Akşam, herkes çekildikten sonra Ayşe mutfakta bana yardım etmek için yanıma gelmişti. Masayı toplarken onun sessizliğinde bir tuhaflık hissettim. Gözleri bana bakıyor ama sanki zihni bambaşka bir yerdeydi. Derin bir nefes alıp cesaretimi topladım; belki de konuşmamız gereken şeyler vardı, Hasan hakkında özellikle. Ona doğru dönüp hafifçe gülümsedim.
"Ayşe, Hasan hakkında... bazen kafamda bir sürü soru oluyor. Konuşamaması... yani dilsiz olması, zorlayıcı tabii," dedim, kelimeleri dikkatlice seçerek. Ayşe bir an duraksadı, yüzüne hafif bir gölge düştü. Gözlerini benden kaçırarak, sanki bu konuyu açmak istemiyormuş gibi başını öne eğdi.
"Zor olmalı, evet," dedi, sesi fısıltı kadar hafifti. Yüzüne baktığımda, gözlerinde bir dalgınlık vardı; Hasan'ın durumuna dair ona sorduğum soruların, sanki eski yaraları deşiyormuş gibi bir etkisi olmuştu.
Elindeki tabakları yavaşça bırakıp yanıma geldi. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Hasan abimin... sessizliği sadece bir fiziksel engel değil, biliyorsun değil mi?" dedi, üstü kapalı bir şekilde. Bu sözler, içimde bir şeylerin kıpırdamasına sebep oldu.
"Ne demek istiyorsun, Ayşe?" diye sordum, merakım iyice artmıştı. Ayşe, yüzünde o karmaşık ifadeyle bana baktı, sanki anlatmak istiyor ama sözlerin yetmeyeceğini düşünüyormuş gibiydi.
"Bazı şeyler var, Zeynep abla... Abimin çocukluğunda yaşanan bazı olaylar... onları bilseydin, belki onun bu sessizliğini daha iyi anlardın," dedi. Sesi hüzün doluydu. İçinde sakladığı bir sır olduğunu belli ediyordu ama bu sırrı benimle tam anlamıyla paylaşmak istemiyormuş gibi bir hali vardı.
Ayşe'nin gözlerinin içine baktım. "Ayşe, bilmek istiyorum. Bana yardım et, lütfen. Hasan'ı anlamak, ona daha fazla destek olmak istiyorum," dedim, sesim biraz titremişti. Hasan'a duyduğum sevgi ve onunla bir bağ kurma isteğim, gözlerimden okunuyordu.
Ayşe, derin bir nefes alarak gözlerini benden kaçırmadan devam etti. "Hasan abim küçükken, ailede bazı şeyler olmuş. Abim o olaylardan sonra sessizleşmiş, zamanla da konuşamamaya başlamış. Kimse nedenini anlamamış ama..." Duraksadı, sanki ağzından çıkan her kelime ona yük oluyordu. "Belki de konuşmaması, geçmişin yükünü omuzlarında taşımasının bir sonucu..."
Bu sözleri duyunca içimde bir ürperti hissettim. Hasan'ın sessizliği, sadece fiziksel bir engel değil, derin yaraların bir yansımasıydı demek ki. Ayşe'ye dikkatle bakarken, bu geçmişin izlerini Hasan'ın hayatında hissetmeye başladım. Onun sessizliği, tüm geçmişini omuzlarında taşıdığı, dile gelmeyen acılarının ifadesiydi belki de.
"Ayşe, bana anlatabileceklerin bu kadar mı?" diye sordum yumuşak bir sesle, daha fazlasını öğrenmeye çalışarak.
Ayşe başını hafifçe salladı, gözleri buğulanmıştı. "Bazı şeyler var ki Zeynep, zamanla ortaya çıkar. Hasan abimin sana güvenmesi gerekiyor, bu yüzden sabırlı ol. Onu anlamak için yanında olman, onunla bu sessizliği paylaşman en doğrusu. Belki konuşamıyor ama gözleriyle, bakışlarıyla anlatıyor, değil mi?"
Başımı salladım, gözlerim dolmuştu. Hasan'ın sessizliğini anladığımı sanmıştım ama aslında ne kadar derin yaraları olduğunu şimdi fark ediyordum. Ayşe'nin sözleri, bu sessizliğin çok daha büyük bir anlam taşıdığını hissettirmişti. Hasan'ın iç dünyasını anlamak, ona yakın olabilmek için sabırlı olmam gerektiğini anladım.
Ayşe ellerimi tuttu, "Zeynep, sen onun hayatına girdiğinden beri değiştiğini ben bile fark ettim. Ona iyi geliyorsun. Eskiden insanlarla göz göze gelmeyen abim sayende artık insanlarla oturuyor. Aslında ben abim bu evliliği istemez sanmıştım ama kabullenmiş. Nedenini bilmiyorum ama zamanla onu da öğreniriz. Ona iyi geliyorsun bunu zamanla daha çok göreceksin. Onun hayatında ışık gibisin."
![](https://img.wattpad.com/cover/381070402-288-k346675.jpg)
YOU ARE READING
YANKISIZ - BERDEL
Ficção AdolescenteDokunayım mı Hasan? Senin bana dokunduğun gibi ben de sana dokunayım mı hı erim?" Kısık sesimle konuşarak ellerimi hareket ettirdim. Gözlerine kenetlediğim gözlerime bakarak başını salladı. İstiyordu beni istediğini zaten biliyordum ama bunu göster...