Yürüyorlardı ne yapacaklarını ne yaptıklarını bile bilmeden, dün yağmış olan sağanak yağmurdan dolayı ıslanmış olan kaldırım taşlarına baka baka yürüyorlardı. Sokağa çıkma yasağı bu sabah saat 10 gibi bitmişti, kimse buna sevinememişti bile. Sokağa çıkma yasağı boyunca sıkışıp kaldıkları o eve acı haber biraz geç gelmişti, sahi kara haber tez duyulmaz mıydı, yoksa bu da insanların kendimizi kandırmamızı sağlayarak kötü bir haberin gelmeyeceğine inanmamız için önümüze serdikleri kuruntulardan bir tanesi miydi.
İnsanlar pek çok zaman pek çok şey hakkında olur olmadık kuruntular çıkarır, bazen de senin daha iyi hissetmen için küçük beyaz yalanlar söylerler. Bazı günler bu yalanlara o kadar ihtiyaç duyarsınız ki, birinin sizi bu kabustan çekip çıkarmasını o kadar çok istersiniz ki doğrusundan yüzde yüz emin olduğunuz şey hakkında söylenen yalana bile körü körüne inanırsınız.
İşte semihin durumu tam olarak buydu, birinin ona çıkıp 'Herşey kötü bir kabustu' demesine ihtiyaç duyuyordu. Özellikle sarı saçlı, yeşil gözlü, 1.87 boyunda bir alman bebesinin onu bu kabustan çekip çıkarmasına çok ihtiyaç duyuyordu, fakat pek mümkün değildi.
Aldıkları haberle birlikte kendilerini evden nasıl attıklarını bile bilmeyen gençler kenanın evine, diğerlerinin yanına gidiyorlardı. Kenan içindi, fakat ilk defa o evde kenanın açtığı saçma sapan almanca şarkıların gürültüsü ve söylenmeleri yoktu. Evden çıktıklarından beri içlerinden biri bile tek kelime etmemişti, edememişti. Öyle ki ismail yanındaki adamı ilk kez bu kadar ciddi görüyordu, evet Alper ciddiydi fakat ismailin yanıldığı bir konu vardı, ilk değildi. İsmail görmüyordu veya görmek istemiyordu belki ama Alper konu ismail olunca hep ciddiydi.Yanındaki adamı böyle görmeye alışık olmayan ismail, yana doğru birkaç adım atarak yapılı bedene omzuyla çarpmıştı. Dikkatini çekmek için yaptığı bu haraket başarılıydı, biraz fazla başarılıydı çünkü kıvırcık genç normalde olsa haraket dahi etmeyeceği güçlükteki çarpmayla yana doğru sendelemişti. Taşları izlemeye öyle bir dalmıştı ki ismail ona çarpınca derin bir uykudan uyanmış gibi tepki vermişti. Alper yanında ona gülümseyerek bakan ismaili gördü, aynı şekilde ona gülümsemeye çalışırken kollarını ismailin ensesine doğru uzatıp kendi göğsüne çekti. İsmail Alperin beline sarılırken, anlını da göğsüne yaslamıştı. Hava soğuktu ve ismail yeni duştan çıkmıştı, Alper elini sarışının giydiği sweatshirtün şapkasına uzatarak saçlarını örtmüştü. Şapkanın üstünden uzun bir öpücük bırakmıştı, mis kokan sarı saçlara. "İsotum, neden kurutmadın saçlarını" Duyduğu sesle beraber anlını yasladığı göğüsten kaldıran ismail kafasını yukarıya kaldırmıştı, adamın belinde duran ellerini çekerek tişörtünün üstünde sabitlerken konuştu. "Bilmem evde sobanın yanında kurur diye düşünmüştüm, dışarı çıkacağımız hiç aklıma gelmezdi." Son cümleyi mutlu bir şekilde söylemesi gerekirken, yüzü düşmüştü.
Alper ne ara geldiklerini anlayamadığı binanın önünde dururken, sevdiğinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Herkes içeriye girmeye başlarken ismail binanın girişinde, olduğu yerde kalakalmıştı. Sanki ayakları zemine yapışmıştı, gitmek istiyordu ama bir yandan da gitmek istemiyordu. Alper kolunun altından yeni çıkmış olan sarışının yokluğunu çok çabuk fark etmişti, birkaç basamak çıktığı merdivende durdu ve arkasını döndü. Hızla ismailin yanına adımlayıp bileğini tuttu tekrar arkasını dönüp onunla beraber gitmeyi planlıyordu fakat ismail hiç oralı olmadı, alper yerinde kalmaya devam eden sevgilisiyle beraber derin bir nefes aldı ve tekrar arkasını döndü, elini ismailin yanağına doğru uzatıp okşarken konuştu. "Yavrum gelsene hadi ya" İsmail aşağıya doğru saldığı ellerini yukarıya doğru çıkarıp yanağını okşayan kıvırcığın ellerini tuttu, gözlerini adamın kahvelerine çıkarırken mırıldandı. "Ben semihi öyle görmeye hazır mıyım bilmiyorum alper, gerçi o evi kenansız görmeye dayanabilecek miyim bunu da bilmiyorum ki" Hali hazırda dolmuş olan gözleri cümleyi bitirmesiyle yanaklarından süzülmüştü sarışının, alper ismailin gözünden düşen yaşı görmesiyle ellerini bir anlığına okşadığı yanaklardan çekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medcezir - Arfer
Romansa80'lerde sen muhafazakar sağcı ben anarşist solcu olsak, bir tenhada denk düşünce sana bıçak çekmezdim.