Bölüm 4- Geç Gelen Kıskançlık

52K 2.7K 276
                                    

Öncelikle merhabalar. Yeni bölümü dün gece yüklemiştim ancak bir nedenden dolayı silinmiş... Yani iki tane aynı bölüm görüyorsanız, sebebi budur.

Aslında hikayeye tepki gelmediği için kısa süre önce bırakmıştım ancak son zamanlarda hikaye beklenmedik bir yükselme yaşadı ve ben de okurlarımı kıramadım :)

Umarım sevmeye devam edersiniz. Lütfen yorum yazmayı ve oylamayı unutmayın. Keyifli okumalar!

Not: "Cara" İtalyanca'da "sevgili, değerli" anlamına gelmektedir.




Violet'in çenesi, kısa bir süreliğine, yere düştü. Adamın yüzünde şakaya dair herhangi, en ufak bir iz aradı, ancak bunu bulamayınca gözleri iyice irileşti.

"S-sen! Sen kafayı yemişssin!" diye bağırdı Violet, ne kadar kaba olduğunu umursamayarak. İki yıl sonra karşılaşmışlardı ve Gabriel onunla evleneceğini söylüyordu.

Gabriel'in tek kaşı havaya kalktı ancak adam bir şey demedi. Bunun yerine Violet'i kolundan tutup nazikçe kapıya doğru sürüklemeye başladı.

"N-ne yapıyorsun?" Violet bir kez daha kekeledi. Gabriel'in tenine değen teninden mi, biraz önce aldığı evlilik teklifinden mi yoksa onu bunca zaman sonra gördüğünden mi afalladığını bilmiyordu.

"Bunları içeride konuşacağız," Gabriel sert bir şekilde cevap verdi, Violet'e bakmıyordu. Adamın bir heykel kadar sert yüzüne bakan Violet, bu konuşmadan kaçamayacağını anladı ve çantasından anahtarlarını çıkardı.

Sonunda eve girdiklerinde, Violet önlerinde uzanan dağınıklığı görünce gözlerini kapadı. Gabriel o kadar başını döndürmüştü ki evinin bir savaş işgalinden çıkmış gibi gözüktüğünü unutmuştu.

Gabriel de yavaşça içeriye girdi ve etrafı inceledikten sonra onaylamadığını belli edercesine yüzünü buruşturdu.

"Etrafın dağınıklığı için üzgünüm," diye mırıldandı Violet, aceleyle etrafa saçılan kumaşları toplarken. "Misafir beklemiyordum."

Onun iğneleyici sözüne aldırmayan Gabriel omuz silkti ve Violet'in üzerinden kumaşları aldığı koltuğa oturdu. Violet elindeki parçaları yatağının üzerine attı ve yatak odasının kapısını sıkıca kapadı.

Onun karşısına geçip oturan Violet, adamın oturuşundaki rahatlıktan nefret etti. Violet'in aksine, vücudunda en ufak bir gerginlik yokmuş gibiydi ve dünyaya sahipmişçesine kendinden emin oturuyordu.

Violet özellikle dik oturmaya özen gösterdi. Gabriel ile ilgili unutmaya çalıştığı ya da abartılı olarak hatırladığını düşündüğü her şey canlı kanlı şekilde karşısında duruyordu.

Bal rengindeki teni, iki düğmesi açık olan beyaz gömleğinden kendini belli ediyor ve Violet'in yüzüne ateş basmasına neden oluyordu. Saçları hatırladığı kadar siyahtı ve Violet ellerini o saçlardan geçirdiği anların gözlerinin önüne gelmesini engelleyemedi.

Başını iki yana sallayan Violet, kendisini tembihledi. Onun cazibesine yenik düşemezdi. Evet, erkeksi kokusu şimdiden burnuna dolmuştu ve Violet özlemle geçirdiği iki yıl boyunca özlemi hiç bu kadar yoğun yaşamamıştı, sonuçta sevdiği adam tam karşısında oturuyordu ama Violet kendisine hâkim olmak zorundaydı. Gabriel'in üstüne atlayıp, adama sarılmamak için Violet'i durduran tek şey gururuydu.

Violet derin bir nefes alıp, Gabriel'in evin geri kalanını gözleriyle incelemesini bekledi. Evet, iki yıl önce onu terk etmişti. Büyüsünden ve cazibesinden bir kere kaçmıştı, şüphesiz bunu tekrar yapabilirdi.

AŞK VE TUTKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin