"Merhaba Gabriel."
Havadaki gerginlik saniyeleri dakikalar gibi uzun hissettiriyordu. Violet o hariç her yere bakmaya çalışsa da adamın bakışlarının direkt üzerinde olduğundan emindi.
"Uzun zaman oldu," dedi Gabriel, ses tonu hiçbir şey ele vermeyerek. İki yıl boyunca ondan kaçıp, böyle bir yerde karşılaşmak tam da Violet'in şansıydı. İki yılda pek bir şey değişmişe benzemiyordu, tek fark Gabriel'in, insanların onları görebileceği yerde ona yaklaşmasıydı.
"Evet," zorla konuştu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Violet, bakışlarını adamın hipnoz edici gözlerine kaldırarak, bu kadar gergin olmaması gerektiğini kendisine söyledi. Sonuçta Gabriel'in, onun terk edişinden çok etkilenmiş olması mümkün değildi.
Sessizlik vücudundaki bütün tüyleri diken diken ederken –ya da Gabriel'in bakışları da buna sebep olmuş olabilirdi, açıkçası Violet emin değildi- Violet veda konuşmasını hazırlamaya başladı. Ama Gabriel'in sesi onu hazırlıksız yakaladı.
"Saçını boyamışsın."
Bir refleks olarak Violet'in eli saçına gitti ve kız hafifçe başını salladı. Bu saç rengi, yeni hayatını simgeleyen başka bir şeydi ancak Violet'in bunu Gabriel'e söylemeye niyeti yoktu.
"Resimlerden hoşlandığını hatırlamıyorum," dedi Gabriel. Violet bu sefer de başını sallayarak kurtulamayacağını hissediyordu.
"Hoşlanmıyorum," dedi, Gabriel'in gözlerinin ruhuna işlemesine izin vermeyerek. "Bir müşterim için onlara bakıyorum."
Gabriel'in tek kaşı havaya kalktı. "Hâlâ bir dekoratör müsün?"
Violet tekrar başını salladı. Bu sorgulamadan öte, adamın yakın vücudu, parlayan bronz teni ve alaycı gözleri onu rahatsız ediyordu. Yaşadıkları teker teker gözlerinin önüne geliyor ve Violet'i, liseli bir kız gibi heyecanlanmaya itiyordu.
"Seni görmek güzeldi." Violet, adamın kokusu burnuna dolarken bu cazibeye esir düşmemek için söylendi. Bir an önce ondan uzaklaşması gerekiyordu.
Ancak Violet tam yanından geçip giderken, bileğinde demirden bir tutuş hissetti.
"O kadar çabuk değil."
Violet yutkundu. Beklediği o kızgınlık, işte tam tınısındaydı. Yavaşça başını yana doğru çevirdi ve Gabriel'e baktı. Yüz hatları son derece belirgin olan Gabriel'in çenesi, sinirle kenetlenmişti.
Violet yutkundu. Ne yapacaktı?
"Gitmem gerek," dedi, kolundaki demir tutuştan sıyrılmaya çalışarak. Ancak Gabriel'in onu bırakmaya hiç niyeti yoktu.
"Bana bir açıklama yapmadan hiçbir yere gidemezsin."
Sesindeki emredicilik Violet'in ensesindeki tüylerin kalkmasına neden oldu. Karşısındaki adamın hâlâ dizlerini titretmesi inanılmazdı.
"Benimle gel."
Gabriel'in sesindeki kararlılık Violet'i ürkütse de genç kız adamın kendisini nazikçe çekiştirmesine izin verdi. Bir an sonra kendisine gelen Violet, merdivenlerden inmeden önce fısıldadı. "Birisi görebilir."
Bu sözle birlikte Gabriel taş kesildi. Adamın duygularını okuyamayan Violet, Gabriel'in sertçe konuşmasını dinledi.
"Önemli değil."
Bununla birlikte Violet ve Gabriel meraklı gözlere maruz kalarak sergiden kol kola ayrıldılar. Kapının önüne çıktıklarında, Gabriel'in şoförü arabasını getirdi ve Gabriel kısaca "Bin," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE TUTKU
Roman d'amourGabriel Valentini için feth edilemeyecek hiçbir şey yoktu. Kadınlar, iş anlaşmaları... Hepsini bir parmağında oynatan Gabriel, Violet Avery ile tanışınca, şaşırtıcı bir şekilde hissettiklerini kontrol edemez. Tutkuyu daha önce hiç bu kadar şiddetli...