Bolum baslarinda hangi karakterin agzindan okudugunuzu yaziyorum kacirmayin onlari
Iyi okumalar
×
Deniz
Üzerimde siyah montum, altımda krem rengi eşofman ve siyah botumla muhtemelen çok dağınık ya da paspal görünüyordum ama o kadar umurumda değildi ki.
Buraya arabasıyla bir saate yakın yol yapıp gelmiştik. Güneş daha yeni doğuyordu ve saat muhtemelen beş buçuk, altı civarıydı. Soğuk rüzgar sayesinde zaten uyumayan bedenim iyice ayılmıştı. Sesteş olduğum manzaraya doyasıya bakarken sesini her duyuşumda çarpan dalgalar sanki geri çekildiği her seferinde huzursuzluğumdan bir parça alıp götürüyordu.
Gözlerim sol tarafıma kaydı, omzu omzuma değen Oğuz öylece, yorgun gözlerle denizi izlerken kendimi o kadar da huzurlu ya da mutlu hissedemiyordum. Sanki onun içindeki huzursuzluğun aynısı benim içimde de vardı ama o sebebini bilirken benim en ufak şeyden haberim yoktu.
"Sana adınla seslenebilir miyim?" Diye sorduğumda sanki orada olduğumu yeni fark etmiş gibi bana döndü. "Şu anlık sadece." Deyişimle anlamasa da kafasını salladı izin verir gibi.
Sanki söylememi istiyormuş gibi bu sefer gözleri bana odaklandı. "Oğuz," deyişimde bir şeyler belirdi gözlerinde ama anlayamadım bu yüzden devam ettim. "Bir derdin mi var, diye sormayacağım çünkü var belli bu. Ama anlatmak istersen dinlerim, biliyorsun."
Gözleri usulca, tıpkı saçlarımın arasında gezinen rüzgar gibi gezindi yüzümde. Kaç kere söyleyecek gibi aralandı dudakları ama sonra hep vazgeçti. Ben de sabırla bekledim, bir cümle bile olsa bir şeyler söyleyecekti çünkü.
"Deniz ben bir sırra ortak oldum." Deyişiyle kafamda beliren soru işaretleriyle baktım ona.
"Lizge ablanın?" Sorar gibi söylesem de sırrın ona ait olduğuna emin sayılırdım.
Çünkü Fırat ya da tanıdık biri olsa belirtir, erkek adam işi falan derdi. Ama içimi rahatlatacak bir şeyler söyleyeceğinden emindim.
Bu sefer söyleyemiyorsa gerçekten de tamamen özel bir sır olmalıydı. Lizge ablayla yakın olsalar da Oğuz ile pek sıkı fıkı değildi. O günkü sarılmaları gözümün önüne geldiğinde içimde tam olarak anlayamadığım hisler belirdi. Kıskançlık oradaydı evet ama sanki bir taraftan da aralarında bir şey olmadığına olan inancım saf bir güçlü dikiliyordu ayakta.
"Öyle." Deyişiyle kafamın içinden çıkıp ona döndüm. Söylemek istiyor ama söyleyemiyordu sanki.
"Sana söylemek istiyorum ama biliyorsun." Çaresizce konuşmasıyla gülümsedim. Yüzündeki gerilen herbir kas gevşedi bununla.
"Biliyorum." Dedim onu rahatlatmak için.
"Yalan söylediğini." Deyişimle şaşkınlıkla tekrar bana döndü. Yüzünde haksızlığa uğramış bir adamın ifadesi vardı ama güldüm.
"Lizge Ablayla aranızda bir ilişki olduğunu söylediğin yalandan bahsediyorum." Deyişimle yüzündeki şaşkın ifade tahminimi artık doğrulamıştı.
İçimdeki rahatlamayla gülümsemem büyüdü.
"Ne?" Anlamayarak bakarken bu sefer ilgiyle ve biraz da bana dönerek bekliyordu konuşmamı.
"Sizi sarılırken gördüğümüzde sevgili olduğunuzu düşünmüştüm." Diye itiraf ettim ama hemencecik atladım burayı, neden yüzümde acı dolu bir ifade olduğunu sorarsa cevap veremezdim çünkü.
"Sonra Yakup sana sorduğunu söyledi. Bir ilişkimiz var irdeleme kalbini kırarım demişsin.
Sen asla Yakup'a yalan söylemez ya da ondan bir şey saklamazsın. O kadr dürüstsün ki farkında değilsin ama yalan da söyleyemiyorsun zaten.
Hem mantıklı değil, neden bir ilişkin olduğunu Yakup'tan saklayasın? Neden sorarsa kalbini kırmaktan korkasın? Şimdi bile bir ilişki değil sırdan bahsediyorsun. Belli ki onun sırrını saklamak için bir ilişkiniz varmış gibi göstermeniz gerekiyor ki sen bunu Yakup'a bile söylemişsin. Olayın ciddiyeti ortada."
İyice soluklandım, en sonunda bana şaşkınlık ve hayranlıkla bakan adamdan daha fazla etkilenmemek için gözlerimi kaçırdım.
"Aklımda bazı şeyler var ama verdiğin sözden dolayı muhtemelen doğru bilsem de bana sır buydu demeyeceksin o yüzden seni zorlamayacağım.
Ama bu yük sana ağır geliyorsa ben de altına gireceğim, Oğuz."
Sözlerimin her biri kesin ve netti. Artık bu yoldan dönüş olmadığı ortadaydı. Oğuz'u seviyordum ve bunu kabullenmek tam şu anda kalbimi ferahlatmıştı. İnkar işe yaramayan ve insanı sürekli kapana kısılmış gibi hissettiren bir duyguydu. Kabulleniş ise tam tersiydi; ruhum sanki yüklerinden kurtulup semaya varmışçasına hafifti.
"Sen- nasıl?" Şaşkınlıkla bakan bedene sırıttım.
"Küçük bir şey aslında." Dedim sır verir gibi. "Seni sekiz yıldır tanıyan tarafımla kumar oynadım sadece. Eğer seni iyi tanımışsam derdini çözecektim ama eğer tanıyamamışsam daha çok tanımaya yemin edecektim. Ve kazandım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitap| Gay
Teen FictionDeniz: Kanka al şu ülkücü abini başımdan yemin ederim ocaklarına molotof atıcam artık 08/11/2024: Mahalleabisi #1 08/11/2024: Gay #1 09/11/2024: bxb #1 16/11/2024: ülkücü #1