Okumaya başlamadan önce oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen:)
••••Sabahın erken saatlerinde, kapının güçlü bir şekilde çalınmasıyla irkildim. Hasan dışarıda bahçe işleriyle uğraşıyordu. Kapıya yöneldiğimde, karşımdaki kadını bir an tanıyamadım. İnce ama güçlü yapılı, yüzünde yılların izini taşıyan sert bir ifade vardı. Üzerinde eski ama temiz bir kıyafet, başında koyu bir yazma vardı. Gözleriyle beni süzdü, ardından sertçe konuştu:
"Ben Hasan'ın teyzesi Zühre. İçeri alacak mısın?"
Bir an duraksadım ama hemen toparlanıp kapıyı sonuna kadar açtım. "Buyurun, Zühre teyze. Hoş geldiniz."
İçeri girdi ve etrafına hızlıca bir göz attı. Sanki evi değerlendiriyor gibiydi. Hasan'a hiç benzemiyordu; onun sessizliğinin aksine, Zühre teyze oldukça sert ve otoriter birine benziyordu. Misafir odasına geçerken yüzündeki ifade ciddiyetini koruyordu.
"Hasan nerede?" diye sordu, doğrudan konuya girerek.
"Bahçede çalışıyor. Çağırayım mı?" dedim, çekingen bir sesle.
"Hayır," dedi sertçe, elini kaldırarak. "Şimdilik gerek yok. Seninle konuşmam gerekiyor."
Bu sözler beni biraz şaşırttı. Zühre teyzenin bu kadar ani ve direkt bir şekilde bir şeyler söylemeye başlaması, evdeki hava kadar içimdeki tedirginliği de ağırlaştırdı.
"Tabii, Zühre teyze. Çay koyayım mı?" diye sordum, sessizliği kırmak için.
"Getir bakalım," dedi, ama sesi ne teşekkür içeriyordu ne de sıcaklık. Onu yalnız bırakıp mutfağa geçerken içimde bir huzursuzluk büyüyordu. Çayları alıp geri döndüğümde, Zühre teyze hâlâ oturduğu yerde hareketsiz bir şekilde duruyordu. Beni bekliyormuş gibi, gözleriyle her hareketimi izliyordu.
"Zeynep," dedi çayı alırken. "Bu evde her şey yolunda mı?"
Sesi keskin ve sorgulayıcıydı. Ne demek istediğini anlamaya çalıştım. "Elbette, Zühre teyze. Hasan'la iyi geçiniyoruz, şükür."
"İyi geçinmek başka şey, geçmişte yaşananlar başka şey," dedi, sesini biraz alçaltarak. "Bu evde, bu ailede, her zaman bir şeyler gizlidir. Hasan'ın dilsizliği bile... sıradan bir şey değil."
Bunları duymak, içimdeki şüpheleri daha da artırdı. Ayşe'nin bahsettiği sırların ne olduğunu hatırladım. "Hasan'ın sessizliği... bir kaza sonucu oldu, öyle değil mi?" dedim, sorumu dikkatlice seçerek.
Zühre teyze yüzüme baktı, gözleri sertleşti. "Sana böyle mi söylediler? Kazayla mı?" diye sordu, sesinde alaycı bir ton vardı.
Evet, kaza diye biliyordum. Ama Zühre teyzenin bu tavrı, her şeyi yeniden sorgulamama sebep oldu. "Evet, öyle anlattılar," dedim.
"Kaza değildi," diye fısıldadı. "Hasan çocukken bazı şeyler yaşadı. Ama bu evde herkes geçmişi unutmaya çalışır. Çünkü geçmiş, hatırlanmak için fazla ağırdır."
Sözleri beni şaşkına çevirmişti. "Ne yaşandı Zühre teyze? Beni aydınlatır mısınız?" dedim, sabrımı zorlayarak.
"Anlatacaklarım kolay değil," dedi, sesini biraz daha alçaltarak. "Ama bu ailede, herkes kendi sırrını saklar. Hasan'ın sessizliği de, Ayşe'nin çekingenliği de, annenizin o evdeki otoritesi de... hepsi geçmişin izleri. Sen bu ailenin gelini oldun, Zeynep. Sırların parçası olmaya hazır mısın?"
İçimdeki gerginlik iyice büyümüştü. Zühre teyzenin gözleri gözlerime kilitlenmişti, sanki beni tartıyordu. Hasan'ın geçmişindeki karanlık izlerin neler olduğunu öğrenmek istiyordum ama bunu öğrenmek için hazır mıydım, emin değildim.
![](https://img.wattpad.com/cover/381070402-288-k346675.jpg)
YOU ARE READING
YANKISIZ - BERDEL
Roman pour AdolescentsDokunayım mı Hasan? Senin bana dokunduğun gibi ben de sana dokunayım mı hı erim?" Kısık sesimle konuşarak ellerimi hareket ettirdim. Gözlerine kenetlediğim gözlerime bakarak başını salladı. İstiyordu beni istediğini zaten biliyordum ama bunu göster...