Bölüm 11

16.1K 1.4K 97
                                    

Merhaba, 

Dün Wattpad bayram nedeniyle yollayacağım ekstra bölüm için bir türlü izin vermedi. Bakımdaymış. Bayramdan önce yapsaydı keşke o bakımı :D 

Blogumda okumamış olan takipçilerim bugün iki bölüm okuyacaklar. Umarım keyif alırsınız. 

Hepinize huzurlu, mutlu bir bayram diliyorum. 

***************************************************** 

"Bu dosya ile ilgili yeni bir gelişme yok mu? Neden hala olay yerinden raporlar gelmedi?"

Hakan, fabrikanın otoparkında öldürülen muhasebecinin katilinin hala yakalanmamış olmasına sinirleniyordu. Aslında bu sinirinin ardında yavaş işleyen bürokrasiden çok, akşam kardeşi ve eşi ile birlikte olduğu yemeğin de etkisi vardı. Kardeşi mutlu gözükmeye çalışıyordu. Ama onun gözlerinden elbette kaçmayan durgunluğu ve eniştesinin saklamaya çalıştığı soğuk davranışları canını çok sıkmıştı. Bir sorun olduğu ortadaydı ama ne olduğunu anlatmayan kardeşini zorla konuşturamazdı ki!

"Birazdan gelecekmiş, amirim. Aradığımda dün yolladıklarını söylediler. Evrakların kaydı biter bitmez bizde olur." Bunu duyan hakan sinirle masasından kalktı. Pencereye doğru yürürken sert bir sesle, "Rıza, hemen kap gel o evrakları. Kayıttakilere de söyle daha hızlı çalışsınlar." dedi.

Hakan da Rıza da kayıttakilerin değişmeyeceğini biliyor ama içlerindekini söyleyip rahatlıyordu.

İstanbul'a tayin olduğundan beri iki hafta geçmiş, bir sürü olayı çözmüş ama hala otopark cinayetini sonuçlandıramamıştı. Olay yeri incelemede yaşanan bir karışıklık da tuz biber ekmişti. Onlara gelmesi gereken dosya başka bir birime yollanmış, doğru yere gelmesi günler almıştı.

Kadın şüpheliler için ifadelerinin alınması bile olay olmuştu. Resimdeki farklılık için kırk dereden su getiren yetkilileri ikna etmiş, bu kez de fabrika sahibinin karısının yurt dışından dönmesini beklemeleri gerekmişti. Kadın bir toplantı için üç günlüğüne gitmiş, bir hafta kalmıştı. Dönmemesi tüm şüpheleri üstünde toplamış, ama iki gün önce valizler dolusu eşya ile yurda dönmüştü. Ne ölen adam ne kocasının zanlı olması kadını alışverişten alıkoymamıştı.

"Rıza, sen şu olay yeri bilgilerini bir daha gözden geçir. Neyi atlıyoruz? Bir de ben olay yerini incelemeden kimse orada bir çöpün yerini değiştirmesin. Sonra resimlerle boğuşup duruyoruz."

Sesindeki kararlılık Rıza'nın dikkatinden kaçmadı. Gerçi resim üzerinden de iki olayı çözmüştü Hakan Başkomiser ama bu ona yetmiyordu. Bu kadar uzun sürmemeliydi gerçek suçlunun içeri tıkılması... Rıza amirine hak vererek çıktı odadan.

Maktul, aynı şirkette üç yıldır çalışıyordu. Üç yılda işe alınan ve işten atılan kadınları incelemediklerini fark etti. Çünkü yılbaşından beri yani yedi aydır kimse işten atılmamıştı. Ama kendisi de çok iyi biliyordu ki intikam, soğuk yenen bir yemekti. Hemen fabrikaya telefon açtı. Son üç yılda işten çıkartılan kadınların listesini istedi. Fabrika sahibinin yardımcı olma çabası ile işler daha hızlı yürüyordu.

Öğleden sonra yedi kadına ait bilgiler ellerine ulaşmıştı. Bu arada olay yeri incelemenin kaybolan evrakları nihayet ellerine ulaşmıştı. Cinayet günü alınan ölçümler ile 55-60 kilo arası bir erkek ya da bir kadın katilin peşinde olmaları gerektiği kesinleşmişti. İzmaritteki DNA ne fabrikada patronunun, ne de diğer çalışanların değildi. Yanıltmaca olduğundan zaten emindi. Şimdi ayakkabı izi üzerinden yakalamaya uğraşacaktı. Elindeki listede yer alan isimleri bölüştürdü. Yarısına kendisi gidecekti. Diğer yarısını Akın ile Deren'e bıraktı. Ertesi gün ilk işleri bu olacaktı.

KAHVE FALIMDA CİNAYET VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin