yedi

572 78 15
                                    



Bütün bu karmaşa, onun tavırları, söyledikleri ve yapmadıkları... Hepsi kafamda döndü durdu. Ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. beni içine çeken o bakışları...

Kendi kendime söylenirken kapıyı araladım ve odaya doğru yürüdüm. Belgin Savcı hâlâ oradaydı. Telefonuna dalmış, bir şeyler karıştırıyordu.

Benim geldiğimi fark edince başını kaldırdı ve gözleri üzerimdeki kıyafetlere kaydı. Dudakları hafifçe kıvrıldı.

"Yakışmış" dedi, alaycı bir tonla.

Gözlerimi ona devirdim, ama dudaklarımdaki gülümsemeyi saklayamadım. "Benden model olur diyorsun yani?" diye sordum.

"Kesinlikle" dedi, yüzünde o nadiren gördüğüm, yumuşayan ifadeyle. Ama kısa sürdü.

Bir anda ciddileşti. "Ama modellikten önce saçlarını kurut. Hasta olacaksın"

Omuz silktim. "Yok, iyi böyle. Zaten genelde saçlarımı kurutmam duştan sonra."

"Katır inadı..." diye kendi kendine mırıldandı. duydum ki.

"Yalnız Duyuyorum Savcım" dedim şakadan kızarak, kaşlarımı kaldırarak.

"Ee yalan mı? Çok inatçısın"

"Dedi buzlar kraliçesi"

Kaşlarını çattı hemen. "Ne alaka? Senin gibi herkesle öpüşüp kokuşayım mı?"

Gözlerimi devirdim. "Hayır, ama herkese karşı bu kadar ketum olmak zorunda değilsin. Ayrıca ben öyle herkesle öpüşüp koklaşmıyorum."

"Hıhım tabii canım. O yüzden saat başı başka bir hemşire 'canım' diye giriyor içeriye zaten."

"Ne yapayım, senin gibi iş arkadaşlarıma nefret dolu bakışlar mı atayım? Ne bekliyorsun?"

"Ayh İnci ne yaparsan yap ama önce dediğimi yap ve saçlarını kurut. Sonra da kahvaltını yapacaksın, hadi."

Gözlerimi ona diktim, sesimde biraz meydan okuma vardı. "İstemiyorum. Şimdi ne yapacaksınız, Sayın Savcım?"

Bir anda bakışlarını gözlerimden ayırmadan oturduğu yerden kalktı. Yavaş adımlarla üstüme doğru yürümeye başladı, gözleri benimkilerin içine bakıyordu, sanki her şeyi görüyormuş gibi.

Onun bana doğru yaklaştığını görünce ben de istemsizce geriye çekildim ve Sonunda sırtım duvara çarptı. Şu an tam dibimdeydi, nefesi yüzümde, göz bebekleri koyulaşmıştı. O kadar yakındı ki kalbimin hızlandığını hissedebiliyordum.

Bir anda Bir elini kaldırdı ve yüzümü okşadı, dokunuşu o kadar hafifti ki. Ardından parmakları saçlarıma kaydı, elleriyle yavaşça okşadı ve geriye doğru taradı. Gözlerim istemsizce kapandı. Dokunuşu o kadar rahatlatıcıydı ki...

Fısıldayarak konuştu, "İnci?"

"Hmm?" Konuşmakta zorlanıyordum, çünkü şu an tek istediğim beni kollarının arasına alıp boynuna gömülmekti. Niye bu kadar etkileniyorum ben?

"Saçlarını ben kurutacağım, gel hadi." Yavaşça ellerini belime koydu, beni kendine çekti. Parmaklarının sıcaklığı tenimde hissetmek tuhaf bir şekilde güven vericiydi. Beni banyoya kadar getirdi, ben hâlâ şaşkın ve onun dokunuşunun etkisi altındaydım.

Banyoya geldiğimizde eline bir tarak alıp saçlarımı nazikçe taramaya başladı. Her hareketi özenliydi, sanki bir şeyleri kırmaktan korkar gibi. "Acıyor mu?"

İhtilaf (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin