Sabah iğrenç bir kokuyla uyandım ve kedinin her tarafı pislettiğini gördüm küfür edip yataktan kalktım ve çarçafları açıp siyah çarçaflarımı serdim hoş sadece o kalmıştı zaten, pijamalarımla markete doğru gittim kediye mama aldım,abur cubur aldım ve çıktım market zaten iki üç dakikalık yerdi, yürürken ilerdeki pet shop gözüme çarptı ve içeri girdim.
Eve yetiştiğimde kedi ayaklarıma gelip kendini sürtmeye başladı, zaten kedileri sevmezdim, siz şimdi o zaman neden evine aldın? diyorsunuzdur
Çünkü kedi o zaman bana çok benziyordu evinden olmuş ve hala umut besleyen ona değil kendime acıdığım için aldım onu evime.Pet shop tan ona aldığım şeyleri, poşetlerden çıkarmaya başladım, pek bişey almamıştım zaten oyuncak fare bir tane sepet ve fazla uzun olmayan leğen, neden aldığımı bende bilmiyordum bide kum almıştım leğene kum u döktüm heralde orada tuvaletini yapacaktı bu yüzden leğeni boş odalardan birine koydum, sepetinin içine bir tane minder yerleştirdim ve o odaya koydum. Kediye tekrar baktım tüyleri çok kabarıktı ve boynunda tüyler içeri girmişti, kedinin boynuna dokunduğumda boynunda siyah bir tasma olduğunu farkettim.
***
Sabah uyandığımda kediyi alıp taksiciye kedinin tasmasındaki adresi verdim. Yarım saat sonra villaların olduğu bir eve geldim parayı ödeyip kediyi de alıp adresi aramaya başladım sonunda onyedi no lu evi bulduğumda durdum ve villaya baktım, dışı duman rengindeydi bu renk ne açıktı ne koyu ve çok hoşuma gitmişti zili çalıp beklemeye başladım, kapı açıldığında bir erkek kapıyı açmıştı, bir bana bir kediye bakmaya başladı."şey, meraba galiba bu kedi sizin"diyip kediyi uzattım, sinirli gözlerle bana baktı
"hayır bu iğrenç şey bizim değil, hemen götür onu burdan! "dedi bağırarak, hayır bağırmamıştı hönkürmüştü resmen, bende sinirlenip.
" ne bağırıyon lan, tasmasında sizin adres yazıyordu! "dedim, içerden bir kız sesi geldi sonra kapıda belirdi, elimdeki kediyi görünce hızla kucağımdan aldı ve kediye sarıldı
" galiba kedi sizin? "dedim
" evet çok teşekkür ederiz"dedi
"ben hiç teşekkür etmem"dedi erkek olan ardından içeri girdi
"bu arada ben sevgi"diyip elini uzattı
"bende yağmur " diyip elini sıktım
" sen abimin kusuruna bakma o dumanı hiç sevmez, hatta koybolduğunu duyunca bir sevindi görsen, yine çok teşekkür ederim"
"rica ederim"diyip arkamı döndüm
"yağmur"
"efendim"
"içeri gelip bir kahve içermisin? "
" hayır teşekkürler"
"lütfen hem sana teşekkür etmiş olurum, hadi gel"diyip kolumdan tutup içeri geçirdi. Öyle kendini beğenmiş bir tipi yoktu, çok tatlı görünüyordu, gülümseyip kanepeye oturdum. Orada çalışan hizmetliye iki tane kahve yapmasını söyledi ve bana döndü
"dumanı ne zamandan beri bulmuşsun"dedi ve o kapıyı açan adam gelip karşımdaki kanepeye oturdu
"dün sabah buldum"dedim
"peki, ona ad falan taktınmı yani nasıl seslendin? "
" yani hep, hoşt moşt dedimde, benim kedim olsa adını sürtük koyarım diye bi ara içimden geçirmiştim"karşımdaki çocuk gülmeye başladığında sevgi çocuğa dönüp
"ya kıvanç gülmesene!"diyip bana döndü
"bu arada bu kıvanç abim aramızda üç yaş var ve kedilerden nefret eder, sence kediler sevilmezmi"dedi şirin olduğunu sandığı bir sesle
"bence gayet haklı"dedim duymadığını ümid ederek
"ah sendemi kedi düşmanısın? "
" hı, galiba azıcık"dedim mahçup bir sesle gülümseyip bana baktı.
"ben artık kalkıyım "dedim, kalkarken kıvanç konuştu
" kediyi almıyacakmısın? "
" o iğrenç şeyimi asla! "dedim
" kızım malmısın o zaman ne diye kediyi bulup, evinde tuttun ve bize getirdin"
"bundan sanane, seni ilgilendirirmi? Hayır"diyip yürümeye devam ettim sevgi de bana kapıya kadar eşlik etti
"şey, bana telefon numaranı vedirmisin? Ben seni çok sevdimde" başta çelişkiye düşsemde aman ne olacak diyip verdim bende onunkini aldım
"sevgi buradan taksi geçiyormudur? "
" hayır burası site olduğu için ulaşım yolları özel arabalar, yani ben daha hiç ne taksi ne otobüs durağı gördüm"
"çok mu uzaklar buraya ilk defa buraya geliyorumda"
"evet, baksana kıvanç seni evine kadar bıraksın"
"hayır teşekkürler ben yürür otobüs durağı bulurum"
"olmaz hem bizim yüzümüzden buralara kadar geldin "dedi ve kıvancı dışarı çıkardı, kıvanç bana bakıp arabaya doğru yürüdü, pek hoşnut olmuş bir ifade yoktu suratında, arabaya binip
" gelmiyormusun! "dedi bende arabaya yaklaşıp ön koltuğa oturdum
" evin nerede "adresi verdiğimde arabanın konumuna adresi yazıp ilerlemeye başladık, apartmanın önünde durunca bana baktı ve bende teşekkür edip indim züppeye bak sanki ondan canını istemişimde bana vermiş gibi bakıyordu yukarı çıkıp üzerimi değiştirmeden yatağa girdim evet çok üşengeçtim saat onbir buçuktu ve ben bu saatte uyumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Siyahı
Teen FictionAğlamaktan bıkmış bir insanı hep ağlatmak da hayatın bize sunduğu imtihandır, ama bunu büyüdükçe insanlar kaldıramazlar daha fazla yük taşıyamazlar ve artık kurtulmak isterler...