İyi okumalar,
oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın....
Kurtar bizi.
[Aif'is'in Günceleri, Sayfa 8]
...
"Hiç kendini yalnız hissettiğin oldu mu?"
Hayır, bu soruyu soran kişi ben değildim.
Karşımda oturan adamın kahverengi gözleri üzerimdeyken, oturduğum yerde rahatsızca kıpırdanıp başımı dik tuttum. Bugün üçüncü günümdü, yani sanırım. Uyku düzenimin burada mahvolacağı, hatta uyku düzenine dair bir şeyin kalacağından şüpheliydim. Artık dışarıdaki hayattan tamamen arındığımı hissediyordum.
Beni izlemeye devam etti. Koyu kahverengi saçları yüzünü çevreleyen sakalıyla birleşmiş, yarıya inen göz kapaklarının ardından yorgun gözleriyle beni izliyordu. Üzerindeki beyaz atletin rengi değişmişti kirden. Dosyasında yazdığına göre kırklı yaşlarında olan Jeremy, fiziksel olarak benimle aynı yapıda ve daha uzundu. Burada ne kadar zamandır esir olduğunu bilmiyordum, dosyasını tamamen okuyamamıştım.
"Elbette, kim hissetmez ki?" diye sordum.
"Peki bununla nasıl başa çıkıyorsun?" diye sordu Jeremy. "Bana da öğretebilir misin?"
Jeremy, kendisi keskin nişancıydı.
Üstün nişancılık yeteneği bir yana, kendisi bir şekil değiştirendi. Hayır, hayır... o başkalarının kılığına bürünebilen bir şekil değiştiren değildi, o bir canavardı.
Ama ne tür bir canavar olduğunu bilmiyordum.
"Doğruyu söylemek gerekirse hiçbir zaman bununla başa çıkamadım." dedim. "Hatta öyle zamanlarım oldu ki bazen depresyona girip girmediğimi sorguladım günlerce. Yeri geldi; bu haftalara büründü. Bir danışman olarak ben bile kendimi başka psikologlarda buldum ama yine de bu yalnızlık hissine çare bulamadım, Jeremy. Dışarıdayken pek arkadaşım olduğu söylenemez, sadece ben ve annem vardı. Babamın da varlığıyla yokluğu belli olmuyordu. İkisini de kaybedince hepten yalnız başıma kaldım."
"En azından dışarıdaymışsın." dedi Jeremy. "Ben burada çürüyorum."
Önümdeki masanın üzerinden dosyayı aldım ve açtım. Burada olma sebebi, başkana suikast girişiminde bulunmasıydı.
Yirmi yıla yakın buradaydı.
"Artık bir farkımız kalmadı, Jeremy." dedim.
"Bu kadar şikayetçiysen niye buradasın o zaman?"
Dosyayı masaya geri bıraktım ve arkama yaslanıp onun kahverengi gözlerine baktım. "Babama bir sözüm vardı ve yerine getiriyorum."
"Baban burada mı çalışıyor?"
Onlara gerçek kimliğimi belli etmeli miydim bilmiyorum ama şimdilik buna gerek olmadığını düşündüm. Buradaki esirlerin babamı sevdiğinden şüpheliydim... Bu laboratuvar ve hapishane onun eseriydi sonuçta.
Gözlerim onun açıkta kalan omuzlarındaki ve kollarındaki yara izlerinde gezindi. Esmer tenindeki beyaz yara izleri sandığımdan daha kalın ve çoklardı, onları burada mı yoksa dışarıda mı elde etmişti bilmiyorum ama daha çok işkence izlerine benziyordu. Acı çektiği belliydi. Dani ve Yui'de bu izlere rastlamamıştım. Jeremy'nin boynundaki tasmanın ardında da birkaç yara izi vardı, görmemek elde değildi.
"Evet, öyle" dedim kısaca. "Bana oradan bahsedebilir misin?"
"Sıradan hapishanelerden çok farklı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Genesis [GAY]
FantastikTuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.