"Barış bir şey soruyorum cevaplasana!" Fulya sesini yükseltmişti. Artık ağlamıyordu. Göz yaşları tamamen kurumuştu.
"Fulya önce kaşıma baktırsak?" Barış elinin tersiyle kaşına dokundu. Kanamıyordu artık, eline kurmuş kan bulaştı. Eline baktı. Sonra Fulya'ya baktı. Ama Fulya bundan etkilenmiş gibi görünmüyordu.
"Kaşın şimdi mi aklıma geldi?" Fulya'nın sert tavrına karşı Barış kendisini dizginledi. Onunla kavga etmek istemiyordu. Sesi biraz daha yükselince koridorun ucundan meraklı gözler onlara çevrilmişti. "Barış! Abdülkerim bizi nerden biliyordu?" Fulya bağırıyordu. Sağ ayağını sertçe yere vurdu. Koridorda ayakkabısının zeminde çıkarttığı gürültü yankılandı.
"Fulya, tamam. Lütfen bağırma." Barış onun kolundan tuttu ve hızlıca revire girdiler. İçeride kimse yoktu. Barış ışığı yaktı. Fulya kapıyı kapattı. Kapı arkalarından tekrar açıldı.
"Barış kaşına bakalım mı kardeşim?" Takımın sağlık görevlilerinden biriydi gelen. Elinde ilk yardım çantası vardı. Barış izin istercesine Fulya'ya baktı. Ama Fulya sinirli bir şekilde başını olumsuz anlamda sallayınca tekrar görevliye göndü. Adını hatırlayamadı. Buna canı sıkılarak konuştu.
"Yok abi, sağ ol. Sen ama çantayı burada bırak istersen." Bu cevabı beklemeyen görevli şaşırsa da onu ikiletmedi. Çantayı yere bıraktı ve çıktı. Barış çantaya uzandı, yatağa yerleştirdi. İçinden tentürdiyot ve pamuk aramaya başladı.
"Barış beni ne kadar zor bir duruma soktuğunun farkında mısın? Ferdi yüzüme bile bakmadı." Barış bunu duyunca şaşkınlıkla Fulya'ya döndü, çantayı aramayı bıraktı.
"Ben mi seni bu duruma soktum?" Barış işaret parmağını göğsüne vurdu.
"Abdülkerim bizi neden—"
"Aynı şeyi sorup durma!" Barış birden bağırdı. Artık onun da sinirleri tepesine çıkmıştı. Fulya ise şaşırdı. Yavaşça yutkundu. Barış ilk defa sesini bu kadar yükseltiyordu. "Nerden bilecek? Benden öğrendi. Kerem'le soyunma odasındaydık. Aramızda konuşurken duydu." Ses tonu biraz alçalmıştı. O sırada aradıklarını buldu, pamuğa tentürdiyot döktü. Kaşına bastırdı.
"Aferin!" Diye bağırdı Fulya.
"Sadece o bilmiyordu." Barış her şeyi anlatacaktı. Artık ne önemi vardı ki? "Berkan, Yunus, Kazımcan da biliyordu."
"Bravo Barış. İlk on bire duyurmuşsun ilişkini. Altyapıdakilere söyleseydin?" Barış pamuğu kaşına tutmaya devam ediyordu. "Ya sen bana sadece Kerem biliyor demedin mi?" Fulya ellerini havaya kaldırıp kafasının arkasında kenetledi.
"Sürekli Ferdi'yle konuşmamız gerektiğini de dedim. Seni bu duruma ben sokmadım yani." Dedi Barış. Fulya başını olumsuz anlamda salladı, tısladı. Barış'a inanamıyordu. "Ayrıca kötü duruma düşen bir tek sen misin ya? Okan Hoca ağzıma sıçtı. Takım birbirine girdi. Dayak yedim be!" Barış ona arkasını dönüp aynaya yöneldi. Kaşını temizlemeye devam etti.
"Ay yazık!" Fulya alayla güldü. "Bunu arkadaşına söyle o zaman Barış efendi. Hakkımda cinsiyetçi bir şekilde hakaret edildi, ağabeyimle aram bozuldu, tüm takım bana cephe aldı." Barış derin bir nefes alıp ona döndü.
"Abdülkerim'i savunmuyorum. Ben de indirdim suratına bir tane. Senin hakkında o şekilde konuşmaya hakkı yoktu." Dedi Barış hemen. "Ama bana niye kızıyorsun Fulya? Bu yaşanmasın diye en çok ben çabaladım."
"Sen bana onların bildiğini söylemedin ki Barış. Kerem biliyordu sadece. İsmail Abi ve Beril. Bir şey olmaz diye düşündüm." Dedi Fulya kollarını iki yana açarak. "Sen neden yalan söyledin bana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Tesadüfleri Sever | Barış Alper Yılmaz
FanfictionBarış Alper Yılmaz x Fulya Kadıoğlu