bir başka hikaye | texting

10

kimsenin okumadığı hikayemde 10. bölüme geldiğim icin çok gururluyum 🙏🙏🧿🧿

**

"Git utan şimdi, o gece ona ağzının payını nasıl veremezsin? Hala düşündükçe tansiyonum oynuyor... Asaf bitirdin hepsini bir dur lan sende!" Elif elinin tersiye Asaf'ın alnına yapıştırdı.

Asaf onu itekleyip kaydıraktan kaydırdı, Elif aşağıdan ona sövmeye başlamıştı. Asaf ağzına bir avuç patlamış mısır daha attı. Elif'in annesi Ender teyze paketli gıdalara çok karşı biri olarak bize mısır patlatmıştı.

Üç liseli ergen olarak saat gecenin birinde, evimizin önündeki parkın kaydırağının başında oturmuştuk. Asaf sigara içeceğim diye kudurunca ve hepimizin evleri de dolu olunca parka gelmiştik. Banklara oturmak yerine de kaydırağın başına oturmuştuk.

Elif tekrar kaydırağın merdivenlerini çıkıp yanımıza gelip oturdu. Üzerimdeki kazağın kollarını çekiştirdim. "Ne bileyim. Öyle yazınca o an şoktan hiçbir şey diyemedim işte. Keşke götüne o telefonu sokabilseydim."

Asaf suratını ekşitti. "Bir güzel döveceğim onu görecek gününü. Vatana millete bir hayrım dokunmuş olacak." dedi.

Elif ona el hareketi yapıp ağzına cips attı. "Nah döversin. Ama çabandan ötürü yine de bir hayrın olmuş olur." kısa bir es verip yine annesinin yapıp verdiği limonatadan bir yudum aldı. "Abi ben hala inanamıyorum. Resmen kişilik değiştirdi kudurukluğundan. Siz ilk konuşmaya başladığınızda nasıl da kibardı! Hatırlıyor musunuz?" gözlerim üzerindeki gri hırkada gezindi. Gerçekten haklıydı.

"Yo. Hiçbir zaman olmadı öyle bir şey anasını satayım atma götünden."

"Hayır doğru söylüyor! Gerçekten öyleydi!" dedim Asaf'a doğru. Gayet güzel jestler yapıyordu...

"Oğlum sizin kriterleriniz ne kadar düşük böyle? İki çikolata aldı diye hemen centilmen ilan etmişsiniz. Çocuğun her şeyi şovdu. Hatırlamıyor musun, Alp'in doğum gününde ego kasacağım diye bütün hesabı ödemişti. Sonra bir de mütevazılık yapıyormuş gibi alttan alta kaç ay yüzümüze vurdu." bir eliyle kıvırcık saçlarını karıştırdı, gözlüğünü geri itti.

Dudak büzdüm. Tamam, biraz haklı olabilirdi. Gerçi bayağı haklıydı. En son tekrar bu mevzuyu açtığında Elif onu bozunca susmuştu.

Gerçi ben bu göt herifin neyini savunuyordum ki? Attığı mesajlar tekrar tekrar aklıma gelip duruyordu. Kendimi bir türlü toplayamamıştım.

"Kanka sen burada kızın keyfini kaçırmaktan başka ne bok yapmaya geldin? Az sus ya." Elif uyarırcasına onun üzerindeki mavi sweatshirtü çekiştirdi. "Biz Sergen'ciğimize odaklanalım. Kibarcık, mis gibi biri! Ayrıca ben petibör yasasına çok ikna oldum şahsen." sarı saçlarını havalıca savurdu.

"Çok komik çocuk," diye mırıldandım.

"Ona da hemen bağlanmayın, hiç ders çıkarmıyorsunuz! Biraz dikkat edin. Tanımıyoruz, etmiyoruz. Belki bir bok çıkacak ondan da. Ne malum?"

Elif sinirle oflayıp gözlerini belertti. "Ya ne negatif bir adamsın sen ya!"

Asaf homurdandı. "Ben Necati amcacıyım. En azından adamın niyeti ortadaydı."

"Allah aşkına! O numaranın onda ne işi var? Hala tek merak ettiğim bu. Arada kontrol ediyorum engelimi açmış mı diye. Soracağım ona." dedim gülerek.

