Havalimanına giderken herkes sessizdi ve hepimiz farklı duygular içindeydik. Arabayı Alp kullanıyordu, Gazel ve Uraz da arkadaydı.
"O yüzden kesinlikle Türkiye'de bunu da yapmalıyız.."
Gazel, Uraz'a sürekli birşeyler anlatıyordu. Uraz ise pek oralı olmuyordu.
Dışarıyı izlemeye öyle dalmışım ki, havalimanına geldiğimizi fark etmemiştim.
"Tam zamanında geldik. Uçağın kalkmasına 15 dakika var. "
Arabadan indik, Alp elimi tuttu ve bilet işlemlerini halledip uçağa bindik. Sıkıcı ve sessiz yolculuk beni uyumaya itiyordu, karşı gelmedim. Ayperi, Alp ile aramızdaki koltukta oturduğu için rahatça uyuyabilirdim.
Kaç saat geçtiğini bilmiyorum, koluma dokunan el olmasa uyanmak da istemiyordum. Türkiye'de beni neyin beklediğini bilmemek geriyordu.
Acaba.. Herkes bıraktığım gibi miydi?
Değildi.
O bile bu kadar değişmişken ailemden nasıl iyi bi performans bekleyebilirdim ki?
"Babanla konuştum, bizi bekliyorlar."
"Ne? Onlar.. Hâlâ aynı yerde mi?"
"Evet. Bildiğim kadarıyla öyle. İşlerine devam ediyorlarmış. Amcaların, halan ve baban."
Saydığı grup eksikti, bu beni sebepsiz yere panikletmişti.
"Ninem? Onunla konuştun mu? Nasıl olduğundan haberin var mı?"
"Evet, evet. Ninen de iyi. Sensiz hayatlarına devam etmişler işte."
Bişey demedim. Bi beladan kurtulmuşlardı, neden devam etmesinler ki?
Uçaktan indik. Alp, elini belime koyduğunda Uraz'ın bize baktığından emindim. Göz ucuyla baktım, dişini sıkıyordu. Alp beni iterek bizi bekleyen beyaz arabaya doğru ilerlemeye başladığında onlar da -Uraz ve Gazel- bizi takip ediyordu.
Alp'in ayarladığı araca bindik, etraf gittikçe daha da tanıdık gözüküyordu.
Ve birkaç saat sonra herşeyin başladığı, kaçtığım ama kaderimin de beni kovaladığı evin önündeydik. Ellerim titriyordu ama hangi duygudan dolayı olduğunu bilmiyordum bile.
Büyük bahçe kapısı açıldı, gördüğüm ilk tanıdık yüz Tahir abiydi. Araba park edildiği anda araçtan atladım ve koşup Tahir Abi'ye sarıldım.
"P-pare Hanım.."
Heyecanı sesine yansımıştı, tedirgin bir şekilde sarılmama karşılık verdi ve sırtımı okşadı.
"Tahir abi.."
"Hoşgeldin, hangi rüzgar attı seni buralara?.."
Alp omzuma dokundu.
"Bıraksana adamı artık."
"Dostum bırak da sarılsın, zaten yeterince özlemiş.."
Uraz beni savunuyordu ama yine de Tahir Abi'yi bıraktım.
Onu çok özlemiştim, herşeyi çok özlemiştim. Bu evin herşeyine hasret kalmıştım. Onu asla bırakmak istemedim, bir daha asla gitmek istemedim. Ben bu evin küçük kızı olarak kalmayı hiç bu kadar çok istememiştim.
"Hoşgeldiniz Pare Hanım, hangi rüzgar attı sizi buralara?"
"Ziyaret etmek istedik. Çok özlemişim bu evi.."
Alp, elimi tuttu. Kucağında da Ayperi vardı.
"Eee.. Bizi tanıştırmayacak mısın?"
Alp'e baktı ve gülümsedi ama Alp onun kadar da hevesli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pare
Teen FictionBabasının illegal işleri yüzünden büyük bir iş adamıyla evlendirilmeye zorlanan Pare'nin, hayatını mesleğine ve intikam yeminine adamış bir polisin yardımıyla kurtarmaya çalışması. Ninesinin ona verdiği -annesinden kalma- yüzük ile 𝙖𝙮𝙣ı 𝙠𝙞𝙨̧𝙞...