XVI

385 23 3
                                    

Lütfen okuyun.

Öncelikle merhaba. Birkaç gün önce duyuru yapmıştım, onu kaldırdım fakat okumayan olabilir diye buraya da iliştiriyorum. Dördüncü bölümün birçoğu silinmişti, geri yükledim, okumayanlar dönüp bakabilir.

İyi okumalar!

**
Ev, yıllardır havalandırılmamış gibi küf ve nem kokuyordu, bunda sıcağın etkisi de yadsınmayacak kadar fazlaydı. Boğazıma yükselen kokuyu iki üç aksırık tıksırıkla geçirebileceğimi sanmıyordum. Sonunda Ilgaz beni bu durumdan kurtarmak istermişçesine kalın perdeyi tek bir hamleyle kenara kaydırdı ve ışığın havada süzülen toz parçacıklarını aydınlatmasına izin verdi. Hemen ardından da pencere sonuna kadar açılmış, temiz oksijen paklama görevini sırtlanmıştı.

Anahtarı anlayamadığım bir şekilde Anka'nın getirmiş olmasına karşı duyduğum şaşkınlığı atamadan, Ilgaz beni evin içine çekmişti. Hemen ardımızdan da o girmişti içeri.

Ilgaz bana kısa bir bakış fırlatıp, durumumu kontrol ettikten sonra, sahilden ayrıldığımızdan beri takındığı ciddi ifadesiyle Anka'ya döndü. Ben de bakışlarımı ona döndürmekten geri alamamıştım kendimi.

Ayakta durmasını gerektiren durumların çoğunda duvara veya herhangi bir yere yaslanıyor olması dikkatimi çekmişti. Yine öyleydi. Sıtını pervaza dayamış, çatık kaşları ve kısık gözleriyle etrafı inceliyordu. Ilgaz'ın sesiyle ona dönebilmişti.

"Takip edilmedin değil mi?" Anka, hafifçe güldükten sonra başını iki yana salladı tembel bir şekilde.

"Ne oldu?" diye sordum ikisinin de durdurmaya yeltenmediği uzun sessizliği bozarak. Anka'nın bakışlarını benim üzerime çekmesi bir hayli vakit almıştı. Açıklama ihtiyacı duydum. "Yani biz gittikten sonra." Anka derin bir nefes aldı göğsünü şişirerek, kollarını da önünde birleştirmişti. Bakışları bir anlığına parkeye kaysa da Ilgaz'la benim aramda dolanması uzun sürmemişti.

"Siz..." dedikten sonra bir süre bekledi, gri gözlerinde farklı bir şey sıkışmış gibiydi, takmadım. Açıkçası ne olduğunu daha çok merak ediyordum. "Gittikten sonra, Ekrem'le konuştum. Seni aradığını söyledi ve ciddiydi."

Derin bir nefes alıp bakışlarımı kaçırdım, ne zaman beni dürtüp emrini geçirdiğini bilmediğim bir istekle yeşil gözlere döndüğümde ilk dikkatimi çeken kasılmış çenesiydi. Bana bakmıyordu neyseki.

"Peşini bırakacak gibi durmuyordu Deniz." dediğinde Anka, aniden ona döndüm. İsmimi nereden öğrenmişti? Tabi, Ekrem'in söylemiş olması akla yatkındı.

"Fark etmez." diye keskin bir sesle soluyan Ilgaz'a kaşlarımı çatmıştım. "Bulamayacak."

Anka omuz silkti rahat bir şekilde. "Konu bu değil zaten." diye cevap verdi Ilgaz'a.

"Konunun ne olduğunun bilincindeyim." dedi Ilgaz neredeyse daha önce hiç bu kadar sinirli ve sabırsız duymadığım bir tonla.

"Neden bunu Deniz'le de paylaşmıyorsun?" diye dalgayla karışık soran Anka'ya hiçbir şey demeden öylece baktım, derdi neydi? "Ilgaz'a güveniyor musun?"

Soru bana yöneltilmişti belli ki. Anka sabırsız bir şekilde bakışlarını üzerimde turlarken, Ilgaz'ın öfkesinin yerinde yeller estiğini tam tersine başını önüne eğdiğini fark ettim.

Soru tamamen çelişkiden ibaretti, verebileceğim her potansiyel cevap kolayca başka kıyıya sürüklenebilecek kadar yoruma açıktı. Birden kızgınlıkla dolup taştığımı hissettim.

PERDELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin