Multi de Şimal ve Anıl...
Buse'nin anlatımı;
Çantanın içinden gri renkli, kapüşonluyu alıp, Anıla uzattım. Tebessüm edip üzerine geçirirken,
"Şimalden haberiniz var mı?" Diye sorduğunda, bakışlarımı gözlerinden kaçırıp, sessiz kaldım.
"Bak kıskanıyoruz ama." Diyen Hazal, kaşlarını şakasına çatmış, Anıla bakıyordu. Anıl dudaklarını kıvırırken,
"Neyden kıskanıyorsunuz zilliler?" Diye sorduğunda dudaklarında gülümseme oldu.
Anıl'ı, olmayan abimin yerine koymuştum. Aynı anneden ya da aynı babadan değildik evet. Ama biz kardeştik işte. Diğerleriyle de böyleydi bu. Bunu kimse değiştiremezdi.Kollarımı Anıla sarıp, "Bir daha beladan uzak dur Anıl." Dediğimde o da ellerini belime yerleştirdi.
"Bela benim göbek adım kızım." Diyerek eliyle beni geri itekledi.
"Şu puşt sevgilin nerelerde lan?" Dediğinde gülümsedim.
"Dışarıda sigara içiyordur." Dediğimde arkamdaki koltuğa oturup, ellerimi göğsümde birleştirdim.
"Haydi tutun kollarımdan düşerim şimdi. Yalnızım dostlarım, Şimal'im nerede?" Diyerek şarkı söylediğinde gözlerimi devirdim.
"Hatırlıyor musun Anıl?" Diyen Hira, Anıla bakıyordu. Anıl tek kaşını kaldırıp, "Neyi?" Diye sordu.
"Egemen benim saçlarımı karıştırıp, aşk kere aşk demişti. Sen de, 'birader aşk diye bir şey yok. Aşk sadece para vermeden seks yapabilmektir.' Demiştin." Dediğinde, dudakları kıvrıldı.
"E ne demişler, büyük et ye, büyük laf etme." Dediğinde doğrucu Hazal,
"Büyük lokma ye, büyük laf etme değil mi o?" Dediğinde, kendi de emin değildi söylediğinden.
"Of! Başımı şişirdiniz çağırın şu sevgililerinizi." Diyen Anıl, yataktan kalkmaya çalışıyordu.
Telaşla Hira ile yanına koşup, koluna girdik.
"Anıl'ın melekleri." Diyerek yavaş adım atan Anıl'a güldük.
Dışarı çıkıp, bizimkilerin yanına ilerlediğimizde Ayaz dalgındı. Bunu fark edip, suratına baktım. Bakışlarımız birleşince, elindeki sigarayı atıp, yanımıza geldi.
"Çık sevgilimin kolundan." Diyerek Anılın kolunu kafasıyla işaret etti. Anıl kolunun içinden, kolumu bırakıp, gülerek Ayaza
"O zaman boşluğu sen dolduracaksın birader.!" Diyerek kolunu Ayaza uzattı. Ayaz ağzında bir şeyler mırıldanıp, kolunu Anılın beline koyup, ilerlemeye başladı.
Ayazın arabasında cümbür cemaat Anıl'ın evine giderken, Anıl'ın bakışları meraklı ve endişeliydi. Bakışlarının aksine, dudakları yemin etmiş gibi sessizdi.
Şimalin annesinin yanına gittiğini hepimiz biliyorduk. Onu öğlen üçte aradığımızda ulaşamamıştık. Ama bunu Anıla söylememiştik, telaşlanmaması için. Sonuçta daha yeni iyileşmişti. Hatta iyileştiği tam anlamıyla söylenemezdi. Dikişleri iki üç hafta kalacak, daha sonra aldıracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Çocuk
ChickLitYavaş adımlarla salona girdim. Sehpaya oturup, yüzünü görebildiğim kadarıyla Anıl'a bakmaya başladım. Sakalları yoktu, pürüzsüzdü suratı. Bir kızı kıskandıracak kadar güzeldi. Kafamı iki yana sallayıp, açık cama baktım. Kaşlarımı çatıp, ayağa kalktı...