Ayaz'ın ağzından;Saçımı sinirle karıştırıp ağzımda ki sigarayı umursamadan konuşmaya başladım.
"Bu kadar mı nefret ediyor benden?" Diye bağırdım ağzımdaki sigarayı sinirle yere atarken
Egemen telaşla ayağa kalkıp yerdeki sigarayı ayağı ile söndürdü
"Salak saçma hareketlerde bulunma lan nefsine hakim olsaydın da bu duruma gelmeseydiniz" diye tıslayın'ca gözlerimi sinirle kapatıp açtım
"Hira, al götür şu sevgilini yoksa dostum falan dinlemeyip kıracağım boynunu" dediğimde güldü Egemen
"Ayaz amacın ne abi? Ne bu Buseyi arama çabalayış'ın?" Diye sorduğunda Anıl dişlerimi sıktım
"Bakın zaten yediğim boku unutmadım hayvanın tekiyim yaptığım affedilemez ama affedecek yapacak yani olacak bu anlıyor musunuz benimle tekrardan olacak Güven iti gibi mi yaptım Samet? Ha abicim? Onun gibi hayvanlık mı ettim" diye sorduğumda çaresizce yere çöküp yumruğumu ısırmaya başladım.
Anıl da yere çöküp konuşmaya başladı
"Aşırı değişti Ayaz, Buseyi görsen tanıyamazsın o dereceye geldi. Kaç kere yapma dedim beni bile dinlemedi hem az önce giden Hazalın yüzünü görmedin mi? Nasıl da perişandı.. Kesti lan ilişkisini bizimle konuşmuyor hattını değiştirmiş, kimliğini evde bırakıp çekip gitmiş, nerede olduğunu kimse bilmiyor" dediğinde daha da sinirlenip elimi karşımda duran cam masaya geçirdim.
Buse karabulutun ağzından
Anıldan, Hazaldan, Egemenden, Hiradan, uzaklaşalı hatta Buse karabuluttan uzaklaşalı tam sekiz ay oluyor. Annem, babam.. onlar yok, iki kere aldatılmak neyin cezasıydı?
"Şu masaya bak artık müşteriler bekliyor çabuk ol" diye bağıran patrona sinirle baktım boyun eğip masaya yürümeye başladım.
Siparişleri alıp müşterilere verince hızlı adımlarla kaldığım odaya gidip karşımda ki çatlak aynaya baktım. Siyaha boyattığım saçlarım omuzlarımdan dökülüyordu. Gözlerimin altına sürdüğüm kırmızı far tıpkı bir vampiri andırıyordu bana. Bu halime gülümsedim. Kafamı iki yana sallayıp bileğimdeki siyah tokayla saçımı yukarıdan bir topuz yaptım. Dolaptan deri ceketimi alıp üzerime geçirdim, dışarı çıkıp diğer işe gitmem gerekiyordu gece ise ders çalışıp o bursu kazanmam gerekiyordu.. Gözümde sadece o koleje bursla girip, hayatımı bir üniversiteye girip kimsenin pis nefesini çekmemek vardı.
Mikrofonu elime aldığım gibi şarkıyı söylemeye başladım. Kalabalık ortamdan utandığım için sesim titrese de daha sonradan kendimi toparlayıp şarkıya devam ettim. Şarkı bitince mikrofonu bırakıp patronun odasına ilerlemeye başladım. Kırmızı ışıklı koridordan ilerlerken nefesimi tuttum bu koridordan geçerken istemeden de olsa nefesimi tutuyordum nedenini bilmeden hem de..
elimi kaldırıp hafifçe vurunca içeri girdim. Patronum oldukça karizmatikti ve yanında ki sarışın sevgilisi, sanki patronuna asılan Sekreterim gibi bakmasa olmuyor muydu?"Benim işim bitti Çağrı bey" dediğimde göz kırpıp kafa salladı bu onun deyimi ile 'çıkabilirsin' demekti.
Deri ceketimi giyip sarhoşların arasından zar zor çıkmaya çalıştım. Kapıdan çıkarken siyahlar içerisinde saçları dağınık ağzında sigarası ile bir bana çarptı. Eski Buse olsa, "Ne yapıyorsun be?" Diye cırlardı öyle değil mi? Ama yanılıyorsunuz eski Buse değildim..
kafamı cesurca kaldırıp bana çarpan çocuğun gözlerine bakmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Çocuk
ChickLitYavaş adımlarla salona girdim. Sehpaya oturup, yüzünü görebildiğim kadarıyla Anıl'a bakmaya başladım. Sakalları yoktu, pürüzsüzdü suratı. Bir kızı kıskandıracak kadar güzeldi. Kafamı iki yana sallayıp, açık cama baktım. Kaşlarımı çatıp, ayağa kalktı...