18. Bölüm

8 0 0
                                    

Okullar açılmıştı koridorlarda yine somurtkan ben sınıfa doğru yürürken türkçe hocası beni gördü ve durdurdu 'iyi misin' yüzüne boş boş baktım evet bu üç ayda hiç kaldıramayacağım şeyler yaşamıştım ve sonunda insanlarla bağlantımı koparmıştım.beni elimden tutup gel benimle diyip beni arabasına bindirdi aytül hoca, nereye gittiğimizi bilmiyordum yinede suskunluğumu korudum bir piskiyatrın önünde durduk, arabadan indi ve benide çıkardı binaya girdik 'şimdi gittiğimiz piskolog benim arkadaşım' dedi, saçma neden bana açıklama yapıyorduki? Umrumda bile değildi aytül hoca bir odaya girdi bana burda beklememi söylemişti on dakika sonra geri dönmüştü beni de alıp bir odaya geçirdi. Piskolog diye tahmin ettiğim kadın koltuğa uzanmamı söyledi, aytül hoca da yanımızdaydı
"bana içini açarmısın küçük hanım? "

" hayır"bunu bütün soğukkanlılığımla söylemiştim

"peki neden? "

"aslında bi nedenim yok canım öyle istedi"

Piskoloğ un adının ayla olduğunu öğrendim yani masasında öyle yazıyordu.

"pekala o zaman baştan başlayalım benim adım-"lafını bölmüştüm

"senin adın ayla ve bir piskolok sun biliyorum tanışma faslını geçsek? "

" neden hiç gülmsemiyorsun? "

" ben onu kullanmıyorum"dedim

"lütfen bize gerçekten içinden gelen bir açıklama yap "dedi

" gülümsemek ben onu yıllar önce bıraktım, nedenmi yanlış hatırlamıyorsam insanlar mutlu olduklarında gülümserler ve beni mutlu edecek hiçbir şey kalmadı yeryüzünde "

" yani"

"yanisi, bana mutluluğun telafuzu bile acayip geliyor, mutluluk ne? Ben ailemi kaybettim yalnızım yapayalnız hiçkimsem yok annem ve babamın ölümünden nedensizce ben sorumlu tutuldum bunun hala nedenini bilmiyorum, abim, kardeşim ve teyzem beni terketti, ailem varkende yapayalnızdım yani hiçbirşey değişmedi bir hikayenin olmazsa olmazıdır giriş gelişme sonuç bende hepsi yalnızlık, başta ailem öldü diye bütün arkadaşlarım bana acıdıkları için yanımda oldular sonra unuttular. Kimsenin umrunda olmadım, bana iyimisin? diye sormayın sanki umrunuzdaymış gibi, ben iyiyim diye yalanlar söylemekten yoruldum, ben gün geçtikçe insanların yapmacık hallerini göre göre gülmeyi unutttum! "
Aytül hoca :
" insanların umrunda olmadığını sanıyordum? "

" evet her nekadar başta umrumda değilsiniz desem bile umursuyordum sonra gün geçtikçe umursamamaya başladım bir nevi gerçekleri gördüm diyelim"

"peki mutsuzluğunun asıl sebebi bu anlattıklarınmı, yoksa daha sebebi varmı"

"ben ağlamaktan nefret ederdim, her gece ağladım ağladım sonra bir gün ağlamak istedim ama yapamadım, unuttum sandım acılarımı meğerse alışmışım sonradan anladım o gün ruhum ağladı içim ağlarken bedensel olarak hiçbirşey yapamadım enkazım dışa vurmamaya başladı içimde yaşadım herşeyi, bir insanın ruhu ağlarmı sizce?

".... "

" bence ağlar 'ağladı ruh ve küstü kalp ruha' elbette bedenimde bir kalbim var ama ruhumda yok, kalbim ruhuma küstüğünden beri onu duyamadım, kalbimde terk etti ruhumu tamamen yapayalnız kaldım, sonra sonuç bu"dedim kendimi göstererek.

"bize kendini biraz daha açarmısın? "

" hayır bu kadarı yeterli, ve biliyormusunuz ilk dertleştiğim insansınız ayla hanım ama sizin sayenizde o günleri tekrar hatırladım zaten unutmamıştımki yani konuştukça o cam parçaları boğazıma battı ama yinede konuştum işte bu yüzden konuşmuyorum, ruhum kalbimi terkettiğinde yerine cam parçaları bıraktı ve bunlar hep canımı yaktı"diyip odadan çıktım.

Bugünlük insan tahammül sınırımı fazlasıyla aştım taksi çağırıp evimin adresini verdim. Eve yetiştiğimde hazırlanıp iş yerine doğru yürümeye başlamıştım sahilin önündeki bir kafede çalışıyordum çok şirin bir yer olduğu için denizle tuğçe buraya hiç gelmezler diye düşünüyorum, içeri girdim ve işime koyuldum, buranın patronu bir kadındı ve çok tatlı bir kadındı, yaklaşık iki haftadır burada çalışıyordum.


Burada çalışan garsonlardan biri benim yanıma gelip güneş hanımın beni çağırdığını söylemişti güneş yani patron, odasına gidip kapıyı tıklattım ve kapıyı açtım güneş hanımla biz çok anlaşmıştık ve herşegimi biliyordu yani ona herşeyi anlatmıştım, odaya girdiğimde sandalyelerin birinde kıvanç ın oturduğunu gördüm kıvanç ta beni gördü.

"yağmur? "

" kıvanç? "

" demek tanışıyorsunuz? "dedi güneş hanım

" evet, ben onların kedisini bulmuştum falan"dedim, güneş hanım gülmeye başladı

"demek o kız sensin"

"hangi kız"

"anne"dedi kıvanç ne güneş hanım bu züppenin annesimiydi?!

"beni neden çağırmıştınız? "güneş abla bana haftalığımı verdi ve

" hadi git sen, eve git dinlen hem yarın cumartesi bize geleceksin unutma, pazar zaten tatil yarın da sabahtan bize kahvaltıya unutma"dedi

"kahvaltı? "dedim

" madem bizim çocuklarla arkadaşsın gel bize, hem zaten ne zamandan beri oturup konuşmuyoruz"

"teşekkür ederim ama ben yarın gelip çalışıyım"

"itiraz istemiyorum, cevap ta verme yarın geleceksin o kadar" diyip beni susturdu bende tamam diyip eve gittim

Gecenin SiyahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin