Zaferle sonuçlanan bir maça rağmen Barış çok gergindi. Gerginliği daha maç bitmeden sahada başlamıştı. Kerem ile penaltı tartışmalarının ardından Okan Hoca gerginliği fark etmiş Barış'ı oyundan almıştı. Yedek kulübesinde beklemeden soyunma odasına geçti Barış. Maç bittikten sonra soyunma odasına ilk Kerem girdi.
"Ne yapıyorsun oğlum sen? Kendine gel artık!"
Kerem öfkeyle Barış'ın üzerine yürürken hemen arkasından içeri giren Berkan, Yunus, Kazımcan onu tutmaya çalışmıştı.
"Sakin ol Kero." Yunus kulağına doğru eğildi.
"Ne yapacak ki bırakın amına koyayim. Ne yapmışım?" Barış ayağa kalktı. Formasını çıkartmıştı, üzerinde atlet ve şortuyla duruyordu.
"Sahada sen nasıl penaltıyı ben atacağım diye inatlaşırsın lan?"
"Ne varmış?"
"Barış!" Berkan onun karşısına geçti. "Bak o sinirli zaten. Biriniz sakin olun da büyümesin."
"Büyüsün ne olacak?" O sırada tüm takım soyunma odasına dönmüştü. Okan Hoca da aynı şekilde. "Hah herkes burada." Barış Berkan'ı ittirdi. "Kerem'in penaltıyı ikinci denemede atabileceğine inanıyor muydunuz?" Diye bağırdı.
"Barış yeter!" Okan Hoca'nın bağırmasıyla sessizlik oldu. "Artık kendine gel. Sana zaman verdim, kendine gelmeni bekledim, düzelmeni bekledim ama sen geriye gidiyorsun."
"Hocam—"
"Kerem sen de dur artık." Okan Hoca ona da tepki gösterince herkes şaşırdı. "Seninle de konuşmayı planladığım çok şey var. Artık bu takım kendine gelsin istiyorum."
"Ulan." Dedi Kerem Barış'a bakarak. "Bir tek ben seni savundum be. Tüm takımı birbirine kattığında bir tek ben yanımda durdum."
"Durmasaydın, ben mi dedim dur diye."
"Barış kırıcı oluyordun." Dedi Yunus.
"Ses duymak istemiyorum. Bunu sonra konuşacağız."
Son sözü Okan Hoca söyledi.
Barış üzerini giyindikten sonra tesislerden ayrıldı. Kimseyle konuşmadı. Eve gidene kadar menajeri onu defalarca aradı ama açmadı. Fulya ile ayrılalı neredeyse bir ay olacaktı. Bu süreç boyunca her gün kendini suçlamıştı. Her gün onu aramamak için, evine gitmemek için kendini zor tutmuştu. Takımdaki huzur da bozulmuştu. Abdülkerim'le arası zaten kötüydü. Yunus tatsızlığın uzamamasından yanaydı. Berkan Barış'a hak verse de öfkesini kontrol etmesi gerektiğini düşünüyordu. Koşulsuz şartsız yanında olan Kerem'le de son olayla birlikte arası bozulmuştu.
Fulya farklı durumda değildi. Çok ağlamıştı. Bir süre evden çıkmamıştı. Yemek yemek istememişti canı. Sadece derslerinden geri kalmamak adına birkaç defa fakülteye gidip gelmişti. Ama canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Beril, Ferdi ve Sera bu duruma çok üzülüyordu. Ama ellerinden bir şey gelmiyordu. Fulya sürekli yalnız kalmak istediğini söylüyor, onlar ellerinden geldiğince çabalasalar da bir yere kadar yanında olabiliyorlardı.
Eve geldikten sonra önce menajeriyle konuştuktan sonra Barış son zamanlarda düzenli olarak yaptığı gibi İsmail'i aradı. Birkaç çalıştan sonra İsmail telefonu açtı. İrfan, Cengiz, Mert Hakan ile beraberdi. İzin isteyip bir köşeye çekildi. Telefondan kimin aradığını gören Mert Hakan fazla sorgulamadı.
"Barış bizimkilerleyim." Dedi İsmail telefonu açar açmaz.
"Kerem'le kavga ettik." Dedi Barış İsmail'in ne dediğine aldırmadan. "Takımda her şey mahvoldu. Her şeyi sürekli mahvediyorum İso."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Tesadüfleri Sever | Barış Alper Yılmaz
FanfictionBarış Alper Yılmaz x Fulya Kadıoğlu