Cumartesi akşamı, köyde herkes merakla Zeynep'in evinde yapılacak isteme törenini bekliyordu. Hasan'ın babası Bekir Ağa, kendine saygı duyulan, otoriter bir adamdı. Arif Ağa ile anlaştıkları gibi, oğlu Hasan'la birlikte Zeynep'i istemeye gelecekti. Yanlarına Hasan'ın annesi de katılmıştı. Bekir Ağa'nın eşi olan Saadet Hanım, köyde herkesin saygı duyduğu, ağırbaşlı bir kadındı. Hasan'ın suskunluğu ve içine kapanıklığı kadar, annesinin durgun ama güçlü tavrı da köyde biliniyordu. O da, kocası gibi ailesine bağlı ve onurlu bir kadındı. Ancak oğlunun dilsiz kalmasının yarattığı acı, onun da yıllardır içten içe kabuk bağlamış yarasıydı.
Zeynep'in ailesi, isteme günü evde hummalı bir hazırlığa girişmişti. Annesi Emine Hanım, komşu kadınları çağırmış, evin salonunu özenle düzenlemişti. Yemekler, misafirlere sunulacak tatlılar ve sıcak çaylar hazır edilmişti. Herkes, bu törenin öneminin farkındaydı. Zeynep, annesinin hazırlıklar sırasında ona her dokunuşunda kalbinin hızla çarptığını hissediyordu. İçinde bir korku vardı; abisinin yaptığı hatanın bedelini ödüyor olmanın verdiği burukluk ve istemediği bir adamla evlenmenin ağırlığı...
Misafirler, öğleden sonra, köy adetlerine göre özenle giyinmiş bir şekilde Arif Ağa'nın evine geldiler. Bekir Ağa, eşi Saadet Hanım ve sessizce yanlarında yürüyen Hasan, kapıdan içeri girdiler. Saadet Hanım'ın yüzünde, sert ama ağırbaşlı bir ifade vardı. İçeri girdiğinde Zeynep'in yüzüne şöyle bir bakıp başını hafifçe eğdi. O an, Zeynep bu güçlü kadının etkileyici duruşunu fark etti. Kayınvalidesi olacak olan Saadet Hanım'ın üzerinde, sade ama oldukça özenle dikilmiş bir elbise vardı; etrafına saygı uyandıran bu duruşuyla, sadece Hasan'ın değil tüm evin onurunu korumak için oradaydı.
Oturduklarında, kısa bir hoş geldin faslından sonra Bekir Ağa, sözü alıp Arif Ağa'ya dönerek konuşmaya başladı:
"Arif Bey, oğlun Mehmet'in yaptığı hatayı ve bize verdiği zararı biliyoruz," dedi, gözlerinde öfke ve onurunu koruma çabası vardı. "Bu mesele, ancak iki ailenin birbirine kız verip almasıyla kapanır. Biz, ailenizin kızı Zeynep'i, oğlum Hasan'a istiyoruz. Böylece, bu utanç son bulacak ve ailelerimiz arasındaki güven yeniden sağlanacak."
Bu sözler evin içinde yankılanırken, Zeynep derin bir nefes aldı. İçinde, bu zoraki evliliğin ona getireceği ağır yükün farkındalığıyla karışık bir korku büyüyordu. Saadet Hanım, sessizce oğluna bakarak başını eğdi. Oğlunun, konuşmadan, tüm yükleri suskunluğuna sığdırdığını bilen bir anne olarak, ona daha fazla acı vermek istemediği her halinden belliydi.
Arif Ağa, misafirlerinin bu teklifini kabul ederek, kızı Zeynep'i Hasan'a verdiklerini söyledi. Dualar okundu, teşekkürler edildi ve isteme töreni, bu geleneksel ama zoraki kararla sona erdi. Törenden sonra Saadet Hanım, Zeynep'e yaklaşıp ona dikkatlice baktı, yüzünde anlayışlı bir ifade vardı.
"Kızım," dedi, sesi sakin ve yumuşaktı. "Zor bir yola giriyorsun, ama bil ki Hasan da aynı yükü taşıyor. Onun sessizliğinden korkma. O da senin kadar bu hayatı kabullenmek zorunda."
Bu sözler, Zeynep için hem bir cesaret, hem de bir uyarı gibiydi. Kayınvalidesinin bu ağırbaşlı sözleri, onun içindeki karmaşık duyguları daha da derinleştirdi. Zeynep, isteme töreni sona erdiğinde, kayınvalidesinin bakışlarında kendisine anlatmak istediği bir güveni ve aynı zamanda ona verdiği zorlu hayat dersini hissetti.
![](https://img.wattpad.com/cover/381070402-288-k346675.jpg)
YOU ARE READING
YANKISIZ - BERDEL
Teen FictionDokunayım mı Hasan? Senin bana dokunduğun gibi ben de sana dokunayım mı hı erim?" Kısık sesimle konuşarak ellerimi hareket ettirdim. Gözlerine kenetlediğim gözlerime bakarak başını salladı. İstiyordu beni istediğini zaten biliyordum ama bunu göster...