken bir yol. Karanlık taraf, dikkat edilmediği takdirde büyüyebilir."
Orion: "Karanlık taraf mı? Lyra'nın içinde öyle bir şey olduğuna inanmıyorum. Onun saflığı ve masumiyeti, karanlığın varlığına engel olmalı."
Belial: "Masumiyet, her zaman korunması gereken bir hazine. Ama unutma, Maria ismi, onun içindeki derinlikleri temsil ediyor. Karanlık tarafı ihmal etmemelisin."
Raziel: "Orion, sen güçlü bir koruyucusun. Bu bağ, ikinizin arasındaki güçlü hislerle daha da derinleşecek. Fakat Lyra'ya doğru eğitim ve rehberlik sağlamak zorundasınız. Aksi takdirde, karanlık tarafı çekebilir."
Orion: "Lyra'yı her şeyden çok seviyorum. Karanlıkla yüzleşmeye hazırım. Onun yanında olmak, her zorluğun üstesinden gelmeme yardımcı olacak."
Belial: "Bu yolda yalnız olmayacaksın. Bütün koruyucular, sizin yanınızda olacak. Fakat dikkat etmen gereken bir şey daha var: Duyguların, bazı durumlarda en güçlü düşmanımız olabilir."
Raziel: "Belial'ın dediği gibi, bağınız güçlü ama duygularınızı dengelemeyi öğrenmelisiniz. İkiniz için de bir yolculuk olacak; birbirinizi güçlendirmek ve desteklemek üzerine kurulu."
Orion: "Bu yolculuğa çıkmaya hazırım. Lyra'nın mutluluğu ve güvenliği, her şeyden önemli. Teşekkür ederim, arkadaşlar. Desteğiniz benim için çok değerli."
Üç koruyucu, birbirlerine kararlı bir şekilde baktılar. İçlerindeki huzur, bir arada olmanın ve dostluğun verdiği güçle daha da arttı. Kaderin, onları buluşturduğu bu özel bağın üzerindeki sır, her geçen gün daha da derinleşirken, birlikte yola çıkmaya hazırdılar.