Bölüm 12:Aşk meşk tanımam Yusuf'u da yakarım gerekirse.

43 3 2
                                    

Çok geçmeden annem de arkalarından kalktı ama gitmeden;

"Kendini ezdirmedin tamam ama sanki biraz tadı kaçtı" Dedi.

"Az bile yaptım." Dedim anneme. Daha fazlasını hak ediyorlardı. Yusuf'la beni baş başa bırakmak niyetindeydi. Başıma bir öpücük kondurdu. Derin bir iç geçirdi, bir şey diyecektiyse de vazgeçti.

"Ben bir Muazzez Hanım'a bakayım. "Dedi. Sonra da damadına bir öpücük verip iyi geceler dileyip eve gitti. Muazzez Teyze için de stresli bir gece olmuştu. Halanın kesin tansiyonu çıkmıştır. Öykü'cüğün de ağlamaktan gözleri şişer artık sabaha kadar. Belki de Ali bey evlerine bıraktırır da şurada kalan zamanda biraz kafa dinlerim. Benim derdim bana yetiyordu zaten bir de onlarla uğraşmak istediğim son şeydi. Rezil oldu resmen, asla Öykü'nün yerinde olmak istemem. Bu gece rahat bir uyku uyuyabilirdim. Zafer benimdi ama misilleme geleceğinden de emindim. Bakalım nereden nasıl gelecekti? Aslına bakarsanız hiç de korkum yoktu. Ne yaparsalar yapsınlar diye düşündüm içimden.

"Kısa bir süreliğine ayrıldım ve ortalık yangın yerine dönmüş" dedi Yusuf.

"Aptal Kuzenin ve kıskanç Halan yüzünden, her gittiğimiz yere gelmek zorundalar sanki." Dedim. Yusuf biraz şaşırdı. Yeni bir benle tanışmaya başlamıştı çünkü. Süreyya önce mutlu bir kadın oldu, hatalar yaptı ve çok acı çekti. Şimdi ise artık yaralarını sarıyor ve kendine gelmeye başlıyor. Sanırım artık iyileşiyorum. Aşkımı da içime gömmeye başlıyorum. Hissediyordum, artık o an vazgeçmeye başlamanın anıydı ya da kabullenişindir bilmiyorum. Yine düşüp kalkarım ama sanırım artık iyileşiyorum. Umarım yanılmıyorumdur.

"Ben bir Öykü'ye bakayım." Dedi Yusuf, kolundan tuttum. Beklemiyordu dönüp baktı.

"Gidersen şu dakika terk ederim burayı" Dedim. Çok ciddiydim ve aşırı sinirliydim. Ona tiksinerek baktım. Belki de ilk defa ona tiksinerek bakıyorum ve o da bu bakışı ilk defa görüyor.

"Saçmalama Süreyya. O kız kardeşim gibi, babasız büyüdü biraz nazlı işte. Biraz da saçmalıyor biliyorum ama.." Sözünü kestim.

"Ben de babasız büyüdüm ne olmuş yani" Dedim. Arsızlığının ve yüzsüzlüğünün bahanesi babasız büyümek olamazdı. Halasının içten pazarlıklı oluşu da genç yaşta dul kalmış bir kadın olmanın bahanesi olamazdı. Artık pisliklerine insanlar travmaları ya da psikolojik sorunları alet etmesinler. Baya baya kötüydüler işte. Ne babasızlık ne de dul kalmak bahaneleri olabilirdi. Yusuf söyledikleriyle demek istediklerini tam ifade edememişti.

"Öyle demek istemedim." Dedi. "Neyse ben bakıp geleceğim hemen, iki dakika söz veriyorum. Uzun kalmayacağım" Dedi, Yusuf. Beni neden ciddiye almıyordu ki? Ben ona gitme demedim mi? Ben dinlemeyi öğrenmek zorunda. Bunu gurur meselesi haline getirmiştim artık. Bir kere daha tekrar etmeyecektim. İster iki dakika kal ister saatlerce, mesele zaman değildi.

"Birinin yanında olacaksan, benim yanımda olacaksın. Tarafını seç" Dedim. Sessiz kaldı, arada kaldı ama umurumda bile değil. Kalacaksa kalacak. Taraf seçmek zorunda.

"Peki, sen istedin" Dedim ama o benim ne kadar ciddi olduğumu idrak edememişti. Hemen yerimden kalktım ve hızlı adımlarla yürümeye başladım. Yanından adeta ışık hızıyla geçtim. Ben hızlı hızlı, gözlerimden alevler çıkararak yürüyünce Yusuf 'da adımlarını hızlandırdı hemen arkamdan geliyordu. Adımı söylediğini duyabiliyordum. Muazzez Teyze de o esnada girişteymiş kadının yanından da fişek gibi geçtim. Sadece

"Süreyya" dediklerini duyuyordum. Gözüm dönerse dünyayı yakabilirim. Aşk meşk tanımam Yusuf'u da yakarım gerekirse. Ben yandıysam benimle birlikte yanacaktı o da.

Yusuf, hemen arkamdan takipteydi. Odaya çıkıp valizimi alıp yatağa attım. İçine de kıyafetlerimden dolduramaya başlamıştım. Tıpkı filmlerdeki gibi bir andı ama ben hiç film tadında yaşamıyordum o anı öfkeliydim. Elime ne geçerse paldır küldür valize atıyordum.

"Süreyya, ne yapıyorsun? Saçmalama" Diyor bir yandan da eşyalarımı koymama engel olmaya çalışıyordu Yusuf. Benim onu gördüğüm yoktu.

"Sana o kızın yanına gidersen burayı terk ederim dedim mi demedim mi?" Diye cevap veriyordum ama hala eşyalarımı toplamaya devam ediyordum. Aslında orayı terk etmeyi normalde de istiyordum zaten. Hırçın ve kontrolsüz hareket ediyordum.

"Anladım seni Süreyya, tamam. Bir sakinleş lütfen." Dedi Yusuf bir yandan da elime aldığım eşyaların bir ucundan tutup, toplamama engel oluyordu. Elimdeki pantolona yapıştı ve aynı pantolonu çekiştirmeye başladık.

"Tamam Süreyya, gitmiyorum bırak artık." Dedi ama sinirden gözüm görmüyordu, içgüdüsel olarak orayı terk etmek istiyordum çünkü. Yusuf pantolonu elimden alıp kolunu havaya kaldırınca artık ona karşı bir şansım kalmadı.

"Versene şunu." Diye uzanıyordum ama nafile çabaydı, allah adama boy konusunda cömert davranmıştı. Uzanıp zıpladıkça Yusufla bedenlerimiz temas etmeye başladı. Aramızda bir elektriklenme olduğunu düşünüyorum. Bir garip his nasıl ifade etmeli bilmiyorum ama bence bunu Yusuf da fark etmiş olacak ki bir ara gözlerime uzun uzun baktı elin hala havadaydı. Belki de beni öpmek istedi bilmiyorum ya da böyle olmasını istediğim için zihnimde kurguluyorum. Hani iyileşiyordum ben. Nefes alışverişim hızlandı. Bu cinsel bir çekimdi bilmiyorum o da böyle hissediyor muydu ama ben kesinlikle o an cinsel olarak uyarıldım. Ondan bir hamle gelseydi durduramazdık. En azından ben duramazdım. Vücudumun o an onunla olmak üzere hazırlanışını hissettim. Dünden razı ve hazırdı. Ama ben vazgeçiyordum, hani bitiriyordum bu işi. Kahretsin! Onu bu kadar çok istediğimin ben de farkında değildim aslına bakarsanız. O an belki de öfke, heyecan adrenalin seviyemi yükseltti ve anın atmosferi ile oldu diyeceğim ama kimi kandırıyorum ki? Yusuf çok yakışıklı bir adam ve ben ona aşığım işte. Olay düpedüz bundan ibaret. Ama o bana aşık değil ne yazık ki. Hülya var, Hülya. Nefret ediyorum o kadından. 

Pantolonu yatağın üstüne attı. Omuzlarımdan tuttu önce. Elleri omuzlarımdan yavaşça indi, ellerimi tuttu ve bana sarıldı. Yine bana sarıldı. Gevşedim, kollarım yana düştü, kokusunu almak beni daha da savunmasız bir hale getirdi. Keşke beni öpseydi ve bir o an sevişseydik. Çok istedim. Bilmiyorum o istedi mi ama ben çok istedim.

"Hadi eşyalarını yerine koy. Gitmiyorum tamam bakmayacağım Öykü'ye. Sen nasıl istersen öyle olsun." Dedi, başıma bir öpücük kondurdu. Sonra beni bırakıp banyoya girdi. 

Bir Boşanma HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin