43.1 "and I'm choosing to let it go."

2.2K 87 14
                                    

43.BÖLÜM -PART 1-

İlahi bakış açısı:

Tüm bu zaman boyunca, grup için her şey yanlış gidiyordu, ve yanlış gitmeye de devam edecekti. Sessizlik neredeyse gecenin bitip, gündüzün onu takip etmesini bekliyorlarken acıttığı kadar fazla acıtıyordu.

Evin sessiz, ürkütücü ve acı verici bir hal aldığı bazı zamanlar vardı, ama Jazmyn Bieber'ın ölümünden beri hiç böyle olmamıştı. Ve bu, çocukların tüm yaşananların iyiye dönüp dönmeyeceğini düşünüp, yenilgiyi hissetmeleri için yeterli bir sebepti.

Tüm umutlar, geçen bir saatin ardından adeta camdan düşmüştü.

John; salondaki sessizliği bozmaya hazırlanıyorken, herkes neler olup bittiğiyle ilgili ne söyleyeceğini nefesini tutarak bekliyordu.

John; hepsine tek tek baktı, gözleri Kelsey'nin gözlerindeyken biraz durakladı, ayakkabılarının ucuna odaklanmadan önce başını sallayarak bazı şeylerin yanlış gittiğine emin oldu. "Bu kötü," karşı çıkmaya çalışırken söylediği tek şey buydu. Elini Carly'e uzattı, onu tutması için uyardı ve "Hadi," diye fısıldadı. "Başlayalım."

"O ne dedi?" Bruce cevabı duymaktan korkarak sessizce sordu.

John söyleyeceklerini gizli tuttu, yalnız Bruce'un onun ne demeye çalıştığını anlayabileceği kadar açarak "Yarın," dedi. Bruce anladığını göstererek başını sallarken Carly, John onu yatak odalarına çıkarmaya çalışırken kararsızca elini çekti.

"Ben..." Kelsey şu an bir şeyler söylemek için uygun zaman olmadığını düşünerek alt dudağını ısırdı.

"Dikkatli ol" , John bunu söylerken Kelsey sanki tehlikeli bir suya girmek üzereydi. Su; dalabilmesi için henüz çok güvensiz, ayaklarını sokması içinse güvenliydi.

Ayağa kalktı, John ve Carly odalarının kapılarını kapatarak çoktan ortadan kaybolmuştu bile.

Kelsey kapısını çarptı, odanın son gördüğünden bu yana değişmediğini fark etti. Kimse bir şeyleri kaldırmış gibi görünmüyordu -tam bir felaketti. O sırada başını ellerinin arasına alarak yatağın köşesinde oturan Justin'i fark etti, -Kelsey; topu ayağıyla sürüyor, ancak nereye atacağını, ne yapacağını bilmiyor gibiydi.

İçini çekti, Justin zemine odaklandığında elleri kucağına düştü.

Kelsey, akşamdan kalan ve onları boğan bu iğrenç sessizliğin, ikisinin de bozmadığı sürece bir ömür boyu süreceğini düşündü. Konuşmak için çabalarken, içinden kendine lanet etti.

Kelsey'nin konuşmak için hala şansı varken, Justin tüm bunlarla nasıl başa çıkacağını bilemeyerek boynunu nişanlısının olduğu tarafa döndürdü. Suçluluğun verdiği sızı göğsünden parmak uçlarına kadar uzanıyordu.

Bunun böylece uzaklaşmasına izin vermemeliydi; aklındaki tek düşünce kafasından uçup gidecek ve o neredeyse pişmanlık duyacakken, gözleri Kelsey'nin gözlerinin içindeki kilidi çözebilmek için devreye girdi. Onların ardındaki korku ve endişenin sebebi Justin ve bu sabah olanlardı. Justin, bunun bir kez daha farkına vardığında içindeki acı ikiye katlandı.

Parmaklarıyla saç diplerini çekiştirirken başı bir kez daha öne düştü, diğer eliyle ağzını silip, sıkmakta olduğu alt dudağını serbest bırakırken içindeki tüm öfke, onun sessizce "Sikeyim," demesine neden oldu. Tüm nazikliğiyle "Buraya gel," diye fısıldadı; çünkü biliyordu ki daha sesli konuşsaydı, Kelsey parçalanacaktı.

Justin'in onunla kızmadan ve herhangi bir savunma yapmadan konuşmaya karar vermesi, Kelsey'i geçmişe götürerek nefesini kesti. Onun samimi ve kendi gibi olması, böyle bir durumda çok da iyi değildi. Kelsey, Justin'i istediğinin gerçekten bu olduğuna emin edebilmek için ona doğru yalnızca bir adım attı. O sırada Justin, parmaklarını etrafında hareket ettirerek ağır ağır iç çekti ve "Kahretsin, buraya gel dedim," diye tısladı. Karanlık gözleriyle onun her hareketini izlerken, Kelsey, onu kendine çekmesine izin verdi ve küçük elleri aniden Justin'inkilere kaydı. Böylelikle bacaklarının arasına oturabilmişti.

DANGER'S BACK - DEVAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin