On yıl önce
"Ne zırlak bebesin lan sen, görende erkek diyor buna."
Omzuna taktığı sırt çantasıyla okuldan evine dönen Erenay duyduğu seslerle olduğu yerde kalmıştı. Kafasını yan tarafa seslerin olduğu yere çevirmişti, olanları anlamaya çalışır gibi bir hali vardı fakat uzun sürmedi. Yakalarından tutulup ayağının ucuna kadar fırlatılan çocuk onun tüm sakinliğini bozmuştu.Erenay tek omzuna astığı ve düşmeye yüz tutmuş çantayı alıp bir köşeye fırlattı. Hızla kendinden yaşca ufak olduğu belli olan çocuğun yanına çöktü. Diz kapaklarının üstüne düşmüş kumral çocuk korkudan kafasını bile kaldıramıyordu. Erenay yanına çöktüğü çocuğun çenesini hafifce kavrayıp kendisine bakmasını sağladı, sessizce ağlayan yeşillerine bakarak, sordu. "İyi misin?" Sakince sorduğu soruya karşılık hızlı bi kafa sallaması kazanmıştı. Erenay biraz daha orada kalmak istedi, garip bir şekilde ilk defa gördüğü bu çocuğun gözlerinden ayrılmak istemedi. Her ne kadar istemeyerek de olsa kısa bir süreliğine ayrıldı çocuğun yeşillerinden. Hemen ayağa kalkan erenay, karşı tarafında ona pis pis sırıtan çocuğa dikti gözlerini, iki elini cebine atıp ağır adımlarla aynı şekilde gülerek çocuğun tam karşısında durdu. Boyu Erenaydan biraz uzun olan çocuk, yüzünden silinmeyen sırıtışıyla konuştu. "Oo gençler bakın kimi görüyoruz, tabi ki Erenay piçini"
Herkes kahkaha atarken erenay da kafa sallayarak gülüyordu, çok geçmeden cevap verdi uzun olana. "Özlemişsindir diye düşündüm ya, malum en son görüştüğümüzde ağlayarak topukluyordun. Ne oldu, özlemedin mi yoksa, Kırılırım bak" Diye konuştu iğneleyici ses tonuyla. Gözleri bir yandan kenarda hala bıraktığı yerde onu merakla izleyen küçüğe kayıyordu. Kafasını tekrar öne çevirecekti ki yediği tekmeyle geriye doğru sendeledi. Karnına yediği tekmeden bulanmayan midesi, karşısındaki esmer çocuk konuşmaya başlayınca bulanmıştı.
"Ah be Erenay ne yazık ki bu sefer ağlayarak kaçan ben olmayacağım gibi duruyor." Kısa bir süreliğine sustu, erenay kulakları arınmış gibi hissetti o sessizlikte. Daha sonra çok önemli birşeyi hatırlamış gibi tekrar lafa girdi esmer olan. "ben de ne zamandır seni çetensiz yakalamayı düşünüyordum biliyor musun ama gerek kalmadı bak, bir tane ibne için kendin geldin ayağıma kadar." Bu sefer çenesine bir yumruk yiyen Erenay karşılık vermek istedi fakat iki koluna birden giren kişiler yüzünden hiçbir şey yapamadı, küfür etmek istedi onu da yapamadı fakat bu sefer engelleyen şey farklıydı. Düşünmesi gereken şey birazdan dayak yiyeceği olması gerekirken, Erenay 'küfür eden insanlardan rahatsızlık duyuyor mudur acaba, birazdan kavga çıkacak korkar mı ki?' diye düşünüyordu. O tüm bunları aklının çalışan her köşesinden geçirmekle meşgulken, vücudunun heryeri çoktan yara bere olmuştu bile.
Ağzının içinde biriken kanı tükürürken konuştu kıvırcık olan. "Lan kerim, az önce ağlayarak kaçmaktan falan bahsediyordun galiba hani noldu, baksana ben hala gülüyorum." Kesik nefesiyle konuşmaya çalışan Erenayla sabrının iyice taştığını hisseden kerim çıkardığı çakıyla birlikte kıvırcığa adımlıyordu ki, kafasına yediği şişeyle durmak zorunda kaldı. Son duyduğu ses, sarı kıvırcık saçlı çocuğun şişeyi vurmadan önce 'siktiğimin puştlarına bak lan adam olmuşlarda erenayıma saldırıyolar' adlı söylenmeleriydi.
..."İrfo yavaş olsana oğlum hayvan mısın amına koyayım pansuman yapıyorsun, amacın iyileştirmek iyice beter etmek değil." Duyduğu sesle elindeki pamukları karşısındaki kıvırcığın eline tıktı esmer olan. "Beğenmiyorsan al kardeşim kendin yap." İlerleyerek elini sarmaya çalışan mertin yanına gitti, elinden sargıyı alıp ona yardım etmeye başladı. Erenay etrafa bakındı, kendisine yardım edecek birini arıyordu ama kırık dökük evin bulunduğu arsanın bahçesinde yalnızca 6 kişiydiler, irfan zaten erenaya posta koyup merte gitmişti, ismail desen Alperin Erenaydan bile daha çok yara almış yüzünü düzeltmeye çalışıyordu, konu Erenay olunca Alper kontrolden çıkıyordu, eh tabi sonucunda da fazla yara alıyordu.
Boşta olan tek kişi kendisini merakla izleyen yeşil gözlerin sahibiydi, aklına gelenle birden çocuğu aradı erenayın gözleri, onu bulduğunda oyalanmadan ayağa kalkmaya çalıştı, zor da olsa ayağa kalkabilen kıvırcık ona doğru adımlıyordu. Ayakta öylece dikilen çocuğun karşısına geçti, aynı boya gelebilmek için önünde diz çöktü.
Uğruna arkadaşlarını bile riske attığı bu çocukta ne vardı sahi, bu gözlerde Erenayı kendine çeken ne vardı anlayamamıştı. Tanımak istiyordu onu, bilmek istiyordu. Neleri sever, nasıl insanlardan hoşlanır, adı ne, yaşı ne, nerde yaşıyor aklını kurcalayan bu sorulardan uzaklaşarak hızla sordu Erenay. "Adın ne senin?" Sakin, ama bir o kadar da telaşlı sormuştu bu soruyu. Aceleciydi, sanki onunla bir dakikasını bile boşa harcamak istemiyor gibi.
Hemen cevapladı kıvırcığın sorusunu kumral çocuk. "Arda benim ismim, senin ismin ne?" Erenay duyduğu ismi içinde tekrar ediyordu ağzından bir fısıltı kaçtı 'arda' Arda karşısında ona dalgın dalgın bakan kıvırcığı anlamaz gözlerle seyrediyordu ki cevap geldi büyük olandan. "Erenay benim ismimde"
Arda az önce kıvırcık saçlı çocuk orda olmasaydı canının çok yanacağını düşündü, ona teşekkür etmek istiyordu. Hızla sarıldı karşısında diz çöken çıplak bedene. Erenay hissettiği duygu karmaşasıyla başta olayı idrak edememiş dolayısıyla karşılık da verememişti. Onun aklını kendisine getiren, kendisine sarılan çocuğun sarılırken çıplak sırtında gezinen küçük elleri olmuştu. Çocuğun giydiği fenerbahçe formasının amblemi erenayın çıplak göğsünü gıdıklandırıyordu. Erenay hızla ardanın beline sarıldı, kafasını boynunda saklamak istedi bir süre ama yapamadı ona istediği gibi sarılamadığı için sinirlenmişti. Bu normal miydi sahi, kendinden küçük bir erkek çocuğundan bu denli etkilenmesi normal miydi. Erenay fark etmeden tutuşunu sertleştirmişti. Arda sarıldığı yerde doğrulup Erenayın kulağına eğilerek fısıldadı "Teşekkür ederim bana yardım ettiğin için" Arda Erenaya bakıyordu bir cevap vermesi için, ama kıvırcık hala küçüğün beline sarılmış halde onun yüzüne düşünceli düşünceli bakıyordu.
Arda onun bu yüz ifadesini çok tatlı bulmuştu, kafasını sağa sola sallayarak konuştu Erenay. "Mühim değil sen iyisin ya." Bir süre sustu daha sonra birşey sormayı unutmuş gibi tekrar lafa girdi. "Arda, nerede oturuyorsun sen?" Erenay bu soruyu sordu çünkü kendinden uzak bir yerdeyse ona yakın olabilmek için yeni takılma mekanını onun yanı yapacaktı, ki muhtemelen uzak bir yerdeydi çünkü ne erenay ne de arkadaşları onu bu mahallede hiç görmemişti, ilk görüşleriydi. Kaybolmuştur diye düşünmüştü. Normalde çok zeki olan kıvırcık karşısındaki çocuğun etkisinden mi bilmiyordu ama, yeni taşınmış olma ihtimalini hiç düşünmemişti.
Arda kendisine alakasız bir zamanda gelen bu soruyla şaşırmış fakat hiç beklemeden yanıtlamıştı "Beni bulduğun yer varya, onun arka mahallesinde, yeşil renkli binada oturuyorum." Yani erenayın binasında oturuyordu, erenay gülümsedi, ona tahmin ettiğinden fazla yakındı. Bilmiyordu ki şuan yakın dediği apartman ardanın ona en uzak yeri olacaktı, bir adım öteye gitse bile onu hep özleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medcezir - Arfer
Romance80'lerde sen muhafazakar sağcı ben anarşist solcu olsak, bir tenhada denk düşünce sana bıçak çekmezdim.