Bölüm 40

13.6K 1.2K 33
                                    

Necla ablanın elinde bir CD ile içeri girmesi pek normal değildi. O gün yine semt pazarı günüydü. Kadınların doluşacağı belliydi. Necla abla da hazırlıklı gelmiş, eğlenmek için ortamı yaratıyordu.

"Takın kızlar. Bugün Nil'in yüzünü güldüreceğiz."

"Gülmüyor muyum?"

"Kızım, biz senin ne zaman gülüp ne zaman hüzünlendiğini biliriz. Bugün güleceksin. Aa o senin kıymetini bilemediyse senin ne suçun var? Hadi bakalım. Gül biraz." Necla Abla, Hakan'a Cenk ile görüştüğünü söylediği günden beri aralarının bozuk olduğunu biliyor, kendini suçluyordu. Nil defalarca aksini söylese de fikri değişmiyordu.

Müzik setine CD konmuş, Bertuğ döktürmeye başlamıştı bile. Ona uyan iki kadın daha kendini kuaförün orta bölümüne attı.

Handan kapıdan girdiğinde gördüğü manzara ile ağzı açık kaldı. Bir sürü kadın ellerinde fileler poşetler, ortada döne döne oynayanları izliyor bir kısmı da el çırpıyordu. Bertuğ onların tempo tutuşu ile iyice coşmuştu.

Handan müzik sesinden zorlukla duyduğu telefonunu açtığında Hakan'ın ne diyeceğini merakla bekledi.

"Sen neredesin? Düğüne mi gittin bu saate?"

"Ne düğünü? Kuaföre geldim ama burada çılgın bir eğlence var."

"Nil'in dükkânında mısın? Neden gittin? Seninle konuşuyor mu?"

"Evet, dükkandayım. Saçımı yaptırmaya geldim. Henüz beni görmedi ama umarım konuşur."

"Ne bu müzik alkışlar?"

"Nil'in nişanı var desem?"

"Handan, saçmalama. Nil öyle şey yapmaz."

"Sen biraz daha yavaş olursan yapar. İşin doğrusu kadınlar bugün eğlence günü düzenlemiş."

"Nil de eğleniyor mu?"

"Öyle gözüküyor!" derken Nil'e bakıyordu. Aslında Nil'in eğlenmediği ama eğlenenleri izlediğini söylese belki daha iyi olabilirdi ama madem uymuştu Nil'e, devam etmesi gerekiyordu.

"Bu kadın ne yapmak istiyor? Beni hayatından hepten çıkarttığını mı anlatmaya çalışıyor?"

"Sanmam. Ama senin güven problemini halletmen gerekiyormuş."

"Güven sorunum mu? Bunu ne zaman söyledi?" Konuşmuşlar mıydı? Kendisine söylemeden görüşmüş olabilirler miydi?

Handan, ağzından kaçırdığını fark edince hemen toparladı. "Anımsamıyorum. Belki de ben öyle anlamışımdır!"

Hakan, içini çektikten sonra kısık ve üzgün sesi ile , "Ben o çılgın kadına güveniyorum. Asıl o bana güvenmiyor!" dedi.

Handan, yine içinin yandığını hissetti. Doğruları söylememek için kendini dizginledi. "Burası çok kalabalık ve gürültülü... Üstelik saçımı yapması gereken kişi şu an dansözleri kıskandıracak kadar kıvrak hareketlerle dans ediyor ve benim acelem var. Hadi görüşürüz." diyerek kapattı telefonu. Yeterince işkence etmişti!

Acelesi yoktu. Üstelik işi de yoktu. Sadece mazeretti söyledikleri... Handan ile Nil bir süre sonra eğlenenleri bırakıp arka bahçeye indi. Zaten kadınların da az sonra geleceği yer orasıydı.

İki arkadaş önden inip az önceki konuşmayı paylaştılar. Nil'in keyfi şimdi yerine gelmişti işte. Hakan kızmıştı. Acı çekmediğini sanmıştı. Ohh dedi... Sonra bir hafta daha dedi... Bir hafta daha uğraş...

"Yolladığı çiçekler bunlar mı? Saksı çiçeği yolladı diye kızmıştım ama sen normal biri değilsin ki! Adam haklı. Taflanlar çok güzel olmuş. Bu mor salkım tutarsa ben de bahçeye ekeceğim."

KAHVE FALIMDA CİNAYET VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin