Hastanede günler birbirini kovalarken, işimin yoğunluğu artık alışkın olduğum bir ritme dönüşmüştü. Ancak bu sabah, her zamanki yorgunluğun ötesinde bir huzursuzluk hissi içime yerleşmişti.Mesaimin sonunda otoparka indiğimde, arabamın ön camına sıkıştırılmış bir not gördüm. İlk başta sıradan bir mesaj sanmıştım ama yaklaştıkça içimi tuhaf bir korku sardı. Kalbim göğsümde hızla atmaya başladı. Ellerim titreyerek kâğıdı aldım ve okudum.
"Uyarmamıza rağmen ifade vermek... Hem güzel hem de cesur. Bu arada, Doktor Hanım, yeşil kazağınız yakışmış."
Kanımın donduğunu hissettim.
Aklıma gelen ilk kişi Belgin Savcı oldu. Bu notun kimden geldiğini tahmin edebiliyordum, ama Belgin Savcı dan başkasına güvenemezdim. Elim telefonuma uzandı, aceleyle Belgin Savcı'nın numarasını çevirdim. Her zil sesinde kalbim biraz daha hızlanıyordu, sanki zaman yavaşlamış gibiydi. Sonunda telefondan o tanıdık ses yükseldi."Merhaba, kimsiniz?"
"B-Belgin Savcım"
"Doktor Hanım? Sesiniz niye böyle geliyor, bir sorun mu var?" diye sordu. Tonu her zamanki ciddiyetini koruyordu, ama altındaki endişeyi sezebiliyordum.
Derin bir nefes aldım, ama bu nefes bile rahatlamama yetmedi.
"Arabamın üzerinde bir not buldum" dedim. Boğazım düğümlenmişti, kelimeler çıkarken zorlanıyordu.
"Ne notu? Ne yazıyor üstünde?"
Notu tekrar okudum, her kelime ağırlığını üzerime bir kez daha bırakıyordu.
Belgin'in nefesi duyulur şekilde hızlandı.
"Sakın o notu elleme, üzerinde parmak izi olabilir. Hemen hastaneye geri dön, orada yalnız kalma. tamam mı? Bekle, ben hemen geliyorum. Korkma"Telefon kapandı, ama içimdeki korku büyümeye devam ediyordu. Etrafıma göz attım, otoparkın loş ışıkları altında her şey olduğundan daha ürkütücü görünüyordu. Derin bir nefes alarak adımlarımı hızlandırdım, bir an önce hastanenin güvenli ortamına dönmek istiyordum.
Ancak tam asansörlerin olduğu yerin kapısına doğru ilerlerken, aniden biri kolumdan sertçe tuttu. O kadar hızlı gelişti ki ne olduğunu anlamadan kendimi asansörlerin bulunduğu duvara çarpmış buldum. Gözlerimi kırpıştırdım, şokun etkisiyle zihnim bulanıktı. Tepemde duran silüet netleşirken tanımadığım, soğuk gözlerle bana bakan bir adam belirdi.
_______________
Yazar'dan:
İnci'nin aramasından sonra ilk defa içini bu denli derin bir korku kapladığında, hissettiği şey sıradan bir endişeden çok uzaktı. Daha önce tehditlerle yaşamayı öğrenmiş, tehdit mesajlarına, telefon tacizlerine, hatta geçmişte uğradığı silahlı saldırılara bile karşı bağışıklık kazanmış gibiydi. Mesleği bunu gerektiriyordu.
Ancak bu kez farklıydı. Bu kez korkusu başkaydı çünkü hedefte sadece bir suçlu ya da bir dava yoktu, bu kez hedefte İnci doktor vardı, ve onun başına en ufak bir şey gelirse, Belgin bunu asla affetmezdi. Affedemezdi.
Arkasına yaslandığı koltuğundan hızla doğruldu, yüzünde sert bir ifade belirdi. Telefonunu kaptığı gibi ekibini aradı, birkaç talimat verdikten sonra arabasının anahtarlarını alıp adliyeden çıktı. Dışarı çıktığında gece soğuktu, hafif bir rüzgar esiyordu, ama Belgin'in zihnindeki fırtına çok daha şiddetliydi. Arabasına bindiğinde elleri hafif titriyordu, gaz pedalına sonuna kadar bastı ve hastaneye doğru yola koyuldu. Gecenin karanlığında hızla akan şehir ışıkları, düşüncelerini toparlamasını zorlaştırıyordu. İnci'yi düşünmekten kendini alamıyordu. Onun güvenliğini sağlamak için her şeyi yapmıştı ama şu an, bir şeylerin ters gittiğine dair içindeki o karanlık his, derinleşiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtilaf (GxG)
Novela JuvenilINCI AKSOY 28 yaşında bir cerrah olarak hastanede hayat kurtarma sorumluluğunu üstlenmiştir. Bir sabah, acil servise kritik durumda bir hasta getirilir. Hasta ünlü Cumhuriyet Savcısı BELGIN KAYA'nın ilgilendiği bir davadan çıkmıştır. *Bu hikayedeki...