"O numarayı kara borsada öyle bir okutursun ki... Of, of!" Asaf iç çekti. Mavi gözlerini kıstı. Necati amcayı dolandırma hayallerine dalıp gitmişti.

Elif onu takmadan beni dürttü. "Sergen'i arasana."

Hayretle ona baktım. "Yok artık amına koyayım. Abart biraz daha. Az oldu bu."

Tatlıca omuz silkti. "Ne var canım! Ne olacak sanki. Sesini duyar bi kontrol ederdik."

"Saçmalama istersen," dedi Asaf onu tekrar tepetaklak kaydıraktan iterken. Elif tekrar aşağı kaydığında çok nadide küfürlerine başlamıştı. Tekrar yanımıza çıktı.

"Bir daha itersen şu kaydırağın tepesindeki süs yıldızına oturturum seni."

"Bence Sergen gayet normal bir insan, bana bir şey çıkacak gibi gelmedi hiç." dedim ağzımdaki mısırları çiğnerken. Elif tiksindiğini belli eden bir surat ifadesi yaptı.

"Senin dürtülerinle hareket etmiyoruz çok şükür ki." Asaf ellerini amin yapar gibi suratına sürttü.

"Bu arada Burak o geceden beri okula gelmedi. Acaba pişman mı?"

"Pişman olsa ne yazar! Bok yesin domuz herif." diye söylendim.

"Ama bir şey diyeyim mi iyi oldu böyle yaptığı, bak çok kolay soğudun. Öbür türlü arkasından üzülecektin boş yere." dedi Elif.

Asaf, "Evet doğru, o anlamda iyi oldu." diyerek onayladı. Doğru söylüyorlardı. Ama yine de bu kadar kırıcı olmasına gerek yoktu. Üzülerek soğusam bu kadar kırılmayabilirdim. Öğretmen annemin ve emniyet müdürü babamın ekonomik gelirine kadar aşağılamasına çok da gerek yoktu sanki.. Burak'ın babasının otomobil galerileri vardı, annesi de avukattı. Bir tane de ondan beter, bizden bir yaş küçük kız kardeşi vardı. Sürekli benim bir şeyime laf söyler, Burak onu postalayınca bozulup giderdi. Hepimiz aynı okuldaydık. İşin en kötü kısmı buydu. Bütün sene ikisinin o muşmula suratlarını görmek zorundaydım.

Her şey geçen sene başlamıştı. Hazırlıktan itibaren hiç ilgimi çekmeyen çocuk on birinci sınıfın ortasında ilgimi çekmeye başlamıştı. Zaten lisenin başından beri okuldan bir sürü kızla takılmıştı. En son bir sene boyunca sevgilisi olan kız okul değiştirmişti. Ben ona bu sene yılbaşı zamanlarında açılmıştım ve konuşmaya başlamıştık. O dil sınıfındaydı; Elif, Asaf ve ben de sayısaldaydık. Sınıflarımız ayrı olmasına rağmen ben açıldıktan sonra sürekli bizim sınıfımıza gelirdi, tüm teneffüslerde beraber takılırdık. İkisi de bu duruma o zaman çok sinir olurdu, ikisini birazcık, ufacık, mini minnacık satmıştım.

Ona ilk açıldığımda o da bir süredir beni beğendiğini söylemişti, meğer ben açılmasam o gelip bana açılacakmış. Yersen.

Daha önce hiç flört harici sevgilim olmamıştı, hatta Burak bunu öğrendiğinde de bayağı mutlu olmuştu. Bunun çok değerli bir şey olduğunu söylemişti. O zamanlar o sevindi diye o kadar mutlu olmuştum ki! Salak herif. Artık hatırladıkça sadece tiksiniyordum.

"Aaaaa! Moralleri bozmak yok hanımlar." deyip Elif saçımı karıştırdı. Daldığımı farketmiş olmalıydı.

"Hay senin hanımlarına ben... Lan siz niye beni adamdan saymıyorsunuz? Deli olacağım." Asaf telefonunu cebine soktu.

"Sus kız," dedi Elif, ardından biraz zorlanıp Asaf'ı kaydıraktan ittirdi. "Bi' defol git sende."

"Hadi eve gidelim." diye mırıldandım üstümü silkeleyip kalkarken. "Daha yarın kütüphaneye gideceğiz."

**