Pansumanı bitirdikten sonra Belgin Savcı derin bir nefes alıp eline baktı, gözlerini kısa bir süre kapatıp açtı. Bu küçük molada biraz sakinleşmiş gibiydi. Ardından bana dönüp beklemediğim bir şekilde teşekkür etti."Teşekkür ederim, Doktor Hanım."
"Ne demek, Savcım. Asıl ben teşekkür ederim."
Bana bir süre daha baktı. Sanki bir şey düşünüyormuş gibiydi. Ardından bana yaklaşıp tam karşımda durdu.
"Doktor Hanım" dedi, gözleri ciddiyetle üzerimdeydi. "Bakın, bu adamlar kolay pes etmez. Peşinize düşeceklerdir. Size özel güvenlik ayarlayacağım. Ayrıca herhangi bir şeyden şüphelenirseniz, direkt beni arayacaksınız. Anlaşıldı mı?"
Onun bu emir kipindeki konuşması her zamanki gibi içimde bir sinir uyandırmıştı. Sanki hayatıma dair kararları sorgusuz sualsiz alabiliyormuş gibi davranıyordu. Niye bu kadar gıcık bu kadın?!
Derin bir nefes alıp sabırlı ve sakin bir şekilde karşılık vermeye çalıştım.
"Savcım ben birisinin beni takip etmesini ya da sizin tabirinizle güvenliğimi sağlamasını istemiyorum. Kendi başımın çaresine bakarım, sağ olun."
Belgin Savcı'nın gözlerinde kısa bir an için bir tereddüt belirdi ama çabuk toparlandı. Dudakları hafifçe kıvrıldı ve soğuk bir tonla cevap verdi. "Doktor Hanım, size fikrinizi soran olmadı zaten. Ne dediysem o. Bu konuyu kapatalım."
Bu kadın ne yapmaya çalışıyor acaba? Çünkü sabrımı fena halde zorluyor şu an.
Yüzümü sertleştirip derin bir nefes aldım ama sesimi yine de olabildiğince sakin tutarak konuştum.
"Bakın bir süredir sabrediyorum ama gerçekten yeter. Bu sürekli emir kipinde konuşmanız, herkese üstten bakmanız gerçekten sinir bozucu olmaya başladı. Tamam, beni düşündüğünüz için teşekkür ederim ama dediğim gibi, ben kendi başımın çaresine bakarım. Sizin korumanıza ihtiyacım yok."
Belgin Savcı kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. Benden bu çıkışı beklemiyordu. Gözlerinde beliren şaşkınlık, hızla yerini o tanıdık sertliğe bıraktı. Kaşlarını çatıp bana döndü, her zamanki soğuk ve mesafeli haliyle konuştu.
"Doktor Hanım, benimle böyle bir üslupla konuşamazsınız. Kiminle nasıl konuştuğunuza dikkat edin. Ayrıca, size özel bir muamele yapmıyorum. Ben bir savcıyım ve sizi korumak benim görevim. Sizi özel olarak önemsediğim falan yok, anlayacağınız."
Sözlerini bitirirken bakışları üzerimde gezindi, ardından hızla arkasını dönüp odadan çıkıp gitti.
Küstah.
Belgin Savcı gittikten sonra odama dönerken içimde bir huzursuzluk hissettim. Onun söyledikleri, her ne kadar belli etmesem de aklımı kurcalıyordu.
"Sizi özel olarak önemsediğim yok..."
Ne olurdu ki, beni özel olarak önemsese...
"Ne saçmalıyorum ben ya?!" diyerek saçma düşüncelerimi susturmaya çalıştım.
____
Akşam olmuştu. Belgin Savcı gittikten sonra birçok vaka gelmişti. Geçen saatler gerçekten çok yoğun geçmişti. Nihayet nöbetim bitmişti. Hastaları diğer nöbetçi doktora devrettikten sonra hemen üzerimi değiştirip hastanenin çıkışına doğru ilerledim.
Azra'nın bana seslenmesiyle durdum. Nefes nefese kalmıştı.
"N'oldu kızım? Ne bu acele?"
"Ya İnci koca hastanede seni arıyorum. neredesin kızım sen?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtilaf (GxG)
Ficção AdolescenteINCI AKSOY 28 yaşında bir cerrah olarak hastanede hayat kurtarma sorumluluğunu üstlenmiştir. Bir sabah, acil servise kritik durumda bir hasta getirilir. Hasta ünlü Cumhuriyet Savcısı BELGIN KAYA'nın ilgilendiği bir davadan çıkmıştır. *Bu hikayedeki...