40.BÖLÜM

205 20 2
                                    

Keyifli okunmalar dilerim ateş parçalarım 🔥

    " Bir gülüşün için ödeyemeyeceğim bedel yok.."

                                  40.BÖLÜM 🔥

"Bak bak herife bak nasıl taş çeviriyor şerefsiz. İki okeyde onda ha"

Suriyenin kuzeyindeki bir kampı tepeden izlerlerken Kaanın söylediğine gülmüştü Serdar.

4 gündür bu sularda gezip önemli ele başlarını avlarlarken son durakları bu kamp olmuş hepsi biran önce son görevi de yerine getirip dönme arzusuyla dolmuştu. Dört gündür ne doğru düzgün bir uygu görmüştü gözleri ne de rahat bir yere konmuştu sırtları ve cidden patlama noktasına gelmişlerdi.

"Birazdan okey taşları yerine o kalın kafası masanın ortasına düştüğünde pişmanlığı için çok geç olmuş olacak" diye silahını temizleyen göktürk araya girdiğinde "Ne güzel konuştun kardeşim" diye Kaan keyifle söylendi. "Güzel konuştun konuştun da ne zaman o kafayı masaya düşürecez bir de komutanımız bunun hakkında konuşsa keşke çünkü bu iki kaya arasına kaburgalarımı bırakmak üzereyim" dediğinde "komutanımız şu an kapsam dışı" diyerek aslanın yanında olan Serdar pür dikkat kampı izleyen aslana sataşmıştı.

"Gevezeliğin devam edeceğine silahının ağzına mermi ver de komutumu bekle" diye aslanda Serdar'a laf yetiştirirken "o değil de abi gelmeden önce mihrenden yediğin dayağı bir anlatsana" diyerek Kaan böğürür bir gülmeyle konuyu değiştiğinde Serdar sinirle soludu, aslan ve Göktürk'ün gülmesinin aksine.

Göreve çıkmadan önce mihreyle tartıştığı sırada mihreyi en sonunda çileden çıkarmayı başardığı için gözüne o sinirle bir yumruk yediğinde gün olmuş bugün hala yeşil hareyle dolaşıyordu. Sinirle elleri yumruk oldu sonra da "tek kelime daha et bu konuda bak bakalım sen ne yiyeceksin" diyerek tısladı.

Aslanın geldiklerinden beri dürbünde olan gözleri eğlenen parıltılarla Serdar'a döndüğünde Serdar da bıkkın bir şekilde ona baktı ve "ne oldu söyle. Söyle de rahatla" diye çıkıştı.

"Olum sende hiç mi akıl yok" diye aslan konuya girerken "mihreye sataşmasına bakılırsa gram yok komutanım" diyerek de göktürk olaya dahil olmuştu.

Serdar söylenenler karşısında bir hasbinallah çekerken "ulan ben ki koskoca yüzbaşı Aslan Ateşim bacağım kadar kızdan korkuyorum da sen kim oluyorsun mihreden korkmuyorsun lan" diyip bir de üstüne  güldüğünde "sen gibi kılıbık olmayalım diye uğraştık işte" diye Serdar sinirle söylenmişti.

"Aferin abi çok iyi yapmışsın" diye göktürk gülerek laf çarpınca "sen önce kendi ilişkine bak ulan" diye Serdar biraz adice sataşmıştı. Göktürk'ün gülen yüzü düşerken sadece haklısın diyebilmişti.

İran'dan döndüklerinden beri Sena'yla nedenini bilmediği bir şekilde soğuklardı. İstanbuldan bir türlü gelmiyor telefonlarını doğru düzgün açmıyordu. Açınca da sürekli meşgulüm sözlerini işitiyordu. Göreve gitmeden bir gün önce dayanamayıp İstanbul'a gittiğinde ise doğru düzgün ne görüşmüş ne de konuşabilmişlerdi. Acil gelen görev emriyle apar topar karargaha döndüğünde ise dönünce konuşacağız diye Sena'ya mesaj atmıştı ama bir karşılık alamamıştı. Cidden ne olduğunu bir türlü çözememiş olması deli ederken şu an Serdar abisinin dediğiyle de bir durgunlaşmıştı.

Aslan Göktürk'ün dediği üstüne "sataşma çocuğa" diye Serdar'a çıkışırken "siz de bana sataşmayın o zaman" diye Serdar da kendini korumaya kalktı ki "Naz yapıp sürekli mihreyi itersen sana daha çok sataşırız gibi" diyerek Kaan araya girdi.

Bunun üstüne "sen bence hiç konuşma" diye göktürk uyarı dolu bir sesle araya girince Kaanın boğazından derin bir yutkunma geçti çünkü Hale ile yakınlaştıkları bir an  göktürke yakalanmışlardı. Bir güzel azarını işitmiş duyulunca neler olacağı hakkında Nutuk'unu dinlemiş ama aşığım sözleriyle de göktürkü yanına çekmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ATEŞ PARÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin