Barış yolda Fulya ile ortak olarak bildikleri Karadeniz türkülerine eşlik ederken iki arada bir derede takımın sponsor hastanesinde kendisinin gitti ortopedi doktoru İlhan Abi'sini aramış, geleceklerini haber vermişti. Telefonda ayrıntı veremediğinden hastanedekiler Barış'ın sakatlandığından endişelenmişti. Hastaneye vardıklarında yoğun olmayan farklı bir kapıdan girdiler. Hasta bakıcılar Fulya'nın durumunu görünce tekerlekli sandalye getirmişti. Barış istemeye istemeye bıraktı onu tekerlekli sandalyeye. Fulya da Barış'ın kucağının daha rahat olduğu gerçeğini inkar edemezdi. Tekerlekli sandalyeyi hasta bakıcılardan biri taşırken Barış Fulya'yı bırakmak istemedi. Elini omzuna yerleştirdi.
"Barış! İyisin inşallah bir şeyin yok?" Dedi Doktor İlhan.
"İlhan Hocam, ben iyiyim çok şükür. Arkadaşım Fulya'yı getirdim." Dedi Barış. "Sabah koşarken bileğini sakatladı."
"Tamam o zaman Fulya Hanım'ı benim odama alalım. Genel muayenesini yaptıktan sonra film çekeriz. Siz Fulya Hanım'ın giriş işlemlerini yapın." Dedi İlhan Hoca çalışanlara yönelerek.
"Kimlik kartınızı alabilir miyim?"
Fulya kimliğini verdikten sonra İlhan Hoca'nın muayene odasına ulaştılar. Barış ve hasta bakıcılardan birinin de yardımıyla yatağa oturduktan sonra İlhan Hoca muayeneye başladı. Bileğini inceledi ve ağrıdığı zaman Fulya'nın haber vermesini istedi.
"Hocam biz en başta ayağını uzatıp buz uyguladık. Ama ayağını yere hiç basamıyor. İkinci tabaka ayak kaslarında ve patella'da ağrısı var." Dedi Barış hemen. Adeta bir doktor gibi konuşmuştu.
"İyi yapmışsınız Barış. Kırık çıkık olduğunu sanmıyorum. Ama bir film çekilmesi iyi olur. Daha önce bileğinizi incittiniz mi?"
"Yıllar önce burktum. Sonra birkaç defa daha burktum ama hiç bu kadar kötü olmadı, üstüne basamayacak kadar yani." Dedi Fulya.
"Aktif spor yapıyor musunuz?"
"Pek sayılmaz."
"Anlıyorum." Dedi İlhan Hoca. "Şimdi bir röntgen çektirelim. Daha önce de burktuğunuz için ayak bileği insitabilitesi dediğimiz durum oluşmuş. Yani yer etmiş derler ya, öyle olmuş. Ama ciddiyetinden röntgenden sonra emin olacağız." Dedi ve hasta bakıcı onu tekrar tekerlekli sandalyeye oturttu. "Fulya Hanım'ın sağ ayak bileğinin röntgeni çekilecek." Diye talimat verdi İlhan Hoca. "Barış biz de bir çay içelim mi?" Dediğinde Barış Fulya ile göz göze geldi. Hiçbir şey demese bile gözleri gitme diyordu ya da belki Barış öyle anlamak istedi. Ama öyle ya da böyle Fulya'yı yalnız bırakmak istemedi. Buraya beraber gelmişlerdi, yanında olacaktı.
"Hocam ben Fulya'yı yalnız bırakmayayım. Başka zaman sözüm olsun." Dedi Barış.
"Tabii, basıl istersen. Röntgenden sonra tekrar konuşuruz. Geçmiş olsun Fulya Hanım." Dedi İlhan Hoca.
"Teşekkür ederim."
Röntgen odasına geldiler. Hemşirelerin Barış'ın odada bulunmasının Fulya için sakıncası olmadığı ama kendisinin boşu boşuna radyasyona maruz kalacağı uyarılarına rağmen Barış Fulya'nın yanından ayrılmadı.
"Benim yüzümden radyasyon yiyorsun ne gerek var? Yalnız dururdum burada." Dedi Fulya mahçup bir şekilde.
"Güzelim, abartma istersen. Tamam mutasyona uğrarsam o zaman intikamımı alırım." Dedi Barış alayla. Birlikte gülüştüler.
Güzelim
"Fulyacığım, bileğinde kronikleşmiş bir durum var. Şimdi senden istediğim ayağını 1 hafta boyunca uzatıp buz koyman. Çalışıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Tesadüfleri Sever | Barış Alper Yılmaz
FanficBarış Alper Yılmaz x Fulya Kadıoğlu