"Hayat"

11.9K 410 105
                                    


Buse Karabulut;

Bazen rüzgarın saçımı dağıtmasına, yağmurun yüzümü ıslatmasına, birilerinin kalbimi kırmasına izin veririm.

Sonra; Saçımı toplarım.
Şemsiyemi açarım.
Kalbimi kapatırım.
Hepsi bu.

Beş ay geçti. Güvenin bizi yatakta yakalamasının üzerinden tam tamına yüz elli gün...

Bugün evleniyordu. Gidecektim. Her ne kadar yaralı da olsak. Acı da çeksek. Onu görmem gerekiyordu.

Düğün yerine geldiğimde, gözlerim doldu. Birden elimi soğuk bir el tutunca, korkuyla yanıma baktım. Ayazdı.

"Seni yalnız bırakamam. Bu her neyin ihanetini beraber yaptıysak. Buraya da berber girmeliyiz." diyerek masalara ilerledik.

Üzerimde siyah bir elbise vardı. sandalyeye oturup, davetlilere bakmaya başladım. Ne çok sevenleri varmış, tıklım tıkılımdı.

"Üzülüyor musun?" diyerek kulağıma fısıldayan Ayaza baktım.

"Ne için?"

"Hayatın değişti. Eski sevgilin onu aldattığını sanıyor, sana küfür etti. Ve şu an biriyle evlenecek."

"Ona ihanet ettiğimi sanıyor Ayaz. Sen de olsan, sende öyle sanardın." Diyerek dudaklarımı ısırdım.

"Peki sen, affeder miydin? Diyelim sevgiliyiz, ve ben bir gün bir bok yedim. Gelsem sana, her neredeysen. Affeder misin?" Diye sorduğunda, kaşlarımı çattım. Bu soruyu neden bana soruyordu ki? Sanki gerçekten sevgiliydikte, beni aldatacaktı falan filan. Ne saçma şeyler soruyordu.

"Affetmezdim. İhanet affedilemez." Diyerek ilk büyük lafımı söyledim o gün.

Güven ile Gül evlendi. Dolu gözlerle onları izledim. Evet, Güven mutlu değildi. Bu belli oluyordu.

Belki de hayatı boyunca hiçbir kadına güvenemeyecekti. Özür dilerim Güven Soykıran. Hakkını helal et.

Hayatımda güzel bir gelişme olduğunda koşa koşa gelip sana anlatmak istiyorum. İlk seninle paylaşmak istiyorum. Sen benim çoğalan yanımsın.

Aylar geçti. Birbirimize alıştık Ayaz ile. Hatta gerçekten sevgili olmayı denedik ve oldukta. Hazal ile alışveriş yaparken, yanımıza Samet geldi. Hazalın sevgilisi olur kendisi.

Bizi alıp, Hazal'ın evine götürdü. Kız gecesi yapacaktık. Çünkü neden olmasın? Hira da geldi. Hira ise Egemenin sevgilisi. Şimdi size bizim tayfayı anlatıyorum.

Egemen ve Hira sevgili.

Hazal ile Samet sevgili.

Ayaz ile ben sevgili.

Anıl ise sap.

Bir Anıl saptı. Hatta şu an Anıl yanımızdaydı.

O içmeyi sevmiyor, bizimle takılıyordu.

"E kezbanlar ne içeceğiz bugün?" Diye sorduğunda, Hazal, çikolatalı sütü Anıla fırlattı.

Pipeti içine sokup, içmeye başladı Anıl. Ondan sonra telefonuna mesaj gelince, gözleri pörtledi. Ağzının içinden küfür ederken, bakışlarını telaşla bana çevirdi.

"Ne oldu Anıl?" Diye sorduğumda,

"H-hiç." Diyerek tekrardan küfür etti.

Hızla ayağa kalkıp, telefonunu eline alıp kapıdan çıktı. Bende arkasından kalkıp, sessizce peşinden gittim.

Kesin kötü bir şey olmuştu. Yoksa Anıl böyle tepki vermezdi. Tanıyordum Anılı.

"Kiminle öpüşüyor Egemen? Ne alaka amına koyayım?" Diye sorduğunda, kimin öpüştüğünü anlamamıştım.

"Kız burada çikolatalı süt içiyor anasını. Aptal mı bu Ayaz? Çok mu sarhoş?" Diyerek konuştuğunda, gözlerim doldu.

Bu sefer, gerçekten aldatılan ben olmuştum. Neydi bu hayatın al yaşattığını yaşarsın deme şekli mi?

Hazalın evinden kimseye bir şey demeden çıkıp, eve gittim. Küçük bir bavul hazırlayıp, taksiye bindim. Telefonumdan Anıla, beni merak etmemelerini, zamanı gelince ona mesaj atacağımı söyleyen kısa bir mesaj atıp, herkesi engelledim. Otogarda inip, İzmir yazan otobüse binip kafamı cama yasladım.

Kendime yeni bir hayat kurup, yaşamak istiyordum.

Zamanla ne olur bilemiyordum. Bildiğim tek şey, herkes bir gün hak ettiğini yaşayacaktı. Bu dünyada olmasa bile umarım öbür dünyada illa ki yaşayacaklardı.

Yeni ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin