Oğuz bazı şeyleri mahvetmiş gibi hissederken yeni yıl kapıyı çalmıştı bile.
Mahalledeki herkes bunun için hazırlık yaparken led ışıklarla kaplanmış ağaçlar ve bazı gül bağları her yeri aydınlatıyordu.
Soğuk insanın canına okusa da hiç kimse mutluluğundan ödün vermiyordu. Sanki her sabahın köründe üç kuruş için kalkıp hayatlarını harcayan onlar değilmiş gibi sanki bir yılı daha sadece çalışarak geçirmeyeceklermiş gibi coşku ve mutlulukla karşılıyorlardı yeni yılı.
Bunca mutluluğun sonunda Oğuz yalnız başına pencereden dışarı bakarken kendi kendine düşünüyordu. Bir yandan da sigarasını içiyordu.
Bu yılın başında da böyle hazırlıklar yapılırken aklında bir sürü şey olacağı gibi bir his yoktu ya da bir beklentisi. Ama umulmadık ne varsa yaşamıştı.
Hepsi de Deniz'in etrafında ve kendi kalbinde şekillenen şeylerle ilgiliydi. Onunla vakit geçirdikçe yeni yeni şeylerle tanışmıştı.
Mesela artık rengarenk şeyler gördüğünde aklına direkt Deniz geliyordu. Onun elinden çıkan güzel resimler beliriyordu kafasında. Deniz'in kullandığı yaygın parfümü kimden alsa hemen aklına o geliyordu. Boya desenli kıyafetler görse onu direkt Deniz'in üzerinde düşlüyordu. Bir şey beğeniyorsa iki tane alıp diğerini Deniz'e vermek için saklıyordu.
Oğuz aptal değildi bunların elbette normal olmadığını biliyordu. Ama bu çocuk normal hissettiriyordu her şeyi ona.
Derin derin çekti içine dumanı. Kendi mi kuruntu ediyordu yoksa haklı mıydı bilmese de sanki Deniz'de de vardı bazı hisler. Kendisini kandırdığını söyleyen sese inat hisleri olduğuna inanmak istiyordu.
Eğer o kendisi birden abi kardeş ilişkilerini rafa kaldırıp daha farklı yaklaşmaya başlarsa garip hissederdi ama Deniz de aynı seyleri hissediyordu bu o kadar da kötü olmazdı değil mi?
O geceki mevzu ve konuşmaları hala kafasında dolanıyordu. Deniz gerçekten de o kadar sessiz ve o kadar sorunsuz bir çocukluk ve ergenlik geçirmişti ki Oğuz ilk kez onun kötü denebilecek bir şeyi istediğine şahit olmuştu. Bu yüzden sanki onun karakteri buymuş gibi iyi ve safmış gibi kirlenmemesi için diretmişti.
Ama hata yapmayan bir çocuk gerçekten de normal miydi?
Yol boyu bir kez bile ona bakmayıp ağlamaklı camı izleyen çocuğu hatırladı
Küçükken babası çok kavga ederdi onunla, bir saat fazla arkadaşlarıyla oynasa laf ederdi Deniz'e. Ya da biraz pahalı bir dondurma seçse yol boyu o dondurmayı boğazına dizerdi.
Deniz ne sessiz ne de saftı. Baskılanmış ve kusuruz değil sorunsuz olmaya mecbur bırakılmış bir çocuktu.
Oğuz bunu kendi duygularını bir kenara koyup düşündüğünde yeni farkına varıyordu.
Yakup abisine her zaman şımarmıştı çünkü Oğuz ona böyle hissettirmişti. Çünkü normali buydu.
Ama Deniz için değil. O asla çikolata alsın diye onu tembih etmez ya da almayı unuttuğunda trip atmazdı. Baskılandığında Yakup gibi veryansın etmez her şeyi istenilen gibi kusursuz yapmaya çalışırdı.
Hiçbir şey yapmasa bile başı hep azarlanıyor gibi aşağıda olurdu.
Daha çok sinirlendi Oğuz kendine. Bildiği ve gözünün önünde olan gerçeği nasıl bu kadar görmezden gelmişti?
Deniz'i seven tarafının peşinden sürüklenmemek için abi rolüne o kadar sıkı sıkıya tutunmuştu ki bir noktada aslında Deniz'e babasından pekte farklı davranmadığını fark etmişti.
O yükün altına senin için girerim. Demişti Deniz ona o gün, tek kelime anlatamamasına rağmen içini dışını birebir anlamıştı.
Oğuz peki? O daha gözünün önündeki için görmekten acizdi.
Sinirle birlikte bir kabulleniş çöktü omuzlarına.
Oğuz, Deniz'i seviyordu evet ama bu sevgiyi baskılamak için abi rolüne tutunmayı bırakmalıydı. Çünkü Oğu, Deniz'in abisi değildi, Deniz'in bir abisi yoktu ve bir abiye de ihtiyacı yoktu.
Aynı anda hem bir parçasını kaybetmiş gibi hissederken aynı zamanda da omuzlarından koca bir yük kalmıştı sanki bu kabullenmeyle.
Artık kendini onun abisi olarak görmüyorsa öyle davranmayacaktı.
Artık kartlar açık
Bu arada sizce kaçıncı bölümde final olsun???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitap| Gay
Teen FictionDeniz: Kanka al şu ülkücü abini başımdan yemin ederim ocaklarına molotof atıcam artık 08/11/2024: Mahalleabisi #1 08/11/2024: Gay #1 09/11/2024: bxb #1 16/11/2024: ülkücü #1