8.Bölüm

0 0 0
                                    

Asiye, koşarak yanıma geldi ve beni havluya sardı.

"Şu taraftan geçin Pare Hanım.."

Beni içeri soktuğunda titremekten konuşamayacak haldeydim. Yine gündüz beni bıraktıkları odaya girdik. Yatağa oturdum ve ağlamaya başladım.

"İyi misiniz? Sakin olun.."

Kadın, elinden geldiğince beni sakınleştirmeye çalıştı ve saçlarımı kurutup üzerimi değiştirmeme yardım etti.

"Teşekkür ederim.."

"Ne demek, çok yorulmuşsunuz. Yatın bakalım.."

Nasıl yattığımın bile farkında değildim. Direkt uykuya daldım.

Ne kadar uyanmak istemesem de gözlerimi açtım.  Önümde duran arkası dönük kadının Asiye olduğunu anlamak çok da zor değildi. Giysi dolabına kıyafetleri yerleştirirken bana döndü.

"Günaydın Pare hanım.."

"Günaydın."

Odanın lavabosuna girdim ve yüzümü yıkayıp odaya döndüm, yatağa oturdum.

"Barış bey nikahtan önce yemeğe çıkmak istediğini söyledi. Bu yüzden hazırlanmanızı bekliyor. Ben hazırlanmanız konusunda yardımcı olabilirim.."

İstemsizce başımı salladım. Bana birkaç tane elbise gösterdi. Midi boy, kare yaka, beyaz bi elbise giyindim. Asiye, maşa ile saçlarıma su dalgası bir görüntü vermeye başladığında artık her konuda pes etmiştim. Barış ile evlenip herkesin hayatına devam etmesini sağlayacaktım.

Saçımı yaptıktan sonra makyajıma geçti.

"Çok güzel bir kadınsınız. Yüzünüz, saçlarınız, fiziğiniz.. Keşke başka bir hikayenin baş karakterini oynuyor olsaydınız."

Gülümsedim ama bunun altında burukluk vardı, boyun eğmişlik ve boşvermişlik.

"Teşekkür ederim.."

Hafif bir makyaj yaptı ve odadan çıktım. Aşağı indim. Siyah bi takım elbise giyinmişti ve koltukta oturuyordu, yüzünde iğneleyici bir gülüş vardı. Beni sürdü.

"Çok güzelsin. Karım olmaya layık bir güzellik."

Ayağa kalktı ve yanıma geldi, yanaklarımı ellerinin arasına alıp yüzümü kendine çevirdi.

"Teşekkür ederim."

"Bana alışacaksın, beni sevmeye başlayacaksın. Ben buna inanıyorum, biz birbirimize alışacağız. Alışmak zorundasın zaten."

Güldü ve elimi tuttu, beni dışarı doğru sürüklemeye başladı. Beyaz arabanın sağ ön koltuğunun kapısını açtı, ben bindikten sonra kapıyı kapattı ve şoför koltuğuna geçip arabayı sürmeye başladı.

Arabada yanlızdık ama her ihtimale karşı bizi takip eden -Barış'ın adamlarıyla dolu- bir araba vardı.

"Kahvaltıdan önce seni çok güzel bi manzaraya götürmek istiyorum. Heyecanlı mısın?"

"Hayır."

"Pekii.. Görünce çok heyecanlanacaksın, eminim."

Araba dağın tepesindeki düzlükte durdu. Bir tarafı uçurum, diğer tarafı da ormanlıktı. Arabadan indi ve inmem için kapıyı açtı.

Manzara gerçekten de güzeldi, uçuruma yaklaştım ve aşağı baktım.

"Bu da karıma aldığım ilk çiçeğim.."

Derin nefes verdim ve arkamı döndüm. Elinde beyaz lalelerden yapılmış şirin bir buket vardı.

Bana uzattığında onu almaktan başka çarem yoktu.

Pare Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin