34♾️

76 14 3
                                    

🍁

"Hay hay"

Ortamda yayılan bu sesle beraber herkes aniden ortaya çıkan adama bakmaya başlamıştı. Üstündeki siyah pelerin bedeninin tamamını kaplıyor olsa da oldukça iri bir vücudu olduğu belliydi. Yüzü net görünmüyordu ama kan kırmızısı olan gözleri karanlık gecede parlıyordu.

Vita ise ne yapacağını şaşırmıştı. Deltanın bahsettiği riskli durum bu adam mıydı? Neyin nesiydi bu kişi? Vita adamın bakışlarının kendisine döndüğünü fark ettiğinde bedenini deltanın üzerine bıraktı. Gövdesiyle iyice sardığında zarar görmeyeceğinden emin olmak ister gibiydi. Aniden ortaya çıkan adamsa bakışlarını ikisinden çekti ve karşısında duran üçlüye döndü.

"Sen de kimsin?" Namjoon'un babası bunu sorduğunda eş zamanlı olarak feromon salgılamaya başlamıştı. Etrafı saran yoğun bir misk kokusu vardı. Hava bunaltıcı hale gelmeye başladığında Vita bile dayanamamıştı ve vücudu titremeye başlamıştı. Oysa kırmızılı gözlü adam hiçbir tepki göstermeden aynı şekilde durmaya devam ediyordu.

"Onlara beni tanıtmak istemez misin Loki?" Bakışları Namjoon'un ve Yoongi'nin babasının yanında bulunan adama dönmüştü. Baştan sona siyah giyinmiş olan adamın uzun saçları vardı ve bir kısmı toplanmıştı. Simsiyah olan gözleri onu daha da korkunç hale getiriyordu.

"Gerek yok Erebus. Bizi tanıyacaklardır. Tabi yaşarlarsa..." Lafı biter bitmez aniden öne atıldı ve kaldırdığı yumruğuyla dibinde olan adamlara uzandı. Ama ondan daha hızlı davranan ve havada süzülen bir karaltı adamın geri savrulmasına neden oldu. "Onların canını ben alacağım Loki."

Yaşadıklarının şokuyla geriye savrulan iki sahtekar baba, yere düşmüştü. Namjoon'un babası bir kolunu yüzüne siper ederek kendini korumaya çalışırken dayanamarak sordu. "Siz g-gerçek misiniz?"

"Evet."

"Neden bahsediyorsunuz? Neyin nesi bu adamlar? Biz bu güç için yıllarımızı verdik. Nasıl etkilenmezler?" Sinirle konuşan Yoongi'nin babası hiddetle ayaklandı. Senelerdir onlarca alfayı feda ederek elde ettiği gücün deltaya bile işleyip karşısındaki öylesine iki adama işlememesi zoruna gitmişti. Başkalarının feromonlarını çalıp kendi gücüne güç katarken çektiği acıların haddi hesabı yoktu. Nasıl onlara yenilebilirdi?

Loki başını umutsuzca iki yana salladı. "Hâlâ anlamadın değil mi?" Yoongi'nin babası kendini düşünmeye zorladı ama aklına hiçbir seçenek gelmedi. İnsana benzemiyorlardı. Güçlülerdi. Hatta çok güçlü oldukları belliydi. Neydi bu adamlar? Loki açıklamak üzere ağzını açtığında kırmızı gözlü adam ondan önce davrandı.

"Yeryüzünün daimi koruyucuları ilk günden bugüne kadar Delta ve Vita olmuştur. Ancak Delta'nın bile gücünün yetmediği şeyler vardır." Gözlerinde acıma duygusu belirdi. "Ben evrenin koruyucusu olarak sizden kat kat daha güçlüyüm. Sadece yeryüzünden değil, belki de gözlerinizle algılayamayacağınız her yerden sorumluyum."

Bakışları titreyen baba, yeniden sorgulamaya devam etti. "O zaman ne halt ediyorsunuz burada? Gidin! Gidin ve şu lanet işi bitirmeme izin verin." Bahsettiği işin insanları öldürmek ve kendini en güçlü ilan etmek olduğu oldukça açıktı. Ancak inadı fazla sürmedi ve kendisine dönen keskin bakışlarla sustu.

"Bizim kim olduğumuzu hala kavrayabilmiş değilsin. Loki dediğim adamın kim olduğunu biliyor musun? Loki, Kötülüğün ve Kurnazlığın Tanrısı olarak anılır. 5 sene önce sizin yanınıza kaçtığında onu almak için birkaç Tanrı gönderdik ancak hepsi öldüğünde buraya kendim gelmek zorunda kaldım."

Söylenenleri bir süre sindiremeyen baba sendeledi ve yeniden yere düştü. İki eliyle başını tuttuğunda delirmiş gibiydi. İnanmak istemiyordu. Her şey ona çok saçma geliyordu ama karşısındaki güç reddedebileceği kadar küçük değildi. "Yoongi i-ile ne alakanız var? Bizden ne istiyorsunuz?"

Karanlığın ve Kurnazlığın Tanrısı dedikleri Loki ve Erebus denilen diğer Tanrı, iki babayı da öldürmek istiyordu. Erebus kendi evladının içinden çıkmıştı. Hatta deltanın isteğiyle gelmişti. Oğluyla ne alakası vardı? "Oğlun Min Yoongi Delta ile başa çıkabilen nadir kişilerden, aynı şekilde diğerleri de kurtlarıyla anlaşmakta oldukça başarılı. Ancak sizin evreninizde herkesin dönüşebileceği iki vücut ve iki ruh varken Yoongi'nin ve seçilmiş bir kaç kişinin içinde üç ruh vardı. Benim ruhumun karanlığını kaldırabilecek tek kişi ise Yoongi'ydi."

Dehşete düşmüş olan babanın bedenini titremeler sardı. Deli gibi titreyen vücudunu kontrol edemiyor, avuçladığı toprağa tırnaklarını geçiriyordu. Mümkün olamazdı. Bu kadarı hayal olmalıydı. Erebus ise duygusuz sayılabilecek bakışlarıyla açıklamaya devam etti. "Ben, Karanlıkların Tanrısı Erebus'um. İki sene önce Delta ile bana Loki'yi teslim etmesi karşılığında bir anlaşma yaptık. Şimdiyse tarafımın yeterince açık olduğunu göstererek size karşı bir savaş başlatıyorum."

Bir kaç adım atarak Taehyung, Delta ve Vita'yı tam arkasına aldı. Üstündeki pelerini bir hışımla çıkarttı ve ileriye doğru savurdu. Dağılan saçları ve keskin bakışları birazdan yapacağı şeylerin memnuniyetini taşıyordu. Sol elini ileri doğru uzattığında Loki'ye doğru ilerleyen bir karaltı Kurnazlığın Tanrısı'nı sarmalamaya başladı. Sağ elini ise sanki ok atarcasına iki kere hareket ettirdi. Ellerinin arasından ayrılan iki ayrı karaltı hedeflerine ulaşana kadar değişti ve hançerlere dönüştü.

Yoongi'nin ve Namjoon'un babasının kalplerinin tam ortasına saplanan gölge hançerler bir kaç saniye sonra ortadan kaybolduğunda yara izi hâlâ duruyordu. Üstünde oluk oluk kan biriken bedenler, kaşla göz arasında ölmüşlerdi. Erebus asıl rakibine döndüğünde onun kendi hapsinden kurtulduğunu fark etti. "Beni tek başına yenmen imkansız! Sende öleceksin!"

"Tek değilim zaten." Orta ve işaret parmağını birleştirerek ileri yönde iki kere salladığında etrafı büyük bir ışık huzmesi sardı. Yeryüzünden kendisine ulaşması mümkün olan tek kişi olan Delta ile anlaşmasını yeterince ciddiye almıştı ve savaşa yalnız gelmek gibi bir hata yapmamıştı. Yoongi gibi arkadaşları da bedenlerinde bulunan üçüncü bir ruhu fark etmemişti.

Gökyüzünde görünen ilk kişi son senelerini Park Jimin'in içinde geçiren Hemera'ydı. Gün Işığı Tanrıçası olan Hemera kendisiyle son konuşmalarında kurdun ve oğlanın aşkından ne kadar etkilendiğini anlatıyordu. Şimdiyse bu aşkın kavuşması uğruna savaşma sırası ondaydı.

İkinci olarak uzaklardan kendisine doğru gelen kişi Jeon Jungkook'un ruhunu paylaşan bir diğer isimdi. Özgürlüğün Tanrıçası Libertas zamanını geçirdiği bu küçük oğlanı artık kendi evladı olarak bile görüyordu. Uzun zamandır bu kadar güvenilir bir karakterle karşılaşmamış, dostu sayesinde bir araya geldiği bu oğlanda ise bu duygusu sonuna kadar tatmıştı.

Sırtında bir el hisseden Erebus arkasına döndüğünde diğer dostunu gördü. Kim Taehyung'u özellikle tercih edip ruhunda yer edinen Adalet Tanrısı Minos gelmişti. O çocuğu kendisi seçmişti çünkü samimiyetinden ve zor zamanlarında bile aldığı mantıklı kararlardan ötürü onunla gurur duyuyordu.

Yeryüzünün daimi koruyucularının ekibi baygın bir şekilde, düşmanları ise ölü bir şekilde yerde uzanırken sıra evrenin koruyucularının kendileri arasındaki savaşına gelmişti.

Karanlığın Tanrısı Erebus, Özgürlüğün Tanrıçası Libertas, Adaletin Tanrısı Minos ve Gün Işığı Tanrıçası Hemera yan yana durdu. Karşılarında olan Kurnazlığın ve Kötülüğün Tanrısı Loki'de yerini aldı. Rakipler, birbirlerine aynı anda atıldığında yer yerinden oynadı.

Tanrıların savaşı başlamıştı.












soul | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin