Sizlerden ricam lütfen oy verin ve yorum yapın çünkü oylar ve yorumlar olmayınca kitapla alakalı olumsuz düşünüyorum.
....
Sabahın ilk ışıkları Zeynep'i uyandırırken, dünden kalan kırgınlık ve öfke hâlâ yüreğinde ağırlığını koruyordu. Hasan, her zamanki gibi erken kalkmış, kahvaltı hazırlıklarıyla uğraşıyordu. Zeynep ise yatakta bir süre daha kalıp ne yapacağını düşündü.Dün gece Hasan'a her şeyi anlatması için yalvarmış, ama yine o değişmeyen sabırla karşılaşmıştı. İçindeki kırgınlık, ona karşı mesafeli davranma isteği uyandırıyordu.
Yavaşça kalkıp aynanın karşısına geçti. Saçlarını toplarken, yüzündeki somurtkan ifadeyi fark etti. "Bu suratla ona dersimi veririm herhalde," diye kendi kendine mırıldandı.
Naz yapmak, Hasan'ın sessizliğine karşı bir savunma mekanizması gibi geliyordu. Bu sefer o sabırlı olmalıydı, o çabalayıp aralarındaki buzları çözmeliydi.
Zeynep, kahvaltının hazır olduğu salona ağır adımlarla girdi. Hasan, masanın başında oturmuş, dikkatlice bir deftere bir şeyler karalıyordu. Zeynep'in geldiğini fark edince başını kaldırdı, gülümsedi ve elini masadaki sandalyeye uzatıp oturmasını işaret etti.
Ancak Zeynep, bu daveti görmezden gelerek doğrudan mutfağa yöneldi.
Mutfağa girerken arkasından Hasan'ın anlamayan bakışlarını hissetti. Bir süre dolapları karıştırır gibi yaptı, ama içinde bir şey almak gibi bir niyeti yoktu. Hasan'dan hiçbir ses gelmeyince arkasına dönüp baktı.
Hasan, yerinden kalkıp yanına gelmişti, defteri elinde, yüzünde ise anlamayan ama sabırlı bir ifade vardı.
Hasan, deftere bir şey yazıp uzattı: "Bir şey mi oldu? Kahvaltıya oturmayacak mısın?"
Zeynep, derin bir nefes aldı ve omuz silkti. "Yok, bir şey olmadı," dedi, ama sesindeki alaycı ton her şeyi ele veriyordu. Hasan'ın yüzündeki ifade, bu tavrı daha fazla sorgulamak istiyor gibiydi, ama yazmak yerine onu izlemeyi seçti.
Hasan defteri tekrar uzattı: "Dün geceden mi hâlâ kızgınsın?"
Zeynep, bu soruya cevap vermek yerine yüzünü başka yöne çevirdi. Biraz sonra mutfaktaki bardaklardan birini aldı ve musluğu açtı. "Neyden kızgın olabilirim ki?" dedi, suyun akışını izlerken. "Her şey gayet yolunda."
Hasan'ın dudağında hafif bir gülümseme belirdi. Deftere bir şey daha yazdı ve bu sefer yazıyı Zeynep'e göstermek yerine önüne bıraktı:
"Naz yapıyorsun."Bu cümleyi görür görmez Zeynep'in yüzü kızardı. "Ne nazı Hasan! Sana naz yapacak halim mi var?!" diyerek tersledi. Ama sesindeki o hafif gülümseme, Hasan'ı haklı çıkarır gibiydi.
Hasan başını iki yana sallayıp gülümsemeye devam etti. Hemen defteri alıp tekrar yazdı:
"Yüzünden okunuyor. Ama bu hâlin çok tatlı."Zeynep, yazıyı okur okumaz yüzünü buruşturdu ve hemen başka bir yere baktı. "Sen böyle şeyler yazıp durma. Ben ciddiyim!" dedi, ama içten içe Hasan'ın bu tatlı tepkilerinin kırgınlığını yavaş yavaş eritmeye başladığını fark etti.
Hasan, bu sefer yazmak yerine ellerini uzatıp Zeynep'in omuzlarını tuttu ve gözlerinin içine baktı. Sessizce gülümseyerek, başını hafifçe yana eğdi. Gözleriyle "Hadi barışalım" der gibi bir ifade vardı. Ama Zeynep, bu kadar kolay pes etmek istemiyordu.
"Hasan, ne yapıyorsun? Elimi bile süslemeye kalkma şimdi. Beni böyle sakinleştiremezsin," diyerek omuzlarını silkti. Ama Hasan onu bırakmadı. Ellerini, nazik bir şekilde Zeynep'in ellerine götürdü, avuçlarına dokundu ve ona masaya kadar eşlik etti. Sandalyeyi çekip oturmasını işaret etti.

YOU ARE READING
YANKISIZ - BERDEL
Ficção AdolescenteDokunayım mı Hasan? Senin bana dokunduğun gibi ben de sana dokunayım mı hı erim?" Kısık sesimle konuşarak ellerimi hareket ettirdim. Gözlerine kenetlediğim gözlerime bakarak başını salladı. İstiyordu beni istediğini zaten biliyordum ama bunu göster...