Büyüdükçe içine atmayı öğreniyorsun, içine atınca unuttuğunu sanıyorsun ama öyle anlar oluyorki küçükken odanda sessizce ağladığın zamanların, daha az acıttığını anlıyorsun içinde çığlıklar kopuyor ama sen bir şey yapamıyorsun.
Çığlıklarını, kendi çığlıklarını dinleyip deliriyorsun yavaş yavaş, umudun yok oluyor. Hayattan nefret ediyorsun sonra bi bakıyorsun intihar ipin boynuna dolanmış sanada ayağındaki sandalyeyi itmek düşüyor. Hoş sen yapmasanda gün geçtikçe hayat sana tekme ata ata sandalyene de değiyor bu tekmeler, ne hoş ki senin yapamadığını hayat sana yapıyor sandalyeni ayağının altından çekiyor... Ben siyahım kimseye muhtaç olmayan siyah. Önceden mavinin gölgesindeki siyahtım ama bana hayat gecenin siyahı olmamı öğretti ben hep mavinin gölgesiyken maviyi bulmayı ümid ettim ama hayat beni dibe çekti durmadan gün geçtikçe sanki daha çok acı çektim.
Hep kimseye muhtaç olmadan yaşadım insanların ne düşündükleri umrumda olmadı. Sadece aileme değer verdim bide en yakın arkadaşıma hoş ona da pek güvenmiyorum insanlara güvenmiyorum onlara sadece acıyorum. Yaptıkları tek şey sadece kendilerini düşünmek doğadaki hayvanları bile düşünmeden
yeşillikleri mahvediyorlarsa hemcinslerine de aynı şeyi yapıyorlardır. Sadece kendilerini düşünen pis, para düşkünü ve aşağlık insanlar. Kendi zevkleri için insan bile öldürüyorlar. Kimse sır tutamıyor, herhangi bi açığını yakalasalar direk yayıyorlar bide siz bu insanlara arkadaşım diyorsunuz, sırf tek başınıza kalmamak için hayatınıza almamanız gereken insanlara ikinci bir şansı veriyorsunuz. İnsanların önlerinde gülüp, arkalarından konuşuyorsunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Siyahı
Teen FictionAğlamaktan bıkmış bir insanı hep ağlatmak da hayatın bize sunduğu imtihandır, ama bunu büyüdükçe insanlar kaldıramazlar daha fazla yük taşıyamazlar ve artık kurtulmak isterler...